Her şey bitmişti. Sonumuz gelmişti. Ne kaçabileceğimiz, ne de saklananileceğimiz yer yoktu. Dean ve Annie'yi arkama aldım. Tekrar ölüme hazırlandım. Aynı gün içinde 2 kez hayatım bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçiyordu, sadece bu sefer ki daha sahiciydi. Ellerim ter içindeydi ve kollarıma sarılan 2 kardeşlerimin korkularını çok şiddetli biçimde hissediyordum. Sonra başka bir şey daha hissettim. İğrenç bir egzoz sesi ve benzin kokusu. Bu arabayı her yerde tanırdım. Yan komşumuzun aksi ve seksi oğulları Martin. Dean'ın kolumu bırakıp Martin'e bağırdığını duydum ve Martin gibi sorumsuz bir çocuk yan çizerek yaratıklarla aramıza girdi. " atla Deb." Şükranlarımı sunarak arabaya sıkıştık. Araba çok eski bi Mustangti; ama şuan benim gözümde dünyanın en iyi arabasıydı. Martin sol yaparak yaratıkları arkamıza aldı ve büyük bir hızla yaratıkları arkamızda bırakarak ilerledi. Annie çok kötü durumdaydı ve nefes alış verişi çok hızlıydı. Dean ise rahatlamış bir biçimde hala arkaya bakıyordu. " neler oluyor Deb? Babanla konuştun mu? Bu zombiler ne bok arıyorlar? The walking Dead seti buraya çekim yapmaya mı geldi?" Derin bir nefes aldım " kapa çeneni Martin ben ne? bileyim. Birden okulu istila ettiler. Ayrıca hiç zombiye benzemiyorlar. Zombi dediğin çürük et gibi gözükür ve iğrenç kokarlar. Bunlar bildiğin yamyam." O kadar the walking dead izlemiştim yakından uzaktan zombilerle alakası yoktu. Martin bana cevap vermedi ama 30 saniye bir dikiz aynasından gözlerime bakıyordu. Mavi gözleri beni eski anılarıma götürdü o gözler zamanında zombi kılıklı yaratıklardan daha fazla heyecanlandırıyordu ve o dudakları... Tümsekten atlayınca anılarım kafamda kayboldu ve korkuyla sıçradım. " Deb inmeyi düşünmüyorsun galiba, bende kalmanı isterdim ama kurtarmaya çalışmam gereken insanlar olabilir." Gözlerimi devirdim ve arabanın kapısını açıp çevreye göz attım sakin olduğuna karar verince Annie ve Dean'ı arabadan çıkartıp verandaya kadar koşmalarını söyledim. Onların güvende olduğuna inanınca Martin'e döndüm " hayatımızı kurtardığın için teşekkür ederim Martin." Sonra içimden ekledim zamanımda benim canımı çok yaktığın içinde teşekkür ederim. Mavi gözleriyle gülümsedi. Yarım gülümseyişi beni tekrar anılara götürdü ama babamın bana bağrışını duyduğum için eve doğru koştum. Eve girdiğimde annem ve Annie ağlıyordu, Dean ise benim bir zombi avcısı olarak doğduğumu babama anlatıyordu. Odama çıkarken babama yanıma gel işareti yaptım ve gözleriyle onayladı. Banyoda elimi yüzümü yıkadıktan sonra odama geçtim ve ardından babam geldi. " neler oluyor baba?" Babam doktoru ve bizim eyaletin en büyük hastanesinde çalışırdı, işinde çok fazla başarılıydı. " Deb konuşmak için daha erken ama sanırım bir zombi istilasıyla karşı karşıyayız. Olay başlamadan önce Washington'dan amcan Rudley aradı. Geçen televizyonda bahsedilen kanseri sonsuza dek yok edecek olan deney başarısızla sonuçlanmış ve kobaylar da ileri zeka gelişimi ve inanılmaz bir açlık gözlenilmiş. Daha sonra bana çok önemli bir şey söyleyeceğini ve bu bilginin Hayati önem taşıdığını söyledikten sonra telefon ve internet bağlantılarını kaybettik. İnsanlarla iletişim kuramıyorduk. Bende daha hemen belediye binasına gittim ve başkanla konuştum. Hemen acil durum ilan etti ve ortadan kayboldu. Yardımın gelmesini umuyorum ama muhtemelen kimse gelmeyecek." Cümlesini bitirdikten sonra gözlüklerini çıkartıp üstündeki gömleğe sildi. Babam her zaman soğuk kanlı olmasını bilirdi. Bu huyumu babamdan almıştım. İçerden ağlama sesi duyunca Charlie'nin uyandığını anladım. Benim küçük sürpriz kız kardeşim Charlie. Babam odamdan çıktıktan sonra annemin alt kattan bana bağırdığını duydum. " Debra kendine bi sırt çantası hazırla acil durumlar için. Annie'ye de yardım et. Dean?" diye bağırırken odamın kapısını kapattım ve acele pratik bir kaç eşya koydum. Fazla doldurmamalıydım, kaçmamız gerekebilirdi. Daha sonra odamdan çıktım ve An'in yanına gittim, bütün dolabını yatağın üstüne dizmişti be kocaman bir bavula sığdırmaya çalışıyordu. " aptal bütün bunları kim taşıyacak? Çekil kenara." Sözümü dinleyip odasındaki pembe armut koltuğa oturdu ve sakince beni izledi. İşimizi bitirince aşağı indik ve yemek masasına oturduk. Charlie durmadan gülüyordu. Ahhhh bebekler korkusuz melekler. Sakin bir yemek yedik ve annem masayı onunla toplamamı söyledi. Şaşırmıştım; çünkü annemle hiç anlaşamazdık. Severdim ve onsuz yapamazdım ama çok kavga ederdik ve mümkün olduğunca az konuşurduk. Başta böyle değildi, benimle yakın olmak için ölüp biterdi ama sonra ergenliğimi kabullendi. " Debby, kardeşlerine sahip çıktığın için çok teşekkür ederim. Size bir şey olacağından çok korktum ama okul güvende olur zannettim." Gözlerinde yaşlar vardı ve gülümsüyordu. " sorumluluklarımı hep yaparım bilirsin anne." diyerek bende gülümsedim ve o anda kapımız yumruklanmaya başladı. Babam kapıya yürüdü ve delikten baktı ardından kapıyı iyice kilitleyip bodruma indi. Annie, Charlie ile yukarıdaydı. Dean, annem ve bende nefeslerimizi tutmuştuk. Babam her zamanki sakinliğiyle bodrumdan çıktı ve elindeki tüfeği bana uzattı. Yeşil gözlerimle babama baktım ve saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdım. "Evi korumamız gerekebilir Deb, artık ergenlikten çıkma vaktin geldi." dedi ve babamın uzattığı tüfeği alıp kapıya doğru döndüm.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Virüs
ParanormalDünya ölüm kokmaya başladı. Hayatlar değişti hem de en önemlisi her şey yeni başladı.