Bölüm4

1.2K 48 2
                                    

Gözlerimi sıkıca kapattım, yaşadıklarımı düşündüm. Hayatım 3 kez bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçti. Lanet olsun, bu filmi daha kaç kez görmek zorundaydım ki. Gözümün tekini araladım ve annem ışık hızıyla arka kapıdan çıkıp elindeki öküz kesme bıçağıyla zombinin kafasını kesti. " Asla kafaları kopmadan ölmezler. Ayrıca zombi seni değil çantanı ısırdı. " Şaşkın bir ifadeyle anneme baktım. Zombi ısırığını atlattığım için sevinmeliydim fakat annemin zombinin kafasını koparacağını nasıl bildiğini çok merak ediyordum. " sen bunu nereden biliyorsun?" Babamın hadi arabaya diye, bağırmasıyla konu dağıldı; ama bu konuyu unutmayacaktım. Annem bu sefer önce beni arabaya bindirdi ve arka tarafa yürüdü. O sırada bizim evden babamın kafasını uçurduğu zombi bir maratoncu edasıyla arabaya, tam anneme doğru koşuyordu. Benimle beraber Annie'de zombiyi gördü ve ikimizde çığlık atmaya başladık. Annem yaptığımız hareketleri görmüyordu. Annie camı kıracak kadar büyük bir kuvvetle cama tokat atıyordu ve annem o sırada arkasına baktı. Koşan zombiyi gördüğü anda arka kapıyı açtı ve zombi annemin tam omuzundan ısırdı. Beni kurtardığı gibi annemi kurtaracak bir sırt çantası yoktu. Annie annemi arabaya çekti ve annem zombiye bir tekme attı. Ardından babam gaza bastı. Yol boyunca Annie ağladı ve anneme sarıldı. İlk defa annemi kaybetmekten bu kadar çok korkmuştum. Anneme çok ihtiyacım vardı onsuz asla yapamazdım. Charlie, Dean'ın kucağında uyuyordu ve aksiyon sever kardeşimde uykusuzlukta son noktaya gelmişti. Güneş iyice doğana kadar babam hiç durmadı ve hiç kimsede konuşmadı. 2 saat sonra annem, lavoboya gitmesi gerektiğini ve bir benzincide durmamızı söyledi. 15 dakika sonra babam gördüğü ilk yerde durdu ve silahıyla etrafı kolaçan etti. Sessiz olduğuna ikna olunca annemi kafa işaretiyle çağırdı ve annem arabadan indi. Lavoboya girmeden önce annemin " ısırıldım, Johan fazla vaktim kalmadı. Rudley en fazla 5 saat dedi ve ben çocukları tehlikeye atamam beni burada bırakmalısın." Duyduklarım karşısında bilincimi yitirdim ve arabadan inip çığlık atmaya başladım bir yandan da ağlıyordum. " anne, annecim ne demek oluyor bu, ne diyorsun anne sen?" Benim yakarışlarımı duyan Annie gözlerini kaşıyarak arabadan indi. " Deb ne oldu, neden bağrıyorsun? Charlie uyandı senin yüzünden Dean onu susturmaya çalışıyo, annecim Charlie'nin sana ihtiyacı var." Bu sözden sonra daha fazla dayanamadım ve dizlerimin üzerine çöküp ağlamaya başladım. Annemin gitmesi söz konusu bile olamazdı. " Anne bir tedavi buluruz, dayanmaya çalışırsın. Seni bırakamam." Benim bağırmamdan dolayı annemde ağlama başladı ve bana yaklaşıp kafamı kaldırdı. tam gözlerimin içine baktı. 4 kardeş arasında anneme benzeyen tek kişi bendim. Kahverengi dalgalı saçlarım ve yeşil gözlerimi annemden almıştım. Benimkine çok benzeyen yeşil gözlere baktım. Bir yandan ağlıyordum, yaşlar istemsizce gözlerimden alıyordu ve dudaklarımdan Seni bırakamam, bırakamayız sözleri dökülüyordu. Annem bana sıkıca sarıldı. " Debby'im benim küçük güzel kızım. Benimde isteyeceğim son şey bebeklerimden ayrılmak;ama bazen yaşanan şeylerin çaresi olmuyor. Hayatını sen kendin kontrol edemiyorsun ki. Böyle olması gerekiyor." Ben sesli sesli ağlarken Dean arabanın kapısını açmış konuşmaları dinliyordu. Annie kafasını babama yaslamış " Annem neden gitmek zorunda baba, ben annemi çok seviyorum ama." diye ağlıyordu. kardeşlerimin, masum ve minik kardeşlerimin titreyerek ağlaması içimi parçalıyordu. Dean elinde Charlie ile koşarak arabadan çıktı ve anneme sarıldı. Hıçkıra hıçkıra aağlıyordu Dean'ın tam tersi bebek Charlie her şeyden habersiz gülücükler saçıyordu. Babam kucağında Annie ile bize yaklaştı ve " Annenizin burada kalması gerekiyor, bende hayatımın aşkını burada bırakmak istemiyorum." daha fazla konuşamadı babam. Ağlamıyordu, çünkü o babaydı. Ama konuşamıyordu da, sanki kelimelerin hepsi ağzında düğümlenmiş gibiydi çok çaresizdik. " Artık gitme vaktiniz geldi, buradan uzaklaşın ve insan kampı arayın." Daha sonra bütün çocuklarını teker teker koklayarak ve son kez öptü. Her birimize özel şeyler söyledi ve ben bana söylediklerini asla unutmayacaktım. " Debby, sen artık benim yerime geçtin. artık daha fazla ablasın ve ben benim eksikliğimi hissettirmeyeceğini biliyorum, sana inanıyorum. çünkü seni ben yetiştirdim. Sapasağlam ve çok güçlü. Asla yılma. Artık küçük değilsin, babandan öğrenmen gereken şeyler var. Kendine ve kardeşlerine çok çok iyi bak. Seni çok seviyorum canım bebeğim." Gülümsemeye çalışıyordu ama gözlerindeki yaşlar aralıksız akıyordu. Charlie'yi son kez öperken her şey daha kötü oldu. Annie, Dean kendilerini kaybetmişlerdi ve "annecim lütfen gitme, biz sensiz yapamayız." diye hıçkırıyorlardı. Babamın ağzı mühürü gibiydi, gözleri dolu doluydu sanki konuşsa ağlayacaktı. Annem en son vedalaşmasını babamla yaptı. Birbirlerine sıkıca sarıldılar ve babamın hayatın boyunca ilk kez ağladığına tanık oldum. Vedalaşma bittikten sonra annem bizi arabaya bindirdi ve birer kez daha öptü. Babam kontaja anahtarı takarken elleri titriyordu. Araba hareket ettiğindeyse artık annemizin olmadığı hissi üzerimize çöktü. Arkamıza bakarak, annemiz küçücük kalana kadar ağlayarak izledik. Annem gülümsüyordu, bir yandan da gözlerinden yaşlar dökülüyordu. Çok güçlü bir kadındı ve ben anneme çekmiştim. Kimseyi yarı yolda bırakamazdım...

VirüsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin