Multi'de ki Azra KAYA
Yine lanet bir okul sabahı.Yataktan kalmaktan ne kadar zorlansam da yeni okul kavramı beni korkuttuğu için direk soğuk suya altına attım kendimi.Bu okulun formaları tamamıyla beni anlatıyor,sanırım sevdiğim şeylerin ilk sırasını formalarım aldı. Siyah lakos ve kot pantolon. Makyajla pek işim olmadığı için saçımı düzleştirdim ve aşağı indim.
Babam çoktan çıkmıştı. Annemin yanına gidip yanağından sulu bir öpücük aldım. ''Ben okula gidiyorum dünya güzelim.'' dedim sabah sabah mizahımı konuşturarak. ''Kahvaltı yapmayacak mısın?'' dedi annem. ''Okulda hallederim dünya güzelim çıkıyorum ben. Okulun ilk günü geç kalmak olmaz.'' dedim ve yürümeye başladım. Arkamdan seslendi. '' Okulun ilk günü sorun istemiyorum Azra. Eylül'e selam söyle, öp benim yerime bol bol.'' dedi. Evet Eylül benim kuzenim ve annemin manevi kızı gibi hatta onu benden daha çok sevdiğini düşündüğüm bile oluyor. '' Hı hı öperim anne öperim.'' dedim ve evden çıktım.
Durumumuz ne kadar iyi olsa da kuzenle beraber okula otobüsle gitmek en büyük zevklerimizden biriydi. Her zaman ki gibi dolaşan kulaklıklarımı açmaya çalışırken durağa gelmiştim. Cidden karışmayan kulaklık yapmaları lazımdı çok satardı.
Eylül'ü beklerken yine uyuya kaldığını anladım ve aramaya başladım. Birkaç çalıştan sonra açtı. ''Gelmeyi düşünüyor musun? Yoksa kuzenini okulun ilk günü ve hatta yeni okulunun ilk gününde yalnız mı bırakacaksın?'' dedim açar açmaz. ''Sana da günaydın kuzen'' evet yine her zaman ki formundaydı. ''Seni bekliyorum hani diyorum acele mi etsen'' dedim imalı bir şekilde. ''Geliyorum'' dedi ve telefonu suratıma kapattı.
5-10 dakika sonra telefonla konuşarak bana yaklaşan bir adet şebek kuzen gördüm. Okul formalarına ek siyah deri ceketi ve kırmızı vanslarıyla yine Eylül HAZAR'lığını konuşturuyordu. Yanağıma sulu bir öpücük bırakarak telefonla konuşmaya devam etti. ''Tamam Baran uzatma kuzenle geliyoruz, kapat.'' dedi ve hiç beklemeden telefonu kapattı.
Otobüse bindik. Arkalara geçip oturduk. Evet, deli gibi kitap okuyorduk. Sessiz bir şekilde kitap okurken bu sessizliği Eylül bozdu.
"Ee kuzen heyecanlı mısın?" dedi. Aslında pek heyecanlı sayılmazdım. Benim için sıradan bir gün olacak gibime geliyordu. "Hayır" dedim net bir sesle "duygusuzsun kızım yaa... Valla ben ilk okul günümde 5'te kalktığımı hatırlıyorum" dedi.
Evet Eylül buydu hayatını dolu dolu yaşayan, güler yüzlü, sevecen bir tipti. Bunları yüzüne karşı söyleyemiyorum çünkü her fırsatta yüzüne vurur biliyorum.
"Bence abartıyorsun kuzen sıradan bir okul günü işte" dedim bıkkın bir sesle "yemin ediyorum ruhsuzsun" dedi ve ekledi "ölü balık" dil çıkartmayıda ihmal etmedi.
Kitap okumaya devam ettik. Ben ruhsuzum evet ama macerayı severim. Abartmayı sevmem eh birazda egoluyum. 'Biraz mı yeme beni Azra' dedi iç sesim. Tamam tamam fazlasıyla egoluyum. İç sesimle tartışırken okula gelmiştik.
Okul bahçesinde siyah arabasına yaşlanmış Baran bizi bekliyordu. Bu arada bu çocuk saat geçtikçe yakışıklı oluyordu. 'Lakin ne kadar tatlı, yakışıklı, kaslı, sexsi' (sus iç ses) olsa da dünya ahiret bacım ama farzetti uzaydayız. Zuaah.
Yani kuzenimin en yakın arkadaşına yaşamak olmaz ki arada Eylül olmasada olmazdı. Baran daha çok Eylül gibi biri tüm sıcaklığıyla "Günaydın" dedi. Ben soğuk sesimle "günaydın" derken Eylül benim aksime daha enerjik ve son heceyi uzatarak "günaydınnnnn" dedi
Sınıfa girene kadar Eylül ve Baran'ın okulu anlaşmasıyla geçti. Sınıftan içeri girerken bir kız omzuma çarptı.
"Ay canım çok pardon" dedi yapmacık bir ses tonuyla. "Bir daha olmasın" dedim sert bir tonda "duyamadım canım" dedi. "Bir daha olmasın CANIM" dedim onu taklit ederek "Haa sen şu yeni kızsın" dedi.
Ben gelmeden namım gelmiş vay bee :))
Eylül direk araya girdi. "Uza Güneş" dedi adının Güneş olduğunu öğrendiğim kıza. Eylül okulda öyle bir imaj yaratmıştı ki kimse ona birşey diyemiyordu.Güneş yanımızdan uzaklaşırken Baran "Hızlı giriş yaptın" dedi sırıtarak. "Farkındayım herkes böyleyse bu senem kavgayla geçecek gibi duruyor" dedim.
Neyse ki aynı sınıftaydık. Sınıfa girdiğimizde uğultular kesildi ve bütün gözler bize çevrildi. Eylül'ün yanına oturup onun çevresinden birkaç kişiyle tanıştım.
Biraz sohbetten sonra hoca geldi. Galiba ders matematikti ve ben çok garip bir şekilde matematiği seviyordum.
"Sınıfa yeni arkadaşınız gelmiş. Bize kendini tanıtır mısın?" dedi elindeki sınıf defterine bakarak. Bütün gözler bana çevrildiğinde ayağa kalktım ve "Azra KAYA" diyip geri oturdum.
Şimdilik bu kadar yeter diye düşünürken arka sıradan bir kız "Eylül'ün kuzeni olduğu çok belli" dedi ve hemen ardından Eylül ona döndü "saçların bugün çok güzel olmuş Esra. bence sus" dedi net bir ses tonuyla.
Doğrusunu isterseniz sıcak kanlı kuzenimden arada tırsıyordum ki kızda benle aynı fikirde olucak ki hemen önüne döndü.
Hoca "Şşşh" dedi Eylül'lere sonra bana döndü. "Nelerden hoşlanırsın Azra" dedi. Bu sorunun cevabını 'erkekler' diye cevaplayan iç sesime küfredip hocaya "voleybol" dedim. "Çok iyi oynarım ve fazla iddialıyım" dedi egolu yanım soruya cevap olarak.
"Ozaman bu sene seni seçmelerde görmek isteriz" dedi. Bu okul voleybolda fazlasıyla iyiydi. Neredeyse her sene 1. oluyordu.
"Seçmelere gerek kalacağını düşünmüyorum hocam." dedim kendimden emin bir şekilde.
Güneş direk lafa girdi. "Diyorsun" dedi imalı bir şekilde. "Diyorum." dedim Güneş'e dönerek.
Bütün gün monotondu ama son iki ders beden olduğu için voleybol oynayabilecektik. Zilden sonra spor salonuna gittik. Fazla donanımlı bir salondu. Arkanda ki sesle irkildim.
"Maça var mısın?" dedi Güneş. "Baran Elif ve Seda benden" dedim direk. Güneş olumlu anlamda kafasını sallayıp gitti.
O ısınmaya giderken yanıma Elif geldi. "Hadi şu sürtüğü sahaya gömelim" dedi. Anladım ki şu Güneş'i pek seven yoktu.
Maçı 3-1 yendik. Güneş'e kötü kötü sırıtarak "Bir daha beklerim canım ne zaman sahaya gömülmek istersen burdayım." dedim. Elif gülmeye başladı. "Neyse gençler ben yoruldum eve gidicem. Ilk gün iyiydi." dedim ama arkandan gelen sese döndüm.
"Azra" dedi spor hocası "Efendim" dedim yorgun sesimle "Takımdasın" dedi. Güneş'in moraran yüzüne bakarak "Seçmelere gerek kalmayacak demiştim." dedim. Sonra arkamı dönüp çıkarken tam kapıda sert bir şeye çarptım. Kafamı kaldırdım şaşırarak.
"Tövbe bismillah!"Merhaba ben Derya. Umarım hikayemi beğenirsiniz. Yeni bölüm en kısa zamanda gelicek. Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum. :**
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi'ye Sürgün
Teen FictionBu bir siyah beyaz hikayesi değil. Bu bir mavi beyaz hikayesi. Bora. Beyaz. Saf kalbi onu ele geçirdi. Kimse görmesede Mavi bunun her zaman farkında. Kendini 'siyah sanan beyaza' aşık olan bir Mavi... Azra. Mavi. Hayatında ki boşluğu siyah sansada o...