Bölüm18

494 24 1
                                    

Gece yarısını geçene kadar Annie ile uğraştım. Ateşi çok yüksekti düşürmek için banyoya bile sokmuştum. Dean, Charlie'yi alıp Annie'nin yanındaki yatağa geçti. Luke mutfakta kahve bulmuştu ve bize kahve yapmıştı. Çıplak ayaklarıma merdivenden indim ve koltuğa oturdum. Elinde iki bardakla geldi ve yanıma oturup beni belimden yakalayıp kendine çekti. "Ann nasıl oldu?". Omuz silktim. "Iyi gibi ama bilemeyiz.". Kafamı arkaya atıp göğsüne iyice yerleştim. Saçımla oynarken çok sessizdi. "Dean geceleri çok zombi olduğunu söylemişti, sence neden burası böyle sessiz?". Bu sorumdan sonra çenemden tuttu ve beni öptü. "Şom ağzını açma.". Ardından beni öpmeye devam etti. Boynum ağrıyınca ayağa kalktım ve kucağına oturup daha rahat bir pozisyonda beni öpmesine izin verdim. Dudakları içimi gıdıklarken ellerim boynunu okşuyordu. Dilimi onun diline değdirdiğimde hafifçe inledi ve üstümdeki eski tişörtü yukarıya çekip belime dokundu. Kucağında hafifçe oynayınca benden uzaklaştı ve yüzüme baktı. Tek kaşı yukarıya kalkarken "Kaşınma istersen ufaklık." Yarım ağızla gülümsedim ve tekrar ona yaklaştım. Ilk kez böyle bir şey yapıyordum ve heyecanlıydım. Tişörtünün eteğinden tuttum ve yukarıya çektim, başta izin vermez gibi oldu ama ısrarcı dudaklarıma karşı çıkmadı. İkimizide tişörtü yere düşerken yumuşak bir ses çıktı ve hafiften korktum. Anın büyüsünü bozmak istemiyordum; ama yukarıya baksam iyi olacaktı. Kucağından çekildim ve ayağa kalktım. Luke tek bir hamlede beni havaya kaldırdı ve düşmemek için bacaklarımı ona doladım. "Kaçmak yok küçük kız. Başladığın işi bitir." Gözlerinde saf ateş vardı, beni ilerideki boş masaya oturdu ve masadaki her şeyi yere fırlattı. Dudaklarıma dilini değdirince hafifçe inledim. Tamamen yumuşamıştım. Dudaklarını benden ayırıp hafifçe boynuma sürttü. "Bu pislik zamanda bile nasıl böyle güzel kokmayı başarabiliriyorsun acaba?" Cevap vermek için ağzımı açtım ama sadece tekrar inledim. Dudaklarını köprücük kemiklerime getirdi ve hafifçe emdi. Tüylerimin diken diken olduğunu hissettim ve bacaklarım ile onu iyice kendime kitledim. Tek elini bacağıma indirdi ve okşamaya başladı. Öteki eli sıkıca belimi tutuyordu. Dudaklarını göğsüme değdirince son noktaya geldi ve onu kendimden uzaklaştırıp pantolonun kemerini tuttum. Bana bakmadan kemeri çözdü ve benim pantolonumu indirdi. Eliyle bacağımı tutarak hafifçe yukarıya ilerledi. O işini yaparken ben sessiz sessiz inliyordum. Ardından kenara çekildi. "Yapamam küçük kız kusura bakma." Anlamaz gözlerle ona baktım ve iki elimi çıplak göğsüne koyup ittirdim. Beni çok sinirlendirmişti. Yerden pantolonumu aldım ve giyinirken beni durdurdu. "Bana sinirlenme." "Hayır sinirlenmedim." Hafifçe omuz silktim ve omuzumla onu ittirdim. O sırada kolumdan tuttu ve beni duvara yasladı. "Benim için kolay mı zannediyorsun sen 17ye yeni girecek bir kız için deli oluyorum; fakat o çok masum. Yarıda bırakmamam lazım ama yapamam. Anla beni Deb, yarın ne olacağımız belli değil." Anlamaz gözlerle ona baktım ve bağırdım. "Yarın ne olacağımız belli değilse ne olmuş, aramızda çok yaş farkı varsa ne olmuş. İstemiyorsan, istemiyorsundur. Seni zorlayan yok. Çekil önümden." Kollarından sıyrıldım ve yerdeki tişörtümü alarak yukarı fırladım. Kardeşlerimin odasına sessizce girdim. Annie'yi kontrol edip gözlerimi kapadım. Küçük olduğum için bana dokunamıyordu. Küçüksem beni öpmesin o zaman ya da tahrik olmasın. Salak asker. Yarın ne olacağımız belli değilmiş. Bu yüzden mi uzak duracak benden. Hah. Düşünmeyi bıraktım ve uykuya daldım.

"Deb?". Gözlerim kapalı bir şekilde Annie'ye cevap verdim. "Efendim." "Üşüyorum Deb." Sızlanarak oturur pozisyona geçtim. Hava daha karanlıktı. Annie'ye eğildim ve ateşini kontrol ettim. Tekrar yükselmişti. "Burada dur. Üstünü örtme. Soğuk su doldurup geliyorum.". Cevap vermeden kafa salladı Giderken ışığı açtım ve merdivenlere ilerledim. Koltukta uyuyan Luke'ye baktım ve ince bir battaniyeyle üstünü öttüp, çeşmeden soğuk su doldurmaya başladım. O anda kapı şiddetle fırladı ve çığlık attım. "Luke?" Luke tetikte gibi ayağa fırladı ve koltuğun kenarındaki tüfekle ateş etmeye başladı. Zombi sayısı çoktu ve artmaya devam ediyordu. "Debra?" Merdivenlerde duran Annie'yi görünce delirdim ve şömine demirlerinden birini elime alıp savaşa başladım. "Annie yukarı çık. Dean buraya gelsin sende Charlie'yi koru." Kafa sallayıp yukarı hareketlenmişti ki zombinin bir tanesi benim küçük kız kardeşimi farketti. " Haayıııır." Boğazım yırtılırcasına bağırdım ve bu Luke'nin dikkatini dağıttı. Tüfek elinden düşerken şömine demirlerinden birini eline aldı. Kafamı tekrar Annie'ye çevirip kendime yol açtım ve yanına ulaştığımda çok geç kaldığımı farkettim. Annie'yi de kaybetmiştim.

Luke'nin çığlığıyla gözyaşlarımı iteledim ve Annie'yi kucağıma alarak yukarı çıktım. Terden saçları suratına yapışmıştı ve cayır cayır yanıyordu. Dean beni görünce Charlie'yi kucağından indirdi ve silahını alıp aşağıya fırladı. Annie'yi yatağına yatırıp elini tuttum. "Neden biz Deb, neden?". "Bu sorunun cevabını bilmiyorum küçük kız. Kimsr bilmiyor. Korkmanı istemiyorum tamam mı, yanındayım ve hiç bir yere gitmiyorum." Kurumuş dudaklarını ıslattı ve hafifçe kafa salladı. Böyle narin bir çocuğun acımasız bir yaratığa dönüşeceğini kim bile bilirdi ki. "Dönüşene kadar yanımdan ayrılma, tamam mı Deb. Annem gibi yanlız kalamam ben korkarım" İkimizindr göz yaşları şiddetli bir biçimde akıyordu. "Ah Annie ah." Ona doğru eğilip göbeğine yattım ve sarsıla sarsıla ağlamaya başladım. Anneme ve babama verdiğim sözü tutamamıştım ve kendime verdiğim sözü de tutamamıştım. Kız kardeşimi koruyamamıştım. Birden içime ateş doldu ve Charlie'yi Annie'nin yanına oturtup kapıdan çıktım. Aşağıdaki her zombiyi teker teker sikecektim.

VirüsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin