21

25.9K 1.8K 209
                                    


Anna Percy ona sarıldıktan sonra kaçarcasına odadan çıkmış arkasında büyük bir gülümsemeyle ayakta dikilen Percy'yi bırakmıştı.

Genç kız bu ani karar yüzünden pişman olmamayı dileyerek gitmişti Percy'nin yanına ama Percy ona sarıldıktan sonra nedensiz bir güvenle dolmuştu bir anda.Verdiği kararın doğruluğunu hissetmişti.

Ne zaman ve nasıl olduğunu bilmiyordu ama onunla tartışmak bile ayrı bir zevk veriyordu genç kıza.

Başlarda ona sadece sinir olduğunu düşünüyordu,şimdiyse durum tamamen farklıydı.

Anna kimsenin yanında kendini böylesine güvende hissetmemişti,belki de bu güven duygusuydu hislerinin başlangıcı.

Kendi odasına gidip hızla yatağa yattığında elini kalbinin üzerine koydu.

''İlerde asla bir erkeğe ilan-ı aşk ettiğimi kabul etmeyeceğim'' dedi kendi kendine.

Hem bu ilan-ı aşk sayılır mıydı?

Anna bunu ölümüne inkar ederken Percy odasında gülmesine engel olamıyordu.

Anna bir anda karar verip bu ani kararla odasına gelmişti,bunu anlamak zor değildi ama genç adam bu anlık kararın bir ömür boyu sürmesi için her şeyi yapacaktı.

O kadar hızlı kaçmıştı ki Percy o anı her hatırladığında güleceğine de emindi.

Hem kendisini seviyorsa genç kızın burada kalmayacağına dair inancı daha da sağlamlaşırdı.

Sevdiği adamı bırakıp başka bir ülkede yaşamını sürdürür müydü? Percy konu Anna olunca hiçbir şeyden emin olamıyordu elbette ama yine de Anna'nın hislerine güvenmeyi seçti.

Zaten yıllardır yaptığı bu değil miydi?

Eninde sonunda Anna'nın kendisine geleceğine güvenip beklemek...

Bir anda şu anki durumunun farkına varıp gülümsedi.Ne kadar da değişmişti Anna'yı tanıdığından beri.

Babası kaleye dönmeye karar verse kendi oğlunu görüp şaşkınlıktan kalbi durabilirdi.

Gülebiliyordu artık mesela.Anna için acı çekerken bile yine ona gülebilmişti..

Varlığı bile güldürebiliyordu onu.

Hiçbir hataya müsamaha göstermezken affetmeyi öğrenmişti...

Henüz affetme kısmı sadece Anna için geçerli olsa da artık eskisi kadar tahammülsüz olmadığı çevresindekiler tarafından inkar edilemez bir gerçekti.

En son bir hizmetçiyi ağlatıp kaçırtmayalı ne kadar olmuştu?

Ya da bir askeri ölesiye dövmeyeli?

Anna'nın hayatında bıraktığı etki inkar edilemezdi.Bunun en yakın şahidi de ebedi dostu Monroe'ydu elbette.

Gözlerini yavaşça kapatırken bugün en huzurlu uykusuna yatıyordu.Yarın gelecek planlarına yön verecek bunları Anna'yla paylaşacaktı.Genç kız fikrinden her an cayabilir gibi geliyordu Percy'ye ve o vazgeçmeden bir plan doğrultusunda ilerlemeliydiler.

Anna'ya bu işte ciddi olduğunu göstermeliydi.

Bir işten bahseder gibi düşünüyordu Percy,Anna'ysa kendi odasında plansız yaşamanın güzelliği hakkında kendi kendine nutuklar çekiyordu.

Kalenin IşığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin