10. Tutkal Meselesi

247 58 20
                                    

Multi'yi siz tahmin edin artık. :))
Multi'de Model - Bir melek vardı (istediğiniz yerde dinleyebilirsiniz)

Bu bölümü büyük bir heyecanla yazdım umarım sizde büyük bir heyecanla okursunuz :)) oy ve yorumları unutmayalım. :*

Eylül'ün her zaman ki gibi deli yatışlarından dolayı sabahlamıştım. Şişen gözlerimle yatakta uzanırken Eylül ayağını karnıma hızlı bir şekilde koyunca bağırmadan edemedim. Resmen midem ağzıma gelmişti. "Hayvan gibi şey yapıyorsun." ayağını itip kalkmaya çalıştım. Regl sancımın üzerine çok güzel oldu Eylül teşekkür ederim. Kıvranarak yataktan kalktım. "Eylül kalk artık." beni takmadan uyuyan kuzenim yorganı kafasına çekti. Ben seni nasıl kaldıracağımı biliyorum.

Hemen telefonumu alıp Eylül'e mesaj attım. Bu sefer onun telefonunu alıp "Anıl mı o?" dediğimde yorganı kafasından çektiği gibi ayağa kalktı. Kuzum yaa kıyamam. Telefonu elimden çekip mesaja baktı. "Sen nasıl bir kuzensin yaa?" işte başlamıştık. "Sen önce uyutma, sancıma bir tekmede sen at gel kuzenliğimi sorgula. Yanacaksın yanacak." oflayarak telefonu bıraktı. "Kuzen çok sancım var kahvaltıyı okulda yapsak oyalanmasak birde antreman var bugün." kendini tekrar yatağın üstüne attı. "Sen hazırlanana kadar hazır olurum." gözleri kapalı kurduğu cümleye "Umarım öyle olur kuzen."

Ilık bir duştan sonra üstümü değiştirip aşağı indim. Bunu beklemiyordum. Eylül dediği gibi hazır bir şekilde beni bekliyordu. Sancım biraz hafiflemişti ama bu geçti demek değildi. "Yağız Alp'i alıp gelecek beraber gidicez." kafamı tamam anlamında sallayıp kendimi koltuğa attım.

Hafta sonum çok sıradan geçmişti. Bora yeşilçamdakiler gibi numaramı aldıktan sonra ertesi gün aramamıştı. Bora benim aklımı karıştırmaktan başka hiç bir şey yapmıyordu. Dengem alt üts olmuştu. Bağlanmak en son isteyeceğim bir şeydi. Benim tabiyatıma göre çabuk bağlanan en çok acı çekendir. Artık acı çekmek istemiyordum. Tabi duygularıma engel olabilirsem.

Yağız'lar geldiğinde çantalarımızı alıp evden çıktık. Eylül öne otururken arkadaki Alp'in yanına oturdum. "Günaydın." kısa bir günaydın faslından sonra Alp'e "Nasılsın? Ağrıların var mı?" diye sorduğumda Yağız direk "yok bir şeyi maşallah domuz gibi." dediğinde Alp arkadan kafasına vurdu. Yağız bu sefer "Üç harfli çarptı." dediğinde biz gülerken Alp göz devirdi. "İyiyim fıstık ağrılarım olsa okula gelmek yerine yatarım güzel yatağımda." dediğinde yanağından öpüp omzuna yattım. "Senin neyin var." suratına bakarak "bir şeyim yok." dedim. "Yüzün hiç öyle demiyor ama." omzuna tekrar yattım. "Bir şeyim yok Alp." dedim. "Beni uğraştırma güzelim bir yerin mi ağrıyor?" diye sordu. O mu hee. Bende bir şeyim yok diyorum yaa. Karnımı tutarak "Sancım var biraz." İşte böyleydik. Alp ile aramızda hiç bir şeyi dert etmezdik. Alp'den hiç bir zaman utanmamıştım. Gerçek dostlukda böyle değilmiydi. Tek sorun Bora ile aramda geçenleri Alp'e anlatmadığım için kendimi kötü hissediyordum ama daha hiç bir şey olmamışken söylemekte istemiyorum.

"Hatırlat okulda sana çikolata alayım?" dediğinde gözlerim sonuna kadar açıldı. Yanaklarını tekrar öperken Yağız aynadan bize baktı daha doğrusu Alp'e. "Abi illa bir şey alman için regl mi olmamız gerekiyor?" diye sorduğunda ben gülerken Alp yine göz devirdi. Eylül araya girerek "O dediğin şey pek mümkün değil ama yinede sen bilirsin."

Okula geldiğimizde Alp'i öpüp "Ben direk sınıfa çıkıyorum sende dikkat et çok yorma kendini." diyip sınıfa çıktım. Direk sırama geçip başımı sırama koydum. Kasıklarıma giren ağrı ile iki büklüm bir şekilde dururken ağrı azalınca başımı kaldırdım. Masamdaki iki tane çikolatayı görünce Alp'e içimden teşekkürlerimi gönderip çikolatamı açtım. Eylül yanıma oturup elimdeki çikolatadan ısınınca hemen çikolatamı çektim. Diğerinide öbür elime alıp arkama sakladım. "Alp aldı bunları bana git kendine al." ağızında ısırdığı çikolatamın parçasıyla sırıtırken "Öküz." dedim.

Mavi'ye SürgünHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin