Bölüm17

575 28 10
                                    

Kapıya yaklaşınca silahımı çıkarttım ve kapıyı tıklattım, ses çıkmayınca kapıyı açmaya hazırlandım ve ne olduysa her şey o anda oldu. Birisi kapıya ateş etti ve tahta kapı patladı. "Lukee?". Luke acı çığlığımı duyup yukarı fırladı. "İyi misin?". Nefes nefese kafamı salladım. Tahta parçalarından bazıları vücuduma batmıştı; ama ses çıkarmadım. Luke benden işareti alınca tüfeğiyle kapıya yaklaştı. Ardından eğilip yerden tahta parçasını aldı ve kapının karşı tarafına fırlattı ve anında odadan aralıksız ateş edildi. Ateş edenin tecrübesiz olduğu belliydi. "Mermin bitti. Seni öldürmek istemiyorum. Biz düşman değiliz." İşaret bekledi ve gelmeyince kapıdan içeri girdi. Bir süre ses çıkmayınca ayağa kalktım ve içeriye hafiften kafamı uzattım. Luke yatakta yatan yaşlı bir adamın başındaydı. Beni görünce yanıma geldi. "Kusura bakmayın gençler sizi yaşayan ölülerden zannettim." "Dikkatli olmalısınız. Mermiler çok önemli ve tabi insan hayatıda." Luke'nin konuşması bitince yaşlı adama baktım. "Neden yalnızsınız?" Adam önce hüzünlü bir bakış yolladı bize. Az önce yaşadıklarımdan ötürü pompalanan adrenalin vücudumda etkisini kaybedince üstüme bir yorgunluk çöktü. Amcanın yatağının ucuna oturdum, Luke ise tetikteydi. "Karım Eileen'i ve torunum Thomas'ı bu evde kaybettim. Ayaklarım tutmuyordu, çığlıkları duyup aşağıya inemedim ve hep kendimi suçladım, o zamandan beri burdayım." Hafiften gözlerim dolar gibi oldu, ağlamaya çok müsaittim son zamanlarda. Galiba aybaşım yaklaşıyordu. "Silah ve yiyecek ihtiyaçlarınızı nasıl karşıladınız?" O sırada bi ses duydum ve silahıma davranıp arkama nişan aldım. Karşımda Luke'yi görünce derin bir nefes aldım. "Sakin ol bebeğim.''. "Sen o zombi terminatörü abla olmalısın." Şaşkınlıkla yaşlı adama döndüm. "Siz.." "Bana kimin yardım ettiğini sormuştun ya güzel kızım, senin kardeşlerindi. Açlıktan ölmek üzereyken eve girdiler ve benimle ilgilendiler." Gülümseyerek cebinden bir kağıt çıkartıp bana uzattı. Uzattığı kağıdı aldım ve Dean'ın sümer yazısına benzeyen el yazısını görünce içim rahatladı. Hala yaşıyorlardı. Okumaya başlayacaktım ki "Sesli oku." Kafa salladım ve okumaya başladım. "Deb buraya geleceğini tahmin ediyorum, ondan bunu yazıyorum. Sakın yazıma küfür etme. Buradan çıkıyoruz. Rotamız 5nolu ev. 5er 5er ilerliyoruz. Bizi çabuk bul. Annie sürekli öldüğünü düşünüp ağlıyor. Rambo Dean." Luke'nin suratına bir sırıtma yayıldı. "Artık gitsek iyi olacak." Ben apar topar kapıya koşunca Luke kolumu yakalayıp yaşlı adama döndü. "Bu kurşunları al ve gelen zombi olursa kafalarına sık. Kafayı patlatmazsan ölmezler ve sakın tüm kurşunu boşaltma." Yaşlı adam kafa sallayarak "Kendinize dikkat edin gençler. Sakın ölmeyin." Bu sözden sonra apar topar aşağıya koştum ve kapıyı açtım. Kardeşlerime azıcık daha yaklaşmıştım. Arka bahçelerden ilerlerken neden hiç zombi görmediğimizi düşünüyordum. "Luke sence burası çok ıssız değil mi?" Düşünceli bir biçimde bana baktı ve elimi tuttu. "Bende tam onu düşünüyordum. Galiba buralarda yiyecek bir şey kalmadı." Ona baktım ve ilerlemeye devam ettik. 5 numaralı evin önüne gelince derin bir nefes aldım ve kapıyı çaldım. Kapı açılınca Dean'ı karşımda görmem başıma gelen en rahatlatıcı şeylerdendi. "Deb, Annie çok kötü ateşler içinde çabuk yukarı gel.'' Luke benden önce yukarı fırladı. Annie'nin yanına ulaştığımızda evdeki yatakta yatıyordu ve ter içindeydi. "Deb, inanamıyorum. Sen bizi buldun mu?" Elini tutarak kız kardeşime gülümsedim. "Ben sizi her yerde bulurum Annie." O da bana gülümsedi ve terlemiş saç diplerinden akan bir ter yanağından aşağı indi. Bir an An'in ağladığını düşündüm. Luke, Dean'a döndü. "Buralarda hiç zombi görmedik?". Konuşur gibi sormuştu; ama bu aslında

soruydu. Dean acıklı bir şekilde bi Luke'a bir bana baktı. "Siz öyle sanın." Galiba gecemiz çok zor geçecekti.

Sınavlarım vardı hep yazıcam dedim ama vaktim olmadı, ayarlayamadım gençler kusura bakmayın. Yarın yeni bölüm gelir elimde hazır fakat yorum olursa. Beğenmeniz dileğimle iyi okumalar.

VirüsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin