Rüyamda göl kenarındaydım; ama bu sefer gündüzdü ve yakıcı bir hava hakimdi. Arkamdan birisi yaklaşıyordu. Kim olduğunu sadece rüyamda biliyordum. Yanıma oturuyordu ve göle taş atıyordu. "Bak tam 5 kez sekti. Göl 2 kardeşimi, 2 arkadaşımı ve sevgilimi benden aldı." Ben de sektirme taşı atıyorum. Sadece bir kez sekiyor. "Sen şanslısın, senden sadece 1 kişi alınmış." Sesi tanıyorum; ama kim bilemiyorum. Kapının hafifçe çalınmasıyla uyandım. Sanki hava rüyamdaki gibi yakıcıydı. Hala nemli olan saçlarımı açtım ve burnuma şampuanımın kokusu geldi. Martin bunu yapmamı çok severdi. Ayağa kalktım ve kulübenin kapısını açtım. Babamın geldiğini sanmıştım; ama gelen Luke'ydi. Gitmeye hazırlanıyordu, galiba açacağımdan ümidi kesmişti. Ben ona seslenince tahta merdivene oturdu ve bende yanına gidip onun bir üstündeki basamağa oturdum. Perişan haldeydi. "Neler oluyor Luke, konuşmak istiyorsun biliyorum; ama sabahın köründe.. pek sanmıyordum." Bana baktı. Ne kadar yorgun olduğu belliydi. "Kusura bakma Deb. Sadece JJ'yi soracaktım. Nasıl öldü, acı çekti mi?" Sorusu ağzımın açık kalmasına sebep oldu. "Özür dikerim Luke. Onu korumaya çalıştım; ama sayıca çok kişilerdi ve o da çok hırslı ve cesaretliydi. Mermisi bitince, korkusuzca bıçağa geçti ve.. ve" Lafımı kesti ve kolumu tuttu. Kafamı aşağıya eğdim gözlerimden yaşlar damlıyordu. Bir damla Luke'nin eline düştü. Ağladığımı farkedince çenemden tuttu ve yüzümü kaldırdı. "Ağlanacak bir şey yok Debra. Biz artık askeriz. Savaşçıyız. Tabiki böyle olsun istemezdik; ama geri dönüş yok." Ona baktım ve hemen ona sarıldım. Omuzunda biraz ağladıktan sonra gözyaşlarım bitti ve burnumu çektim. "Gitsen iyi olacak. Babam beni burada görürse çok kızar." Buruk bir şekilde gülümsedi ve ayağa kaldırıp bana elini uzattı. "Ve son bir şey daha JJ gibi cesaretli olmak istiyorum; onun gibi korkusuz olmayı." Bu sefer hafif mutlu bir gülümseme attı. "Bana çekmiş işte ne yaparsın. Her şeyi ben öğrettim, sıra sende." Şoka girdim resmen şoka. Ben JJ'yi onun kız arkadaşı zannederken. Anan Tanrım iğrencim. "Kız arkadaşım zannetmiştin, değil mi, ufaklık." Bu bir soru değildi. Bir iki basamağı geri çıkıp dizlerinin üzerine çekip tam gözlerimin içine baktı. "Bir kız arkadaşım vardı ve 2 sevgili arkadaşımızla buluşmuştuk. Sarah çiftli randevu için çok heyecanlı; ama sonu kötü bitti. Ben silahımı yanımda getirmediğim için onları koruyamadım. 2 arkadaş ve sevgilimi aldılar. 2 de kardeşimi. Artık öyle bir şey olamaz. Buna izin vermeyeceğim." Nasıl böyle soğukkanlılıkla anlatıyordu, anlam veremiyordum. "Yarına hazır ol Suffey'le görüşüp beni bul ufaklık. İyi geceler." Burnumun ucunu öpmesi beni şok eden 3 4 veya 5. şeydi. Ayağa kalkıp karanlıkta kayboldu ve bende içeri girip yatağıma geri yattım. Uyumak üzereyken, rüyamdaki kişinin Luke olduğu gerçeği kafama dank etti ve kız arkadaşının annemle aynı ismi paylaştığı gerçeği.
Sabah uyandığımda yatakta yanlızdım. Dean ortalarda gözükmüyordu. Babamda işe gitmiş olmalıydı. O sırada Annie lavobodan çıktı. "Babam, Charlie ile evden çıktı. Charlie'yi kreşe bıraktı ve işe gitti. Saat 12'de, yani öğlen yemeğinde gelecek ve seni alacak. Dean sabah okuluna gitti; çünkü okuldan sonra dövüş, silah yani o tarz zombi gebertmece şeylerini öğrenmesi lazım. Annie, yani ben şimdi öğle okuluna gidiyorum. Sonra tarlada ekinleri sulayıp, harmanlayacağız ve sen yani, Deborah öteki isimleri Debra, Deb, Debby hemen hazırlanıyorsun; çünkü saat 11." Kardeşim sesli bir mesaj edasıyla konuşunca gülme krizine girdim. Güldükçe vücudumun bilmediğim bölgelerinde bile ağrı hissettim. "Kusura bakma Deb, babam böyle ezberlettirdi. Şimdi bizi bulamayınca olay çıkarırsın diye. Ayrıca çok stresliyim okul yüzünden. Saçımı örer misin?" Oturur pozisyona geçtim ve bacak aramı açtım. Hemen oturdu ve ipeksi sarı saçlarını sıkıca tek bir örgü yapıp bana uzattığı tokayla tutturdum. İşimi bitirince ayağa kalktı ve gidip aynaya baktı. "Annem kılçık örgüsü yapıyordu; ama olsun alışmalıyım, değil mi Deb?" Gülümseyip kulübeden çıktı ve bende hemen giyinip babamı beklemeye başladım. Kapı kendiliğinden açılınca babam eliyle hadi işareti yaptı ve beni yanına çağırdı. Ayaklandım ve babamın kolunu tutarak ilerlemeye başladım. Büyük bir yapıya girerken bana baktı ve "Hazır mısın?" Evet anlamında kafamı salladım. Bir şey daha söyledi ve beni korkuttu. "Sakin ol Deb. Olay istemiyorum." İçeri girdik.
10. bölüme ne kadar çabuk geldik. Okuyan herkese çok teşekkürler :) Öteki hikayem Evdeki Ruhlar isimli hikayemi okursanız çok sevinirim. İyi okumalar :)

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Virüs
ParanormalDünya ölüm kokmaya başladı. Hayatlar değişti hem de en önemlisi her şey yeni başladı.