Haykırarak merdivende zıplayarak zombinin üzerine atladım. Elimdeki ekmek bıçağıyla kafasını hızlıca kestim. Ardından arkamı döndüm ve nerde ne görüyorsam çığlık çığlığa ciğerim parçalanırcasına bu yaratıklara hak ettiklerini vermeye çalıştım. "Annie daha 12 yaşında sizi lanet olası yaratıklar." Gözlerim iyice bulanıklaşmıştı. Küçük kız kardeşimdi o benim. Benim onu korumam lazımdı. Benim bir parçamdı o. Dean'ın bana işaret yaptığını son anda gördüm. Dışarı çıkacağını ve onu korumam gerektiğini anlatıyordu. Kafa salladım ve yanına gidip silahını alarak onun yan taraftaki garaja girmesini izledim. Öteki tarafta Luke bir terminatör gibi zombileri parçalıyordu. Dean elinde hortumla koşarak geldi ve hortumu elime tutuşturarak "Benzin vanasını açacağım ve bu zombileri yakacağız." Tamam, anlamına gelen işareti kaçtım ve Luke'ye bağırdım. "Asker yukarı çık." Bana ne oluyor, gibisinden bir bakış attı ve yukarı fırladı. Hortumdan benzin gelmeye başlayınca zombilere doğru tuttum ve her yere iyice yaydım. Luke kucağında Annie ve omuzunda Charlie ile aşağı indi ve kapıdan çıktı. Bende hortumdaki benzin bitince yapmam gerekeni yaptım. Kapıya ilerledim ve bana yaklaşan aç zombilere tüfeğimi uzatıp ateş ettim. Ateşin yarattığı kıvılcımdan yangın çıktı ve biz arka bloğa ilerlerken o evin yanışını izledim. Dean koluma dokunana kadar şokta olduğumu farketmemiştim. "Deb şimdilik geçti. Hadi yürü şu eve girelim." Şimdilik.. Şimdilik demişti, benim artık olgun olan erkek kardeşim. Evet, şimdilikti ve bu cehennem hiç bitmeyecekti. "Debby?" Luke'nin kucağındaki Annie'ye baktım. Kollarını bana açmıştı. Yanına gittim ve Annie'yi Luke'den aldım. Ateşler içinde cayır cayır yanıyordu. "An iyi misin bebeğim?" "Çok üşüyorum Deb. Bana iyice sarılır mısın, hiç bırakmayacak gibi?" Küçük ince biçimli kaşları acıyla kasılmıştı. "Taşıyabileceğine emin misin Debra her an bayılacak gibi gözüküyorsun." "Taşırım ben sen önüne bak." Dean tüfeğine iyice sarılıp etrafı kolaçan etti. Hava aydınlanmak üzereyken bir eve girmeye karar verdik. Annie'nin fazla vakti kalmamıştı. Yüksek ateşinden dolayı ayılıp bayılıyordu. Luke sert bir tekmeye kapıyı kırdı. "İçeride kimse var mı?" Iki kez yüksek sesle bağırdı ve cevap gelmeyince içeriye girdik. Dean kapıyı kaldırdı ve arkasına bir sürü eşya yaydı. Luke, Charlie'yi koltuğun üstüne bıraktı ve bende Annie ile beraber üst katta bir yatak odasına geçtim. "Deb, kaçtık mı kurtulduk mu?" Gözlerimden yaşlar boşalırken küçük kardeşimin ayak bileğindeki ısırığa baktım. Iyice morarmıştı. Luke içeri geldi ve elini omuzuma koydu. Beraber kapı önüne çıktık. "Kendine gel Debra. Sağlam durman lazım. Bir saate kadar o senin kardeşin olmaktan çıkacak. Yapman gerekeni biliyor.." "Debraa!" Kapıyı açtım ve Annie'nin çığlığına ses verdim. "Noluyor?" Annie acıyla bir çığlık attı ve gözleri arka tarafa giderek nöbet geçirmeye başladı. Yanına gidip dokunduğumda ateşinin en yüksek dereceye geldiğini ve havale geçirdiğini farkettim. "Luke banyo kapısını aç." Annie'yi kucağıma aldım ve hızla banyoya uçtum. Tişörtümden bir parça koparıp, Annie'nin ağzına soktum ve Annie'yi küveye koyarak soğuk suyu açtım. Annie çığlık atarak haykırmaya başladı. Elleriyle bizi ittiriyor saçımı çekip tırnaklarıyla saldırıyordu. Luke'a döndüm ve silahını çıkarmış olduğunu farkettim. Namluyu çekti ve Annie'ye doğrulttu. "Dur Luke. O daha dönüşmedi başka bir şeyler oluyor." Luke silahı ittirdi ve Annie'ye baktı. Annie çıldırmış gibi bir o yana bir bu yana savruluyordu. Yaklaşık yarım saat bu çileyi çektikten sonra Annie'den inanılmaz bir çığlık geldi. Gözlerinin rengi gitti ve bayıldı. "Ters giden bir şeyler var." Luke Ann'i küvetten çıkardı ve yatak odasına girerek yatağa bıraktı. Islak kıyafetlerini üstünden çıkarttım ve beyaz bir elbise giydirdim. Ardından saçlarını düzelttim ve karşısındaki koltuğa oturdum. "Aşağı in Luke. Annie gidene kadar buradayım. Yanlız yapmalıyım. Biliyorum vakit kaybediyoruz ama onu daha kardeşimken öldüremem." Yanıma geldi ve anlıma bir öpücük kondurdu. "Ufaklık yapman gerekmiyor. Sen inde.." Kafa sallayarak sözünü kestim. "Ben yapmalıyım." "Tamam küçüğüm doğru olanı yapacağını biliyorum." Bu sefer dudağımı öperek kapıdan çıktı. Dalmış gözlerimle Annie'yi izlemeye başladım. Silahımı ona doğrultmuştum. Kalktığı anda kafasından vuracaktım. Aklıma eskiler geldi. "Debby, Dean bana vurdu. Çok canım acıdı galiba parmağım kırıldı." Aklıma Annie'nin sürekli şikayet eden sesi geldi. Bir daha bu sesi hiç duyamayacaktım. Hava iyice aydınlanıp güneş en tepeye gelince bir terslik olduğunu düşündüğüm teorim doğrulandı. Ayağa kalkıp yatağın başına oturdum ve Ann'in anlına dokundum. Sıcaktı; fakat ateşi yoktu. Sarı nemli saçlarını okşadım ve kapı açıldı. "Hala bir ses yok mu Deb?" "Hayır, ne olduğunu bilmiyorum. Şimdiye dek uyanmış olması gerekirdi." Luke kafasını delirmiş gibi salladı. "Sen aşağı in bir şeyler atıştır. Bayılmak üzeresin. Şt sus. Lafımı kesmene izin vermeyeceğim." "Ama.." "Aması filan yok ufaklık 2 gündür bir şey yemedin. Hem Charlie ve Dean'a gözüksen iyi olur. Merak etme Ann bana emanet." Derin bir nefes aldım ve kapıdan çıktım.
Aşağı indiğimde Dean pencereden dışarıya bakıyordu. Charlie ise DVDden bir çizgi film izliyordu. Elime masada duran konservelerden bir tanesini aldım ve Charlie'nin yanına oturdum. Kafasını bana yasladı ve bende tek kolumla onu sardım. Bileğime minik minik öpücükler kondururken dün gecenin ardından kalp atışlarım normale döndü ve yavaş yavaş yemeğimi yedim. Bir iki saat sonra yukarı çıktığımda hala Annie'den ses yoktu. "Kıpırdamıyor bile; ama nefes alışı normal. Neler oluyor Deb?" "Nerden bile bilirim acaba." Kaşlarımı kaldırıp dik dik ona baktım. Koltuğa geçip yanına oturdum ve dün geceki gibi belimden tutup beni kendine yasladı. Dün gece aklıma gelince hafifçe mayıştım ve yorgunluğa esir düşüp gözlerimi kapattım.
"Ahhhhhhhhaahhhh!" Hızla koltuktan fırladım ve Annie'ye baktım. Uyanmıştı ve gözleri kocama bir şekilde yatakta hırlıyordu. Hava karadığı için ela gözleri karanlıkta parlıyordu. Silahı Annie'ye doğrulttum ve tetiği çekmeye hazırlandım. "Seni seviyorum An." Fısıldadığım anda tetiği çektim. Önce gözlerimden yaş sonra kalbimden kan aktı.
Nasıl gidiyor bakalım gençler. Bana küstünüz biliyorum; ama kendime geldim. Hadi yorum yapında barışalım. Iyi okumalar.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Virüs
FantastiqueDünya ölüm kokmaya başladı. Hayatlar değişti hem de en önemlisi her şey yeni başladı.