Justin ıslık çalarak arabayı sürmeye devam ediyordu. Bende sessizce onu izliyordum. Hava bulutluydu. Dışarının soğuğunu arabanın içinden görüyordum sanki. Neyse ki klima beni ısıtmıştı. Ellerimi iki bacağım arasına sıkıştırıp sıcak tutmaya çalıştım. Kansızlıktan dolayı ellerimi ısıtmak zor oluyordu ama artık sıcak ellere sahip bir erkek arkadaşım vardı.
Gözlerimi Justin'in yüzünde gezdirdim. Yanakları hafifçe pembeleşmiş, dudakları kıpkırmızı olmuştu. Benim aksime çok canlı görünüyordu. Başımı çevirip dikiz aynasindan kendime baktım. Tenim solmuştu. Gözlerim yorgun duruyordu ve dudaklarım rengini kaybetmişti. Yüzümdeki bitkinliğe rağmen saçlarım parlıyordu ve enerjim yerinde sayılırdı. Aslında iyi olmamın nedenlerinden biride Justin'in gelmiş olmasıydı. Dün gelip benimle uyumasaydı ya da barışmamış olsaydık evimde oturmuş dışarıyı izliyor olacaktım ama şuan Justin'le ilk randevuma gidiyordum. Tabi ki enerjimin bir kısmıda bundan dolayıydı.
'Hey! İyi misin? ' Justin'in sesiyle irkildim. Başımı hafifçe sallayıp kendime gelmeye çalıştım.
'Sorun yok. Iyiyim.' Hafifçe güldüm. Elini uzatıp bacağımın arasındaki elimi çekti ve dudaklarına götürüp nazikçe öptü.
'Ellerin üşümüş.' Elimi bırakmadan vitesi değiştirdi. Kısa sürede elinin sıcaklığı buz tutmuş ellerimi ısıtmaya yetti.
'Sıcacıksın.' Justin birkaç saniyeliğine bana bakıp başını tekrar yola çevirdi. Ağaçlı yolda sadece arabadan çıkan sesler ve bizim gülüşmelerimiz duyuluyordu.
Sarı yaprakların yerlere dökülmesine rağmen ağaçlar hala gürdü ve rüzgarla üzerlerinden birer birer dökülen yapraklar yolu kaplıyordu.
'Müziği açmamı ister misin?' Fazla düşünmeden cevabımı verdim.
'Hayır. Sebin sesin yeterli.' Bana bakmadan başını hafifçe öne eğdi. Dudakları yukarı doğru kıvrılınca bende gülümsedim.
Alışveriş Merkezine kadar başka birşey konuşmadık. Justin elimi tutmaya devam etti. Bende başımı koltuğa yaslayıp onu izledim.
Araba durunca Justin elimi bıraktı. Elim artık sıcaktı ve bunu yapanın Justin olması mutluluk hissi yaratıyordu.
Kapıyı açıp arabadan indim. Fazla sert olmayacak şekilde geri kapatıp Justin'i beklemeye başladım. Anahtarı çıkarıp arabadan indi. Kapıyı kapattıktan sonra yanıma geldi. Birlikte giriş kapısına doğru yürümeye başladık. Elim hala sıcaktı ama rüzgarla birlikte gelen soğuk bedenimi tekrar ele geçiriyordu . Başımı ceketimin içine doğru çekip omuzlarımı kaldırdım. Ağzımdan verdiğim nefes havada buhar oluşturdu. Benim aksime Justin oldukça rahat görünüyordu. Omzuma dolanan bir kol hissedince rahatladım. Justin beni kendine doğru çekip ısıtmaya başladı. Hızlı adımlarla içeri girdik. Güvenlikten geçtikten sonra mağazaların vitrinlerine bakınmaya başladım. Ellerimi ceketimin ceplerinden çıkarıp burnuma sürttüm. Soğuktan dolayı kızardığına emindim. Justin'in hafif kahkasını duyunca bende güldüm. kolunu omzumdan çekip önüme geçti. Boy farkımız olmadığı için rahatlıkla bana yaklaşıp burnumu öptü. O bana yaklaşırken gözlerimi ayırmadan ona baktığım icin şası gibi olmuştum. Birkaç kez gözlerimi kırpıştırdım.
'Şimdi ısındın mı prenses?' Prenses kulağa ne kadar sinir bozucu gelsede Justin söyleyince daha cazip göründü.
Başımı sallayıp onu onayladım.
'Ama bana prenses deme.' Kaşlarını çatıp bana baktı. Çatık kaşlarına rağmen sırıtmaya devam ediyordu.
'Neden? ' Gözlerimi devirdim.
'Prenses fazla şirin. Yani senin ağzından duymak güzel ama prenses benim için biraz komik olmuyor mu?' Hafifçe geri çekilip kendimi gösterdim. Mavi gözlerim masun gibi görünmeme neden olsada bakışlarım sertti. Yumuşak yüz hatlarımda insanların arasında şirin görünmeme sebep oluyordu ama Justin beni tanıyordu. Peşimdeki ya da peşinde olduğum insanlara karşı ne kadar acımasız olduğumu biliyordu.
'Pekala. Sana daha sert birşeyler bulalım.' Yürümeye devame ederken düşünüyordu. Ayrıca elimi elinin içine alıp parmaklarımızı birbirine kenetlemişti.
'Hadi ama düşünmene gerek yok. ' Bana doğru dönüp sırıttı.
'Tamam bebeğim. ' kelimeyi seçmişti. Zaten sık sık söylüyordu ama 'bebeğim' deyişi bu sefer öncekilerden daha tutkuluydu.
'Bu iyiydi.' Kollarımı boynuna doğru sarıp onu kendime çektim. Dudaklarına yaklaştığımda içim titremişti. Dudaklarım onunkilere değiyordu.
'Bunu söylemeni seviyorum.' Daha fazla oyalanmadan dudaklarımı dudakları arasına almasına izin verdim. Dili ağzımın her noktasına değerken hazzın doruklarındaydım.
'Beni böyle öpmeni seviyorum. ' Dudaklarımız birkaç saniye için ayrıldığında bunları söylemişti.
Çevredeki insanlar muhtemelen bize bakıyordu. Aldırış etmeden devam ettik. İnsanların ne düşündüğünü hiçbir zaman umursamamıştım.
Nefessiz kalınca ayrıldık. Aramızda hala milimetreler vardı ve Justin'in nane kokan nefesi yüzüme çarpıyordu.
'Şuan evde olmalıydık.' Justin'in sinsi sırıtması düşüncelerini dışa vuruyordu.
Tanrım! Bu çocuk tam bir sapık ama sanırım bu hallerini de seviyorum.
Justin'le tekrar yürümeye başladık. Etrafta fazla insan yoktu. Mağazaları gezmeye fazla hevesli olmasamda sesimi çıkarmadım. Justin askıları eline alıp kıyafetlere göz gezdirdi.Bende etrafıma bakınırken gözüme bir elbise ilişti. Yavaşça elbiseyi elime alıp kaldırdım ve dikkatle bakmaya başladım.
Elbise koyu lacivertti. Straplez düz üst kısmının aksine katlı kısa bir eteği vardı. Saten kumaşı beni etkiliyordu. (ELBİSE İÇİN TWİTTERDAN @EyllBilge YAZIN LİNKTEKİ 3. ELBİSE)
Belime dolanan kollar hissesince irkildim.
'Benim. Sakin ol.' Nefesi saçlarımın arasından boynuma değerken gülümsedim.
'Begendin mi?' Elbise hala elimdeydi ve gerçekten beğenmiştim.
'H-Hayır.' Kollarını gevşetip beni kendine çevirdi.
'Beğendin.' Elbiseyi elimden alıp kolumdan tuttu ve beni kasaya doğru çekmeye başladı.
'Justin istemiyorum. Gerek yok.' Durup bana döndü.
'Hadi ama Ruby. Çok beğendin. Sadece bir elbise alacağız. ' iç çektim.
'Haklısın. Beğendim ama bu elbiseyi giyebileceğim bir yer yok.' Aldırış etmeden kasaya doğru yürüdü ve ödemeyi yaptı. Omuzlarımı sarkıtıp yanına doğru yürüdüm. Kasiyer kız Justin'e sırıtıyordu. Kıskanç biri değildim ama daha önce bu durumada düşmemiştim. Justin'in yanına varınca elimi boş eline kenetledim ve dudağının kenarına sulu bir öpücük kondurdum. Justin hafifçe sırıttı ama kasiyer kız kaşlarını çatmış bize bakıyordu. Ben gözlerimi Justin'e odaklamıştım. Dilini öptüğüm yerin üstünde gezdirdi ve hafifçe gülümsedi. Kulağıma doğru yaklaşıp fısıldadı.
'Kesinlikle evde olmalıydık ve kıskandığın zaman çok seksi oluyorsun. ' Kıza küçümseyici bir bakış attıktan sonra başımı çevirip yoluma devam ettim.
'Justin o elbiseyi ne yapacağım? ' Justin biraz düşündükten sonra cevap verdi.
'Bilmiyorum.Benim için giyebilirsin ya da özel bir partide.' Hafif bir mırıltı çıkardıktan sonra sessiz kaldım.
'Aslında...Benim için elbise önemli değil.Ben içindekilerle ilgileniyorum. ' Gözlerini vücudumda gezdirince karnına hafif bir yumruk attım.
'Ahh!' Şakadan inlemesinin üzerine kahkaha attım.
'Hadi Justin. Düşüncelerini toparla ve benimle ilgilen.' Kahkahası kulaklarımı doldurdu.
'Tamamen seninin bebeğim.' Birlikte bir kafeye doğru yürüyüp iki kahve aldık. Oturduktan sonra Justin bir kolunu belime koydu.Tebessüm edip kahvemden bir yudum aldım. Justin dudağını kulak mememe yaklaştırdı ve ısırdı.
'Biran önce eve gitmeliyiz bebeğim.Beni delirtiyorsun.'
Tanrım!!!İLHAM GELMİYOR YA MORALİM BOZUK BU ARA SINAVLARIN BİRİ BITIYO DIGERI BASLIYO GERCEKTEN YORUCU OLUYO SIZDEN OZUR DİLERİM BIRDAHAKI BOLUMU DAHA UZUN YAZACAGIM AMA SIZDEN 70 VOTE İSTİYORUM OKUYUCU SAYISININ YANINDA KÜÇÜK BİR RAKAM YORUMLARDA GORURSEM HOSUMA GIDER HEPINIZI OPUYORUM HIKAYEYE YENI BASLAYANLARADA TESEKKUR EDERIM BEGENMENIZE SEVINDIM :D :D
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Crime
Fanfic'Neden yaptın? Neden canımı yaktın? Neden şimdi peşimden geldin?' Göğsüne vurarak konuşmaya devam ediyordum. 'Neden benimle ilgileniyorsun?' Justin bağırdı. 'Çünkü seni seviyorum.Anladın mı? Kendime engel olamıyorum ve yanında...