17

27.1K 1.7K 470
                                    

Anna sağ bacağı yavaşça uyuşurken Percy'le bulundukları durumun garipliğini düşünüyordu.İstemsizce gözleri genç adamın yüzünde gezmeye başladı.Daha önce hiç ona dikkatlice bakmadığını fark etti bir anda.

Çok yakışıklı bir adam değildi Percy.En azından Brad kadar ya da Jordan kadar yakışıklı değildi.

Saçları gür ve koyu toprak rengiydi.
Gözlerinin rengi gibi.

Keskin yüz hatları vardı.
Yanakları her sinirlenip dişlerini sıkışında hareket ederdi.

Anna onun çekici bir adam olduğunu inkar edemezdi.

Yine de yakışıklılığın,çekiciliğin birini sevmek için yeterli olmadığını deneyimlemişti.

Kaç saat o şekilde durduğunu bilmiyordu.

Aşağıdakiler de mi merak etmemişlerdi genç kızı?

Monroe aşağıdakileri çoktan halletmiş,Anna'nın çalışma odasını temizleyeceğini rahatsız etmemelerini söylemişti.

Monroe'nun içindeyse durumlar çok karışıktı.

Anna onun için hayatı boyunca güzel bir anı olarak kalacaktı. Öyle kalmalıydı.

Yine de hissettiklerinden dolayı suçluluk duymadan edemiyordu.

Percy'ye karşı fazlasıyla suçluydu.

Vicdan azabını ikisi için uğraşarak gidermeye çalışıyordu ama bu durum onu rahatsız da ediyordu.

Percy'nin mutluluğunu her şeyden çok istiyordu bir yandan da.

Monroe Anna'yı Percy gibi yıkılacak kadar çok sevmiyordu.

O kadar seviyor olsa bunca yıl mutlaka bir atılımda bulunurdu ama onun kadar olmasa da seviyordu hala.

Hep hissettiği suçluluktan dolayı,hem de Anna'yı unutmak için gitmek istiyordu buralardan ama gittiği anda Percy'nin kendi başına Anna'yla birlikte olmayı başaramayacağının farkındaydı.

Anna korku nedir bilmeyen bir kızdı,Percy'nin dikine gitmekten asla vazgeçmeyecekti.

Percy'de sinirlerine hakim olamayan biri olduğu için bu ikilinin kavga etmeden günü bitirmesi imkansız oluyordu.

Monroe burada kalıp ikisinin arasındaki en mantıklı kişi olarak Percy'ye yardımcı olmalıydı.

Üç saat kadar sonra iyice karanlık çökerken Percy gözlerini açtı.

Kafasının altındaki dizin Anna'ya ait olduğunu tamamen unutmuştu.

Doğrulup genç kızı yatağının başlığına dayamış uyuyorken görünce içini bir mutluluk kapladı.

Şimdiye kadarki en büyük gülümsemesiyle yüzünü genç kızın yüzüne yaklaştırdı.

Onun pürüzsüz yüzünü incelerken aklına bir an boynu ağrımaması için onu düzgün yatırmak gelse de uyandırma ihtimalini göze alamayarak öyle uyumasına izin verdi.

"Odama çok yakışıyorsun" dedi sessizce fısıldayarak.

Anna ne zaman nereye yakışmıyordu ki?

Genç kız bir anda gözlerini açınca Percy'de şaşkınlıkla yüzünü ondan uzaklaştırdı.

Karşısında Bay Percy'yi görünce hızla yataktan doğruldu ve bacaklarındaki uyuşukluk hissiyle sendeledi bir anlığına.

Kalenin IşığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin