8. MASKE

525 35 2
                                    

Annem her zaman insanların yüzlerinin arkasında bir maske taşıdıklarını söylerdi. Ne zaman ki zorda kalsalar, duygularını bastırmaya çalışsalar o maskeyi gün yüzüne çıkarıp gerçek kimliklerinin üzerine bir perde örttüklerini dile getirirdi. O zamanlar annemi anlamazdım. İnsanlar neden maskelerinin ardına saklanma gereği duysunlar ki derdim fakat büyüdükçe annemi anlar oldum. Çünkü o küf ve nem kokan o bodrum katına beni sürükleyen adam bana türlü işkenceler yaparken bambaşka bir kişiliğe bürünür; o bodrum katında değil de yurttaki herhangi bir yerde beni görünce tanımadığım bir insan oluverirdi.

Egemen de öyleydi. Konuşmaktan nefret eden adam yüzündeki maskeyi insanların arasında hiç çıkarmaz, benimle yalnız kaldığı zaman ise gözlerimin içine bakarken salt gerçek duygularıyla bakardı. Ya da ben kördüm öyle görmek istemiştim. Beni bırakıp giderken yüzüne yerleştirdiği 'herşey yoluna girecek' maskesine inanmak istemiştim. 'Bir gün geleceğim' diye söz verirken onu aylarca bekledim. Beklemenin insanların duygularını körelttiğini ondan öğrenmiştim. Canım yana yana kabullenmiştim.

Ve ben o zaman kendi maskemi takınmış, kaybedenlerden olmamak için de yüzümdeki maskeyi çıkarmayacağımı kendime şart bellemiştim. Ne yazık ki her zamanki gibi yanılmıştım. Yüzümdeki maskeye rağmen kaybedenlerden olmuştum. Muhtemelen her zaman da kaybedenlerden olacaktım.

Ve şu an oldukça lüks bir restorantta karşımda gözlerimin içine duygusuz bir maskeyle bakan adamın gerçek yüzünü merak ediyordum. Onunla tanıştığım -neredeyse üç haftadır- beri hiçbir zaman gözlerinde gerçek bir duyguya rastlamadım. Duygularını çok iyi bastıran iyi bir oyuncuydu. Gerçi ben onun duyguları olduğundan bile şüpheliydim.

"Yemeğini ye!" diye emreden Kartal Azemzade'ye kaşlarımı çatarak baktım.

"Nasıl başarıyorsun?" diye sorduğumda yüzünde bir anlamamazlık ifadesi geçti.

"Neyi?" diye sordu o da gözlerimin içine bakarak.

"Yüzündeki maskeyi korumayı," dediğimde kaşlarını çattı. "Bana ve muhtemelen çevrendekilere de o yıkılmaz maskeni göstermeyi nasıl başarıyorsun?"

"Bir maskenin ardına sığındığımı mı düşünüyorsun?" diye sordu hiçbir duyguya yer vermeyen sesiyle.

"Bir maskenin ardına sığındığını düşünüyorum." dedim en az onun kadar duygusuz bir sesle.

Yüzünde memnuniyetsiz bir ifade belirirken bana dik dik baktı. "Maskeler, korkaklar içindir." derken gözlerimin en derinlerine indi. "Ve ben, bir korkak olamayacak kadar cesurum."

Ellerimi masaya dayayarak masaya yaslandım ve başımı Kartal'ın bulunduğu yere doğru yaklaştırıp fısıldadım: "Sen, hiçbir duyguyu barındırmayan yüzünde kocaman bir maskenin ardına saklanan bir korkaksın Kartal Azemzade."

Kartal'ın gecenin kör karanlığını andıran gözlerinde simsiyah bir ateşin kıvılcımlarını görür gibi oldum. Sinirlenmişti, onun damarına basmıştım. Çenesi seğirirken dudaklarını araladı ve kelimeleri bir ok gibi kalbime saplandı. "Nesin sen?!" diye tıslarcasına konuştu.

"Sen söyle, şu an zorla, bu lüks lokantaya beni sürükleyerek getiren sen söyle. Basit bir fahişeyi neden yanında tutmak istiyorsun?" Ses tonum öylesine ifadesizdi ki midemin kasıldığını hissettim.

SİYAHIN MAVİSİ  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin