(RUBY'NİN GÖZÜNDEN)
Direksiyon ellerim arasında tuzla buz olmak üzereydi.İçimde oluşan öfkenin ateşiyle erirse şaşırmazdım.Justin arabayı kullanmayı teklif etmişti ama elimi kolumu kontrol edemeden hareketsiz şekilde yolun bitmesini beklemek sinir bozucuydu.En azından hız sınırlarını zorlayıp işleri elimize almak için en kısa sürede geri dönmüş olacaktık.Kısacık yol gözümde büyüyordu.
Justin 'in endişeli bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum.Aldırış etmeden yola devam ettim.Diğer arabalar ve ağaçlar hız yüzünden silinmeye başladı.Midemin burkulduğunu yediklerimin boğazımdan yükselmek üzere olduğunu hissettim.Ekşi tat boğazımı yakarken yüzümü buruşturup yutkundum.
'İyi misin?' Justin'in yumuşak elini kolumda hissettim.Başımı hafifçe oynatıp onayladım.Ardından dudaklarımı aralayıp onu rahatlatmaya çalıştım.
'Evet iyiyim.' Birkaç saniyeliğine gözlerine bakıp tekrar yola döndüm.Evin bulunduğu ağaçlık alana girerken kararan gökyüzünde gölgelere benzeyen siyah kargaları gördüm.Sesleri çığlık gibiydi ve sinirimi bozuyordu.
Dişlerimi sıkıp sertçe yutkundum.Taşlı alana girip arabyı durdurdum.Anahtarı çektikten sonra kapıyı açmak üzereyken Justin beni tuttu.
Ona doğru dönüp kolumu kavrayan parmaklarına baktım. 'Gerçekten iyi misin?' Başımı sallayıp arkamı döndüm.Parmakları kolumu yavaşça okşadıktan sonra geri çekildi.
İkimizde indikten sonra Justin'in yanına doğru yürüdüm.Elimi sıkıca tutup parmaklarını benimkilerin arasına kaydırdı.Ellerimiz kenetlenmişken gözlerine bakıyordum.Diğer eliyle yanağımı okşadı.Başımı eline doğru yatırıp dokunuşunun beni gevşetmesine izin verdim.Birkaç saniyeliğine kapalı kalan gözlerimi açtığımda yoğun bakışları üzerimdeydi.
'Ne olursa olsun en güzel doğum günümdü.' Hafifçe gülümseyip memnuniyetimi belli ettim.
'Herşey için teşekkür ederim bebeğim.' Dudaklarına masumiyet ve tutku dolu bir öpücük bıraktım.Geri çekildiğimde o da gülümsüyordu.
'Bunu özel kıldığın için teşekkür ederim.' Neyi kastettiğimi anladığı belli edecek şekilde sırıtıp elini kalçama koydu.Beni kendine doğru çekip dudaklarıma yönelirken ceketinin yakasını tutup dudaklarımı onunkilere bastırdım.
Eli kalçamı okşarken benimkiler saçları arasında geziniyordu.Parmakları sıkılaşınca nefesim kesildi.Aralanan dudaklarım arasından dili benimkinin üzerine geldi.
'Hadi ama çocuklar! Bunu yeterince yapmadınız mı?' Sesle birlikte sıçradım.Justin'in kalçamdaki eli biraz yukarı kaydı.Beni kendine doğru çekip Gabriel'in bizi beklediği kapıya doğru ilerlemeye başladı.Bende yanında ilerlerken kıkırdadım.Talbot hala eşikte dururken yanından geçtim.Justin elimi tutuyordu.Birkaç saniyeliğine duraksayınca gülerek bekledim.
'Kapa çeneni ufaklık.' Gabriel'in karnının biraz daha aşağısına elinin tersiyle vurdu.Ufaklık kelimesiyle yüzünde oluşan imadan neyi kastetdiğini anladım.Yüzümün ısındığını hissedince başımı çevirdim.Gerçekten onunkini görmüş olamazdı değil mi?
Öyle olmadığını umarak Justin'i çekiştirdim.Birlikte salona doğru yürüdük.Justin tekli koltuğa oturduktan sonra benide kucağına çekti.Ani düşüşle yüzümü buruşturdum.
Justin kulağıma doğru yaklaşıp dudaklarını yanağıma sürttü. 'Hala sızlıyor mu?' Bir an ne dediğini anlamadım ama bedenim beni uyarırcasına alarm verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Crime
Fanfic'Neden yaptın? Neden canımı yaktın? Neden şimdi peşimden geldin?' Göğsüne vurarak konuşmaya devam ediyordum. 'Neden benimle ilgileniyorsun?' Justin bağırdı. 'Çünkü seni seviyorum.Anladın mı? Kendime engel olamıyorum ve yanında...