1. KÜÇÜK

915 43 0
                                    

"Hanımefendi masaya bekleniyorsunuz." diyen garsonun sesiyle ayağa kalktım ve bana boş gözlerle bakan garsonu geride bırakarak cehennemime doğru ilerledim. Görüş alanıma giren masayla içimdeki gizli el boğazıma yapıştı. Ben buydum, her seferinde ilk seferdeki yaşadığım korkuları tekrar gün yüzüne çıkararak yaptığım iğrençliğin altında ezilendim.

"Size iyi eğlenceler. Çok hırpalama kızı." diyen adamın sesindeki iğrenç tını midemdekilerin harekete geçmesini sağladı. Adamın bakışlarıyla göz göze gelince pis bir şekilde sırıtarak göz kırptı ve yanımızdan uzaklaştı. Bu gece bu giden adamla anlaşmış olmama rağmen beni başka bir adama bırakacağını söylemişti ve üzerine basa basa o kişinin bundan haberi olmamasını eklemişti. Tabi bir de bir daha o adamı görmeyecektim; kendi iyiliğimi düşünüyorsam! Bu teklifi hangi cesaretle kabul ettim bilmiyorum ama adam bana yüklü miktarda ödeme yapmıştı ve şimdi buradaydım.

"Önüne dön!" diye emreden otoriter ses iliklerime kadar üşümeme sebep oldu. Sorun şuydu ki böyle bir ses tonuyla daha önce karşılaşmamıştım. Adamın ses tonu sıcak bir yaz havasında aniden insanın içine dolan esinti gibiydi. Bakışlarım sesin sahibiyle buluşunca karanlığa inat olarak var olan bir çift gece karası gözle karşılaştım. Adamın gözlerindeki karanlık yutkunmama sebep olurken adam, ağzını araladı ve "Bu gece başıma def edilen bir belasın yalnızca." dedi. Boğazımda varlığını hatırlatan gizli el kımıldadı ve birazdan baş gösterecek olan krizin sinyalini verdi. Ağzımı aralayarak derin bir nefesi ciğerlerime hapsederken adam sert bakışlarını yüzümden çekti ve elini havaya kaldırarak garsona işaret verdi. Garson anında yanımıza geldiğinde adam "Hesabı getir." diye emretti.

"Hemen getiriyorum Kartal Bey." diyen garson aceleyle yanımızdan ayrıldı. Garsonun çekingen tavrı kaşlarımın çatılmasına sebep olurken karşımdaki siyahla dans eden çekik gözler kısıldı. "Ne oldu?"

Ağzıma doluşan kelimeler bir yumak halinde toparlanıp ortadan kaybolurken sessiz kaldım. "Sana birşey sordum!" diyen adamın cümlesi vücuduma çarptı ve yutkunmama sebep oldu.

"Hesabınız Kartal Bey." diyen garsonun masaya bıraktığı hesap kağıdıyla cevap vermekten kurtuldum. Adının Kartal olduğunu öğrendiğim adam hesap kağıdına gözünün ucuyla baktı ve cüzdanını çıkararak yüklü miktarda parayı masanın üzerine bıraktı. "Beni takip et!" diyerek yanımdan uzaklaşırken adamın arkasından gidip gitmemekte tereddüt ettim. Bu adam beni korkutmuştu.

"Ne bekliyorsun?" diyen otoriter sesle düşünmeyi bıraktım ve adamın peşinden gittim. Pekâlâ, bu benim işimdi ve ben buraya herhangi bir zorlamayla gelmemiştim. Üstelik ortalıkta bir anlaşma söz konusuydu. Kartal restoranttan çıkınca restorantın önünde hazır olarak duran simsiyah parlak ferrari arabasını otomatik kumandayla açtı.

"Bin!" Arabanın sürücü kapısını açarken bana verdiği emri ikiletmeden dediğini yaptım. Sürücü koltuğunda yerini alıp vitesi çalıştırdı ve ani bir firenle gaza yüklendi. Ehliyet kemerini bağlamaya fırsatım olmadığı için öne doğru savrulmam olağan bir durumdu. "Çüş!" diyen sesim arabada yankılanırken sesli düşündüğümü fark edip elimle ağzımı kapattım.

SİYAHIN MAVİSİ  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin