Birkaç keskin dönüşten sonra eve vardım. Arabayı park ettikten sonra anahtarları alıp içeri girdim. Justin ve Dean video oyunu oynuyorlardı. Kendi aralarında konuşup birbirlerini tehdit ediyorlar ve oyunu ne kadar muhteşem oynadıklarından bahsediyorlardı. Muhtemelen geldiğimin bile farkında değillerdi. Aldırış etmeden yanlarından geçip mutfağa girdim.Bir bardağa portakal suyu doldurup salona döndüm. Oyuna devam ediyorlardı. Koltuğa oturup yavaşça ayaklarımı uzattım. Telefonumu elime alıp karıştırmaya başladım. Arada portakal suyundan yudumlar alıyordum. Justin ve Dean'in beni hala farketmemiş olmasına aldırmadan oturmaya devam ettim. Kısa süre sonra bende onların yanımda olduğunu unutmuştum. O sırada Justin'in zafer tezahüratları ve aniden yerinden fırlayıp gürültü yapmasıyla içtiğim portakal suyunu boğazıma kaçırdım. Ben öksürmeye başlayınca ikisi birden bana döndüler. Ne olduğunu anlamamış gibi önce bana sonra birbirlerine baktılar. Justin yanıma gelip sırtıma vurdu.
"Derin nefes al." dediğinde söylediğini yapıp boğazımdaki düğümü yutmaya çalıştım. Biraz daha kendime geldiğimde ikisinin üzerinde gözlerimi gezdirip onlara kaşlarımı çatarak baktım. Justin ve Dean boğulmak üzere olmamdan suçluluk duyar gibi bakıyorlardı. Alt dudaklarını aşağı doğru sarkıtmış ne tepki vereceğimi merak ediyorlardı. Elimdeki portakal suyunu sehpaya bırakıp arkama yaslandım. Kollarımı göğsümde birleştirip gülümsedim.
"Justin o kadar bağırdığına göre kazanan o, değil mi?" deyip Justin'e döndüm. Saniyeler içinde yüzünde ukala bir sırıtma oluştu. Sanki başka bir seçeneğin olması mümkün değilmiş gibi bakıyordu. Dean kaşlarını çatıp başını iki yana salladı.
"Birde benimle oyna o zaman." dediğimde kendimden emindim. Ayağa kalkıp gülümsedim. İkiside bir anda bana baktılar. Ben tek kaşımı kaldırmış meydan okurcasına bakıyordum. Justin kahkaha atıp sırıttı.
"Sen ciddi misin? Gerçekten beni yenebileceğini mi düşünüyorsun?" dedi. O, kendinden yenilmez gibi bahsettikçe hafif bir öfke ve hırs beni ele geçiriyordu. Başımı yavaşça salladım.O halla kendinden emin bir şekilde bana bakıyordu.
Dean "Justin, bence Ruby'i ciddiye almalısın. İnan bana." deyip yüzüme baktı. Hafifçe güldüm. Barda girdiğimiz iddaayı ima ettiğini biliyordum. Bazen fazla abartıp kendimi kaptırıyordum ama birilerini yenip bozguna uğrattığımda komik oluyordu. Yüzlerindeki ifade kahkahalarla gülmemi sağlıyordu.
"Siz neden bakışıyorsunuz?" Justin kaşlarını çatmış, cevap bekliyordu. Eğer merak ediyorsa daha sonra Dean'e sorabilirdi. İşi uzatmadan oyuna dönüp sonuca varmak istiyordum.
"Önemli bir şey değil. Sen benimle oynayacak mısın?" Tekrar sırıtıp cevap verdi. O kendini yenilmez sandıkça sonucun daha eğlenceli olacağını düşünüyordum. Neşelenip sırıttım.
Justin "Elbette." deyip oyunu ayarladı. Oyun konsollarından birini bana verdi. Dean tekli koltuklardan birine oturup bizi izlemeye başladı. Parmaklarımı gevşetip sıktıktan sonra nefesimi verdim ve kendimi hazırladım. Oyunu başlattık. Araba yarışı oynuyorduk ve bu oyunda iyi olduğumu biliyordum. Eskiden Alexander ile sık sık bu oyunu oynardık ve o hep kaybederdi. Arabalar arasından bir seçim yapmam gerekiyordu. Birkaç araba baktıktan sonra aklımdaki özelliklere uygun olanını seçtim. Justin'de seçimini yapınca yarışa başladık. Yarış uçurumdaydı. Yani araba aşağı uçtuğu zaman otomatik olarak kaybetmiş sayılacaktık. Yarışı başlatmak için tuşa bastım. Geri sayım başladı.
3...2...1.
İkimizde gaza basıp hızlandık. Arabalarımız çok yakındı ve bazen birbirimize çarpıyorduk. Dönüşler şimdilik yumuşaktı ama bitiş çizgisine yaklaştıkça keskinleşiyordu. Justin hala kendinden emindi ve yenebileceğine dair çeşitli sözler mırıldanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Crime
Fanfiction'Neden yaptın? Neden canımı yaktın? Neden şimdi peşimden geldin?' Göğsüne vurarak konuşmaya devam ediyordum. 'Neden benimle ilgileniyorsun?' Justin bağırdı. 'Çünkü seni seviyorum.Anladın mı? Kendime engel olamıyorum ve yanında...