Justin yavaşça geri çekildi.Yüzündeki tebessüm gülümsemeye dönüştü ve görmek için can attığım parıltıyı gördüm.Gözleri ışıldıyordu ve içindeki bütün enerjinin bana aktığını hissettim.
'Seni Seviyorum.Beni asla bırakma.Ben...Ben seni...kalbimi kaybetmek istemiyorum.'
Hafifçe gülümsedim.Beni sevdiğini duymak...Bu herşeye bedeldi.Dudakları arasından o iki kelimenin çıktığını görmek bütün acıları unutturuyordu...Seni Seviyorum...Bu öpüşmelerimizden ya da diğer tonlarca şeyden daha anlamlıydı.Kalplerimizin birlikte attığını bilmek,çektiğim o kadar zorluktan ve yalnız geçirdiğim senelerden sonra kimseye ihtiyacım olmadığını şimdi farkedebilmiştim.Tek ihtiyacım olan şey Justin'di ve o da artık yanımdaydı.
'Üstümü değiştirmeme yardım eder misin?' Yavaşça başını salladı.Yanımdan kalkıp dolabına doğru yürüdü ve içinden beyaz bir tişört ve gri bir eşorfman çıkardı.Yatağın kenarına koyup bana doğru yaklaştı ve sıkıca sarılıp kalkmama yardım etti.Boynundaki uzun künye tenime değdiğinde soğukluk ile ürperdim ama asıl dikkatimi çeken Justin'in kokusuydu.
Justin biraz geriye çekilip önümde eğildi ve üzerimdeki gömleğin düğmelerini açmaya başladı.Şimdiye kadar hiç böyle hissetmemiştim.Dekolteli elbiseler ve mini etekler giyip erkeklerle flört ediyordum ama erkek arkadaşımın karşısında yarı çıplak olma düşüncesi bütün kanın yanaklarıma hücum etmesine neden oldu.Bütün düğmeleri açtıktan sonra Justin'in gözleri büyüdü.
'Kes şunu.' Justin gözlerini göğüslerimden ayırıp bana baktı.
'Ne?' Hala kendine gelememiş gibi boş bakıyordu.
'Dışarı çık.Beni geriyorsun.' Gömleğimi tutup önünü kapattım.Hareketimle ne yaptığını anlamış olmalı ki yüzünde sinsi bir sırıtma oluştu.Ellerimi tutup yavaşça geri çekti ve gömleğin önü tekrar açıldı.
'Ben sapık değilim.Sadece seni giydiriyorum.' Gömleği üzerimden tamamen çıkarttı.Ardından eli pantolonumun düğmesine gitti.Kendimi daha fazla tutamadan yüzümü ellerimin arasına aldım.
'Hey.Utanmana gerek yok.Sanki böyle birşey başına ilk defa geliyor.Daha önce beraber olduğun insanlar seni soymadı mı?Be---'
Yüzümün kıpkırmızı olduğuna emindim.Bütün vücudum yanmaya başladı.Justin'in konuşmasına izin vermeden araya girdim.
'Hayır.' Dizlerini büküp yere oturdu ve ellerini dizlerime koydu.
'Ne?' Sanki beni dinlemiyormuş gibi hissettim.
'Sen beni dinlemiyor musun?Daha önce birinin karşısında hiç soyunmadım.' Kaşlarını çatıp dediğim şeyi algılamaya çalıştı.
'Saçmalama Ruby.Eski sevgililerinle yattığında giyinikmiydin ya---' Yandaki yastığı alıp yüzümü gömdüm ve çığlık attım.
'Sen bakiresin.' Bunu anlaması için tonlarca şey söylememe gerek olmamalıydı.Şuanda yok olmayı dileyebilirdim.Muhtemelen ateşim çıkmıştı çünkü kendimi hiç bu kadar sıcak hissetmemiştim.
Justin'in kahkahasını duyunca elimdeki yastıkla hızlıca suratına vurdum ama kolumu zorladığım için yüzümün buruşmasına engel olamadım.
'Ah!' Justin hemen çenesini kapatıp kolumu tuttu ve sargıya baktı.
'Neden uslu durmuyorsun?' Kaşlarımı çatıp savunmaya geçtim.
'Göğüslerime bakıp duruyorsun.Yaramazlık yapan sensin.' Beni yavaşça ayağa kaldırıp pantolonumu çıkardı.Şimdi karşısında iç çamaşırlarımla duruyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Crime
Fanfiction'Neden yaptın? Neden canımı yaktın? Neden şimdi peşimden geldin?' Göğsüne vurarak konuşmaya devam ediyordum. 'Neden benimle ilgileniyorsun?' Justin bağırdı. 'Çünkü seni seviyorum.Anladın mı? Kendime engel olamıyorum ve yanında...