30: GEÇMİŞİN GÖLGESİ

192 8 0
                                    

Arkadaşlar merhaba! Bölümler geç geliyor evet ancak bölümleri yazmam sizin isteğinize bağlı. Bana okuduğunuzu hissettirdiğinizde bölümleri düzenli atacağım. Biliyorum ki bu hikayeyi okuyan bir kişi de olsa var ve ben o kişi için bile olsa yazmaya devam edeceğim.
Teşekkür ederim.
İyi okumalar 😊
İnstagram: siyahinmavisi.wattpad

🌺

Olmaz dediğim ne varsa olmamış mıydı hayatımda? Her güne umutla açılan gözlerime umutsuzluğu ekenler yarınlarım değil miydi? Kan revan olan yalnızca umutlarım değildi. Umutlarımı kalbime ilmek ilmek işleyen ruhum da kan revan içerisinde çaresizliği yudumlamıştı. Kabullenmiştim. Kader ağlarını ördü mü yapabileceğin hiçbir şey kalmıyordu.

"Sakin olun Kartal Bey. Hanımefendi bir travma geçirmiş. Kendine gelmesi uzun sürmez." diyen ses tanıdık değildi. Gözlerimi açmak istedim ancak göz kapaklarımda birikmiş tonlarca yük var gibiydi. Yapamadım.

"En son bunu bir saat önce de söyledin doktor! İki kez serumunu değiştirdiniz ama hala kendine gelmedi." Kartal'ın ruhumu şefkatle saran o baskın sesi pusluydu. Endişe, kurak topraklarında hala yer etmeye devam ediyordu.

"Birazdan kendine gelecektir. Konuştuğumuz gibi onu hastanemizin en başarılı psikoloğuna yönlendireceğiz. Bir süre psikolojik destek almasında fayda var." Kartal cevap vermedi. Konuşmasını, itiraz etmesini bekledim, içten içe istediğim buydu fakat Kartal yapmadı. Adım sesleri dışında odada herhangi bir hareketlilik olmadı. Gözlerimi kırpıştırarak açmaya çalıştım ve bir el göz kapaklarıma dokundu. Göz kapağımı yukarı kaldırarak beyaz ışığı gözlerime tutan kişinin doktor olduğunun bilincindeydim. Aynı işlemi diğer gözüme de yaparken kıpırdandım ve doktor geri çekildiğinde gözlerimi açtım.

"Nasılsın küçük hanım?" diye sordu doktor sevecen bir ses tonuyla. Cevap veremeyecek kadar yorgundum. "Gayet iyisin. Ufak bir kriz atlatmışsın yalnızca."

"Neden onu kandırıyorsun?" Kartal'ın öfkeli sesi doktora değil kendineydi biliyordum çünkü içten içe beni oraya götürdüğü için kendisine kızıyordu. "Bu odadaki herkes onun iyi olmadığını biliyor."

"Kartal Bey," dediğinde doktor, Kartal elini kaldırarak onu susturdu. Etrafta oluşan soğuk sessizlik içimde sert rüzgarlar oluşturuyordu. Bir süre sonra doktor, başını sallayarak adımlarını kapıya doğru yönlendirerek benden uzaklaştı. "Reçetesini çıkmadan önce benden alırsınız. Geçmiş olsun." dedi doktor ve odayı terk etti.

Uçsuz bucaksız bir çölde savrulan o toz bulutuydum. Kartal bana gözlerini değdirmezken ne yapabilirdim ben? Savunmasızlığım kendimeydi. Yorgunluğum ise hayata. "Kartal," dediğimde sesim titriyordu. Küçük bir çocuğun annesinden beğendiği bir oyuncağı alması için kullandığı çekimser ses tonu gibi çıkmıştı ismi dudaklarımdan. Korkuyor muydum? Hayır, bu korku değildi!

"Kalbime hiç olduğunu haykırdığım nice anlar oldu." dedi Kartal kısa sessizliğini bozduğunda. Yanımdaki koltukta oturmuştu; ellerini ise başının iki yanına sarmıştı. Odada ikimizden başka kimse yoktu. "Ben bir hiçtim, kalbim ise o hiçliği taşıyan mağlubiyetimdi ama sen bu tezimi çürüttün." Ellerini başının arasından ayırdı, bakışları yavaşça yüzüme dokunduğunda gecenin karanlığını taşıyan gözlerinde kaybolmak istedim. Gözlerinde gördüğüm yenilgi benim damarlarımda gezinen kanı yok etseydi içim böylesine acımazdı. "Ben bir hiçsem, kalbim bir hiçse neden varlığını böylesine hissediyorum Duru?"

Gözlerimi yumdum, yutkunmak istediğimde boğazımdaki düğüm ağlama isteğimi arttırıyordu fakat ağlamayacaktım. Kartal'ın keskin gözlerinin yüzümde gezindiğinin farkındaydım lakin gözlerimi açıp da onunla yüzleşecek gücüm yoktu. "Sırların, aramıza ördüğün o illet sırların, kalbimdeki hiçliğe nasıl da bir bıçak darbesi indiriyor bir bilsen?" Gözlerimi daha çok yumdum, daha çok karanlığa hapsolmak hatta o karanlıkta yok olmak istedim.

SİYAHIN MAVİSİ  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin