Final

475 26 1
                                    

Kolumu tutan Luke'yi geç farkettim. Galiba şoka girmiştim. Zamanın hızlı geçmesini sadece bununla açıklanabilirdi. Evet ben kesin şoktaydım. Son anda yönü değiştirilmiş, tavana nişan almış kolumu aşağı indirdim ve Luke'a bağırdım. "Ne yapıyorsun sen?" Kafasıyla Ann'i işaret etti. Kardeşime baktığımda sadece karşıya baktığını ve hala saldırmadığını fark ettim. Yavaş yavaş temkinli adımlarla ilerlemeye başladım. Yatağın ucuna gelince Annie ani bir hareketle kafasını bana çevirdi. Bu hareket beni acayip korkuttu. Kalp atışlarım birden fırlarken silahı yere fırlatıp Luke'nin arkasına geçtim. "Sonunda hala çocuk olduğunu kanıtlamış bulunuyorsun." Korkmam ona çok komik gelmiş olacaktı ki gülmemek için kendini zor tutuyordu. "Kapa çeneni ne durumdayız ve sen napıyorsun." Luke bana baktı ve ardından yere baktı. "Ya Annie'ye yaklaşsana yere ne bakıyorsun?" "Kaybolmuş gururunu arıyorum." Gözlerimi devirerek Luke'nin arkasından çıktım. Asıl çocuk olan oydu. Annie'ye yaklaşınca kalp atışlarım tekrar hızlanmaya başladı. Gözlerinin içine bakınca onunda bana baktığını farkettim. "Annie?" Gözlerini ayırmadan bana bakıyordu. Yatağın başına geldim ve hafiften elimi ona doğru uzattım. Hırçın bir şekilde geriye kaçtı ve yataktan aşağıya yuvarlandı. "Deb, benim insan olan Annie.

4 YIL SONRA

"Puştluk yapma Luke. Atışım harikaydı." Luke bana pis pis gülmeye devam etti. "Bebeğim beyzbol topu silaha benzemez. Tam bir yamuksun." Aah sen kaşındın ama koca bebek. Koşarak üzerine atladım ve onu çimenlere devirdim. Tam olarak deviremedim aslında bilerek kendisini yere attı. Sıcak dudaklarını öptüm ve kucağına oturdum. Bu günlere gelebileceğimizi hiç düşünmemiştim; ama gelmiştik. Her şey Tanrı'nın biz insanlara bir oyunuydu. Annie'ye bulaşan grip virüsü hızla zatüreye dönüşmüştü. Hastayken ısırılınca vücudundaki virüsler, zombi virüsüyle savaşa girmişti ve nötr duruma gelerek zombi virüsü engellenmişti. Bu bir tedavi miydi, hayır. Dönüşen hiç bir insanı geri getiremedik. Hepsi birer pislik olarak kaldı ve öldü. Isırığa ve hava yoluyla bulaşılmasına çare bulununca insanlar savaş açtı. Kaybolmuş Amerikan başbakanı sahalara geri döndü ve patenti benden bizzat satın alarak zombilere resmen savaş açtı. Büyük şehirlerin çoğuna başta Newyork, Moskova, Pekin olmak üzere çoğu yere atom bombası atıldı ve tüm hayat yeryüzünden silindi. Bu belki kötü bir şeydi ama bazı şeyleri kökten halletmenin ne kadar gerekli olduğunu zor yollardan olsa da öğrenmiştim. Sayın başbakan bizim 1359 mil giderek ulaştığımız Lusiana'daki bilim kuruluşuna geldi ve benimle bir anlaşma yaptı. İlaç bizim soyadımızı taşıyacaktı; ama Kahraman kendisi olacaktı. Bunun karşılığında da benim isteğim şeyi yerine getirecekti. Ne mi istedim? Sakin bir yaşam. Meksika açıklarında virüsün hiç bulaşmadığı çapı 7 milden oluşan miniminik bir ada oldu. Güzel bir ev yaptırdık ve aileme burada yaşamaya başladım. Dean ve Annie hariç. Dean en genç binbaşı ünvanını aldı ve savaşmanın onun kaderi olduğu görüşünü savundu. Annie ise bir bilim insanı olmak için Harward tekrar eğitim vermeye başlayınca oraya gitti. Charlie, ben ve Luke bu güzel adada yanlızdık. Arada Annie ve Dean'ı özlüyordum; ama benim gelmek istemediğimi bildiklerinden beni ziyarete gelmeyi ihmal etmiyorlardı. Luke bazen çok bunalıyordu, farkındaydım. Ama hareketli yaşamı bırakıp bu sefer beni kaybetmedi. Yani hayat arkadaşını. Evet doğru artık küçük değildim. Yaklaşık 3 yıldır bana ufaklık demiyordu. Nedenini siz anlamışsınızdır.

"Hadi amaa öpüşmenizi görmekten sıkıldım. Luke buraya gel ve birazda benimle oyna." Bu benim şimdi 7 yaşında olan küçük kardeşim Charlie'ydi. Onun yaşındaki bir insanın yanlızlıktan sıkılması gerekirken Charlie bu olayı seviyordu. Daha çok küçük olmasına rağmen yaklaşık 3 tane çizgi roman yazmıştı. Şimdi de benim bir biyografimi yazmak istiyordu. Ama ben hala kabus görürken buna izin vermiyordum. Luke ayağa kalktı ve hala yakışıklı olan arka profilini süzdüm. "Şu ablana beni kesmemesi gerektiğini söyle Char, yoksa seni 2 saat yanlız bırakmamız gerekecek." "Iy iğrenç, galiba şu adadan ayrılmayı bende düşünmeliyim." Öfleyerek arkasını döndü. Luke bana bakarak omuz silkti. "Bu kız senden de dişli haberin olsun. Uzaylılar filan gelirse bu sefer başrolü o kapacak gibi gözüyor." "Çok konuşma da içeri git." Hafif bir tebessüm yolladım ve Luke'nin içeri girmesini izledim. Çok zor şeyler yaşamıştık ama kayıplar versekte anneme verdiğim sözü tutmuştum. Kardeşlerim zor da olsa hayattalardı. Güneşe bakarak gülümsedim ve altımdaki taytı çıkarıp kendimi serin okyanusun sularına bırakım. Hafiften belirginleşmeye başlamış karnımı okşadım. Luke her konuda haklı olabilirdi; ama bir şeyde yanılmıştı. Eğer uzaylılar dünyaya inip insanlara savaş açacak olurlarsa karşısında benim çocuğumu bulacaklardı ve şaka bile olsa başrolün kimin olacağını biliyordum. Her şey güzeldi, hem de çok güzel.

FINAL

VirüsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin