(JUSTIN'İN GÖZÜNDEN)
Yataktan kalkıp yavaşça banyoya doğru yürüdüm.İçeriden gelen su sesiyle Ruby'nin duş almaya başladığını anladım.Yavaşça kapı kolunu tutup açmak için indirince kapının kilitli olduğunu farkettim.Bİrkaç küfür savurduktan sonra saçlarımı karıştırıp yürümeye başladım.Odadan çıkınca hızlı adımlarla merdivenleri indim.Çoçuklara aldırmadan mutfağa doğru yürüdüm ve bir fincana kahve doldurdum.Bir yudum aldıktan sonra açıktığımı hissedince fincanı kenara bırakıp buzdolabını açtım ve yiyecek birşeyler aramaya başladım.Dolaptan birkaç salatalık,domates ve yeşillik aldıktan sonra kahvaltı hazırlamaya başladım.
(RUBY'NİN GÖZÜNDEN)
Banyodan çıkıp giyindikten sonra telefonumu alıp Hunter'ın numarasını buldum.Arama tuşuna bastıktan sonra açması için bekledim.Birkaç çalıştan sonra telefon açıldı.
H:' Ruby?' Sesi kızgın değildi.Daha çok aramama şaşırmış gibiydi.
R:' Kaçta gideceksiniz?' Arkadan Maria ve Gina'nın sesini duydum.Onaylarcasına birkaç şey söylediklerini duydum.
H:' 9'da.' Fazla birşey söylememe gerek yoktu.Sadece yanlarında olacağımı bilmeleri yeterliydi.
R:' Tamam görüşürüz.'
H:'Hmm' Onay anlamında çıkardığı ses dışında birşey söylemeyeceğini bildiğimden telefonu kapatıp cebime koydum.Cüzdanımı ve motorumun anahtarlarını aldıktan sonra odadan çıkıp merdivenleri inmeye başladım.
Çoçuklar hepbirlikte konuştular. 'Selam.' Karşılık verdikten sonra Victoria'ya baktım.Justin'le birlikte olmamızdan hoşlanmıyordu ve 2 gündür yüzüme bakmıyordu.Gerçekçi olmak gerekirse yüzüme bakıp bakmaması umurumda bile değildi.Bir sürtüğün benim hakkımdaki fikrini kafaya takmak zaman kaybı olurdu.
BURADAN SONRASINI YANDAKİ MÜZİKLE OKUYABİLİRSİNİZ :)
'Justin nerede biliyor musunuz?' Gabriel cevap vermek için ağzını açtığında Justin ondan önce davranıp kollarını belime sardı ve başını boynuma gömdü.Bende ellerimi onun kollarını üzerine sarıp gülümsedim.
Çoçuklar kendi aralarında konuşup gülüştüler.Justin beni hızlıca kendine çevirip dudaklarıma yöneldi.Islak dudakları dudaklarıma değdiğinde elektrik çarpmış gibi hissettim ama ilk öpüşmemizden beri bu böyleydi.Ellerimi boynuna dolayıp öpüşmeyi derinleştirdim.
Çoçuklardan tezahürat sesleri yükselince elimi kaldırıp orta parmağımı gösterdim.Justin kahkahalara ve konuşmalara aldırmadan devam etti.Artık beni öpmüyor,dudaklarımı emiyordu ve o bunu yapmaya devam ettikçe midemde kelebeklerin uçuştuğunu hissediyordum.Bir an kendimi farklı hissettim.Sanki yeniden doğuyormuşum gibi...Etraftaki herşey silinmiş ve ikimiz kalmışız gibi...
İyileşmeme rağmen nefes almam gerektiğini farkedince geri çekilip birkaç kez öksürdüm.Justin kolunu omzuma atıp mutfağa doğru yürümeye başladı.Mutfağa girdiğimizde güzel bir kahvaltı masası hazırdı.
'Bunları sen mi hazırladın?' Şaşkın bir şekilde bakmaya devam ediyordum.Hafifçe gülümseyip başını salladı.Kenarda duran bardağı alıp kahveden birkaç yudum aldı.Elinden fincanı alıp kalan kahveyi içtim.Ellerini iki yana kaldırıp itiraz etti.
'Neden sürekli benim kahvemi içiyorsun?' Hafifçe dudağımı aşağı doğru sarkıttım.
'Sevgilinle kahveni paylaşmayacak mısın?' Bana doğru yaklaştı.Saçlarımı okşayıp büzdüğüm dudaklarıma küçük bir öpücük kondurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Crime
Fanfiction'Neden yaptın? Neden canımı yaktın? Neden şimdi peşimden geldin?' Göğsüne vurarak konuşmaya devam ediyordum. 'Neden benimle ilgileniyorsun?' Justin bağırdı. 'Çünkü seni seviyorum.Anladın mı? Kendime engel olamıyorum ve yanında...