Gece için hazırdım. Tek yapmam gereken merdivenleri inip kalabalığa karışmaktı. Aynada son kez yansımama baktım. Ruju alıp dudaklarımda gezdirdikten sonra memnuniyetle gülümseyip yerine bıraktım. Kapıya doğru gidip kolu yavaşça indirdim ve kapıyı açtım. Koridorda insanlar vardı. Aralarından geçip merdivenlere geldim. Basamakları hızlıca inip partinin yapıldığı yere doğru yürümeye başladım.
Etrafta tuhaf tipler vardı ama bu normal bir durumdu, çünkü kumarhaneye gelen insanlar bağımlıdır. Sekse, kumara, uyuşturucuya ya da buna benzer şeylere ve daima ellerindeki ile yetinmeyi bilmezler.
Babam buranın sahibi olmasa gelir miydim bilmiyorum. Belki de gelirdim. Ben de pek normal sayılmam. O lanet herif sayesinde burada biraz eğleniyordum. Annem o adamla neden evledi hiçbir zaman çözemedim. Belki de annem de elindekiyle yetinemeyen biri olduğu içindir.
Partinin yapıldığı salona girdiğimde yüzümü büyük bir gülümseme kapladı ve enerji vücudumu ele geçirdi. İnsanlar müziğin ritmiyle birlikte hareket ediyor, terli bedenleri birbirine sürtüyordu. Ellerindeki içkiler döküldüğünde umursamadan eğlenmeye devam ediyorlardı. Renkli ışıklar karanlık mekanı aydınlatıyor, pist parlıyordu. Karanlığın arasından ilerledim. Bende bir içki almaya karar verdim. Bara doğru giderken biri bana çarptı. Başımı kaldırıp bakınca bal rengi gözlerle karşılaştım. Çocuğun bakışlarında farklı bir yoğunluk, gülümsemesinde ukala bir tavır vardı.
"Önüne baksana." Çarpan o iken bana akıl veriyordu. Kaşlarım hafifçe çatıldı. Onunla oynamak,canını sıkıp eğlenmek istiyordum ama şuan bunun için uygun bir yerde değildik.
"Birincisi çarpan sensin, iki bana bulaşmamanı tavsiye ederim." deyip omzuna çarptım ve bara gittim.Söylediklerimde haklıydım. Canımı sıkacak birşey yapması ömrünün geri kalan kısmında ona sorun yaratabilirdi. Tabi ne kadar ömrü kaldığıda bana bağlı olurdu. Bana bulaşırsa başına birşeyler gelebilir.
Bara gelince yüksek sandalyeye oturdum. İki yanımdaki sandalyeler doluydu. Adamlarla göz göze gelsekte başımı çevirdim. Ağzının suyu akan serserilerle uğraşmak istemiyordum. Elinde içki şişelerini ve bardakları ustaca kullanan barmenleri görünce gülümsedim.
"Hey çocuklar nasıl gidiyor?" Dante ve Payne bana dönüp gülümsediler. Barın alt kısmından gelen ışıklar yüzlerini hafifçe aydınlatıyordu. İkisiylede yakındık. İçkilerimi hep onlardan alırdım. Bazen üst kattaki salak araya girip sorun çıkarıyordu ama Dante ve Payne yinede bana içki veriyorlardı.
"Yoğun!" İkiside aynı anda söylediğine göre aynı fikirdeydiler. Payne diğer müşterilerle ilgilenirken Dante yanıma geldi. Elindeki bezi siyah tişörtünün omuz kısmına atıp kollarını tezgaha dayadı.
"Sana ne vereyim?" Genelde viski içiyordum. Eğlenmek istediğimde yada kalabalık bir grupla çıktığımızda tekila shot yapıyorduk. Fazla düşünmeden cevap verdim.
"Jack Daniels." Bir kaşını kaldırıp eline bir bardak aldı.Diğer kızlardan biraz daha ağır içtiğim doğruydu. O da bunu biliyordu. Önce sorgulasada en sonunda içkimi alıyordum. Bu gecede öyle olacaktı.
"Biraz ağır değil mi?" Kaşlarımı kaldırdım. Onu ikna edeceğime emindim. Ayrıca artık alışması gerekiyordu. 2 yılımızı tamamlamıştık ve ben sürekli aynı dozda içiyordum. Belki son zamanlarda biraz daha fazla.
"Hafif içtiğimi gördün mü?" İç çekti ve omzundaki bezi alıp bardakları silmeye başladı. Hala inat ediyordu. Sildiği her bardağı tezgahın alt tarafına dizdi.Kollarımdan destek alıp öne doğru eğildim.
"Biliyorum ama baban bu durumdan pek hoşnut değil." Sinirle kaşlarımı çattım. O adamın ne düşündüğü kimin umurundaydı! Ben sadece içkimi istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Crime
Fanfiction'Neden yaptın? Neden canımı yaktın? Neden şimdi peşimden geldin?' Göğsüne vurarak konuşmaya devam ediyordum. 'Neden benimle ilgileniyorsun?' Justin bağırdı. 'Çünkü seni seviyorum.Anladın mı? Kendime engel olamıyorum ve yanında...