Mavi'ye Sürgün

12. Sığınacak Bir Dal

Multi'de pes atan Bora ve Azra
Multi'de Cem Adrian - Hani Bazen

"Aşk aynı aşk 
Biz hep vazgeçen...
Hani bazen yalnızlık seni de öldürüyor mu?"

Okul bahçesinden girer girmez derin bir nefes aldım ve Alp'in yanına gittim. Dünden sonra birşeylerin farkındaydı benim kabullenmek istemediğim şeyler. Direk Alp'in sınıfına gittim ama yoktu. Ya uyuya kalmıştı ya da yok yok kesin uyuya kalmıştır o. Hayatının merkezi uyku olan canım arkadaşım başka türlü geç kalamazdı zaten. Okulun arka bahçesindeki çardaklardan birine oturdum ve Alp'i aradım. Birkaç çalıştan sonra açtı.

"Günaydın uykucu bir an hiç açmayacaksın sandım." derken gözüme Aras'la beraber Bora ilişti. "Günaydın güzelim. Ben ilk derse gelemeyeceğim uykumun en güzel yerindeyim." derken gözlerimi devirdim. Ohaa! Bora''nın gözü...

"Alp ama konuşmamız gerek!" uyku sersemliğiyle "Önemli bir şey yoksa gelince konuşuruz Azra." dedi ve kapattı. Alp'in Bora'ya vurma sebebini öğrenmeliydim. Aras uzaktan selam verince elimle gelmesini işaret ettim ama o yanında Bora'yıda getirdi akıllım yaa.

"Selam Azra." deyip karşıma oturan Aras'a sıcak bir gülümsemeyle karşılık verdim. Bora'da normal bir şekilde günaydın deyip Aras'ın yanına oturdu. Gözünü fark ettirmemek için kafasını aşağıya eğmiş bir şekilde oturuyordu. Aras kafamdakı bandaja parmak atıp "İyisin demi?" diye sordu. O vurunca refleks olarak geri çekildim. "Lan adam gibi dur kızın canını yaktın." derken kafasını kaldırmış kafama bakıyordu. "Yok önemi yok acımıyor zaten de senin canın yanmıyor mu?" tekrar kafasını eğdi. Gözünü kastettiği mi anlamıştı. Aras direk araya girerek "yok yaa baksana şuna camış gibi yok bir şeyi." derken Bora'nın sırtına çok sert bir şekilde vurdu. Ben gülerken Bora Aras'a küfür etmekle meşguldü.

"Şey... Bora. Aslında benim seninle konuşmam gereken bir şey var." cümlemle beraber Aras'ı dürtmesi bir oldu. "Abi beni niye dürtüyorsun kız seninle konuşmak istiyor." Bora dişlerini sıkarak "Kalkta konuşalım ozaman." Aras rahat bir şekilde "Allah allah ben niye kalkıyormuşum siz kalkın." Bora ile aynı anda "Aras!" diye bagırdığımızda Aras hemen ayaklandı geçmesi için Bora'nın kalkması gerekiyordu ama kalkmasına bile gerek kalmadan masanın üstünden atladı "Ben kaçar." dedi ve koşarak uzaklaştı.

"Sonunda."  "Efendim." Bora'nın fısıltıyla konuşmasını duymamıştım zaten pekde umursamamıştım. "Yok bir şey. Sen benimle ne konuşacaktın?" gözündeki morluğa tekrar bakarak "Alp. Sana neden vurdu? Sen neden karşılık vermedin? Güneş'in saçını kesmişsin neden? Cidden kafam çok karışık Bora. Önce umursamıyorsun sonra bunları yapıyorsun. Yuzünün haline bak ya. Canın yanıyor mu?" son cümlemle morluğa dokundum. Kafasını geri çekti ve dokunmama engel oldu. Neydi bu şimdi?

"Öncelikle Alp sonuna kadar haklıydı çünkü benim yüzümden o bandajla geziyorsun." fazla soğuk davranıyordu ama bir o kadar da yakın ve korumacı. Ben olanlara anlam veremezken o devam etti. "Güneş de fazla ileri gitti. Bunu hak etmişti." ne yani benim için yapmamış mıydı? Ne sandın Azra senin için mi yapacaktı. Saçmalık.

Bora'da bir şeyler vardı. Araya mesafe koymaya çalışıyormuş gibiydi ama beni kendine daha çok çekiyordu ama bunu anlamıyordu yada anlamak istemiyordu. "Şey. Neyse. Ilk ders kimya ve proje konularını almamız lazım. Geç kalmasak iyi olur." bir şey diyemedim. Kafamı taman anlamında sallayıp ön bahçeye doğru yürümeye başladık.

Kafamı masaya koyar koymaz kafama yediğim şaplak yüzünden aniden kalktım. "Kızım gaziyim ben ne vuruyorsun kafama. Bak yine kanama kafan başlarsa başımda çok ağlarsın 'lütfen Azra'ya bir şey olmasın ühü ühü' " Eylül'e dönüp konuşmam üzerine bu seferde koluma bir şaplak yedim. "Ahh!" bu sefer acımıştı. Ve sanırım fazla bağırmıştım. Canım kimyacımız beni duymuş olacaktı ki "Azra madem derse bu kadar adaptesin seç bakalım proje partnerini." ayağa kalkarken almacık kemiklerimin kızardığını hissediyordum. Eylül onu seçmemi beklerken ben bazı şeyleri anlamak için Bora'yı seçmiştim. "Bora Haznedar." Eylül şaşkın şaşkın bakarken Bora ve Güneş'inde ondan bir farkı yoktu.