18: SİYAHIN GÖLGESİ

194 23 8
                                    

13 Kasım. Günlerden Pazar.

Kara bulutların​ arasından kendisinin bir kısmını gösteren güneş, ışığıyla yeryüzünü aydınlatıyordu benim içimdeki karanlığı örterken. Ellerim, hafif nemli toprağın üzerinde dolaşırken toprağın soğuk yüzeyi elimi üşütmeye başladı. Annemle babamı da üşütüyor muydu?

"Üşüyor musunuz?" diye sordum bir cevap alabilmek için ömrümü vermeye razıyken. "Ben çok üşüyorum baba. Gece karanlıkta uyumayı sen öğrettin bana gündüz beni karanlıkta bırakacağını​ bilmezken." Babamla annemin mezarlarının arasında otururken bir elimi ağzımın üzerine örterek gelecek olan hıçkırığı engellemek istedim ancak yine de boğuk bir ses çıkarmanın önüne geçemedim. Aylardır buraya gelmiyordum çünkü her gelişim yüreğimdeki her bir parçanın bu toprağın altında yatan en sevdiklerimin yokluklarını haykırırken delirecek gibi oluyordum. "Dila iyi," dedim elimin arasından sızan boğuk bir sesle. Yavaşça geri çektim elimi ağzımdan. "Sizi soruyor bazen bana, ne diyeceğimi bilemiyorum. Bir ölüm bir insana nasıl anlatılır ki? Üstelik o kişinin hayallerinde yaşarken nasıl dersin o yok. Dila, her gün size dair resimler çizerken ben nasıl onun içindeki sizin, hayatında var olamayacağınızı derim. Diyemiyorum da. O da anlıyor. Her sorduğunda dolan gözlerimle karşılaştığı için sormaktan vazgeçti. Benden daha güçlü, çoğu zaman beni minik kollarıyla teselli eden o oluyor. Görseniz," derken sustum. Derin bir nefesi içime hapsederken; "Sana benziyor anne," diyerek serbest bıraktım. "Huyu, suyu en çok da kokusu... Ona sarılmak, sana sarılmak gibi güven dolu. Hele kokusu! Tamam diyorum annem kendisini bende kokusunu Dila'da yaşatıyor. O sonsuza kadar bizimle!" Başımı gökyüzüne doğrultarak gözlerimi kapattım. "Anne, baba bugün 13 Kasım! Sen ondokuz yıl önce küçük bir kız çocuğu dünyaya getirirken anne, sizin utanç kaynağınız olacağımı bilmiyordun. Bir keresinde bana soyadını emanet bıraktığını söylemiştin baba. Bir gün biri hayatına girecek ve sen tertemiz bir şekilde emanetini teslim edeceksin demiştin. Ben, ben soyadımıza leke düşürdüm, emanetine ihanet ettim." Tuzlu gözyaşlarımla yüzüm yıkanırken hıçkırdım. Dizlerimi karnıma çekerken ellerimi dizlerime kenetledim. "Ben böyle olsun hiç istemedim baba yemin ederim, ben seni, sizi mezarınızda bir kez daha öldürmek istemedim. Kirletildim, buna mecbur bırakıldım. Kimsesizdim, siz yoktunuz!" Sonlara doğru yükselen sesimle birlikte rüzgârın uğultusu arttı ve biraz ötede duran ağacın yapraklarına karışırken yaprakların sevinci etrafa saçılmaya başladı. "Bir geleceğim olabilirdi ellerimden tutan olsaydı ama olmadı. Benim geleceğim elimden alınırken sizin toprağınız daha kurumamıştı baba." Rüzgarın uğultusunu bastıran gök gürültüsü bütün sesleri susturdu ama benim içimdeki sesleri susturamadı, çoğalttı. Ben, zaten bir fırtınanın ortasındaydım. "Bugün benim doğum günüm. Her yaş günümde pastanın üzerine yaş sayım kadar diktiğiniz mumlar bile içimdeki karanlığı aydınlatamaz. Ben karanlığa karıştım anne. Ben karanlığa itildim baba." Gök bir kez daha gürledi ve yağmur taneleri yeryüzüne düşerken gözlerimi kapattım. Kulaklarımda yağmur sesine karışarak çınlayan sesler beynimin ücra bir köşesinde unutulmayı bekleyen anılardı. "İyiki doğdun meleğim," diyordu babam yüzündeki kocaman gülümsemesiyle. "İyi ki doğdun benim uğurum," diyen ise annemdi. "İyiki varsın melek ablam," diyen Dila; "İyi ki doğdun gülüşüm," diyen de Egemen'di. Ellerimi kulaklarıma dayayarak zihnimdeki sesleri susturmak istedim. Onlar yoktu. Annem ve babam burada, bu mezarda üzerimize yağan yağmurla ısınırken ben üşüyordum. Asıl üşütenin yağmur değil de onların yokluğu olması daha çok titretiyordu bedenimi.

Ya Egemen, o neredeydi?

"Doğduğum günün bedduasının bir duaya dönüştüğünün ispatısın sen," demişti ben onaltı, o ise ondokuz yaşına bastığı gün. 13 Kasım ikimizin de hem tanışma günümüz hem de doğum günümüzdü. Ben, kabusum tarafından bir geceliğine ona doğum günü hediyesi olarak sunulmuştum. O ise beni kabusumdan kurtarmaya çalışmıştı. Peki, şimdi neredeydi?

SİYAHIN MAVİSİ  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin