12. BOŞLUK

321 32 5
                                    

Cümlelerimin ardına sığınan kelimeler tutsaktı. Her harf prangalarla tutsak edilmişti. Onların özgürlüğü cümlelerin ağına takılmıştı. Bu yüzden kelimelerin bir anlamı yoktu, kifayetsizdi. Kifayetsiz olan birşey özgürlüğünü elde etse ne yapabilirdi? Kelimelerim prangalarından kurtulsa ne yapabilirlerdi? Cümlelere muhtaçken.

Kelimeler bendim, cümleler ise Kartal'dı. Ben, Kartal'ın oltasına takılan dikkatsiz bir balıktım. Ben onun prangalarına takılmış bir tutsaktım ve kurtulsam bile ona muhtaçtım. Bana ne yapmıştı?

"Duru," dedi Kartal bıkkın bir ses tonuyla. "Ne dikiliyorsun orada, gel hadi."

"Kartal ben gelmesem, arabada..." dediğim zaman gözlerindeki sert ifadeden dolayı devam edemedim. Derin bir nefes alıp ona doğru ilerledim. Şirketin kapısının önünde yanına gelmemi bekledi ve yanına gittiğimde otomatik kapının önünden içeri girdi. Kalp atışlarım hızlanırken ben de onu takip ettim. Asansörün yanına giderken tanıdık birini görmemek için içimden dualar ediyordum.

"Neden bu kadar endişelisin?" diye sordu Kartal asansöre bindiğimizde. Asansörde onüçüncü numaraya basıp gözlerini bana çevirdi.

"Nişanlın beni görebilir Kartal üstelik babanın beni gördüğüne sevinmeyeceğini ikimiz de biliyoruz."

"Duru, benim yanımda sana kimse dokunamaz. Babam da buna dahil. Rahat ol sinirlerimi bozuyorsun!"

"Sinirlerini bozuyorsam gönder beni! Burada bulunmak istemiyorum!" Ses tonum onun duygusuz üslubundan dolayı öfkeli ve yüksek çıkmıştı.

Kartal cevap vermek yerine üzerime doğru yürüdü ve gözlerindeki karanlık ifade korkunun damarlarıma enjekte edilmesine sebep oldu. Ben de geri geri giderken soğuk metali sırtımda hissettim. "İstediğinin bir önemi yok." dedi tam karşımda dikilirken. "Ben yanındayken yalnızca benim isteğim geçerli olur. Anladın mı beni?!"

Asansör geldiğimize dair sinyal verirken acıyla yutkundum. Neden bana karşı böyle acımasızdı? "Anladın mı?" diye tekrar ederken sorusuna sessiz kaldım. Bu durum çenesinin seğirmesine sebep olurken "Anladın mı dedim sana?!" diye kükredi adeta. Ben korkuyla yerimden sıçrarken ansörün kapısında bir hareketlilik oluştu ve bununla birlikte Kartal'ın koluma yapışması bir oldu. Beni tutup çekiştirdi, asansör kapanmak üzereyken de buna engel oldu ve içeri giren iki kadının şaşkın bakışlarını umursamadan dışarı çıktı. Beni de peşinden sürüklerken ağlamamak için kendimle savaşıyordum. O iki kadının yanında beni küçük düşürmüştü.

Bir odadan içeri girdiğimizde kapıyı gürültülü bir şekilde kapattı ve ardından beni kapıya doğru savurdu. Gözleri dolan gözlerimle buluşunca işaret parmağını bana doğrultarak "Sakın," dedi uyarı kokan tınısıyla. "Sakın ağlayayım deme!" Ancak bunu söylemesiyle gözümden bir damla yaş ona inat ederek firar etti. Boğazımda oluşan hıçkırığı da daha fazla tutamayarak serbest bıraktım ve ellerimle yüzümü kapatarak ağlamaya başladım. Olduğum yere çökerken hıçkırarak ağlıyordum. Ben onun bu davranışlarını hak etmiyordum, neden bana sürekli böyle davranıyordu?

Omuzlarımın üzerinde hissettiğim eller ile ileri doğru çekilmem bir olmuştu. Sert bir vücuda bastırıldığımda burnuma dolan erkeksi kokunun sebebi ağlamama neden olan kişiydi. "Özür dilemeyeceğim Duru. Ben özür dilemem." diye konuşmaya başladığında beni kendine daha çok bastırdı. "Bana zıt gelme. Ben buyum, acımasız ve istediği yapılmadığı zaman gözü dönen biriyim. Duygusuzum, seni üzerken bu durumdan zerre vicdan azabı duymam." Cevap vermedim. Hıçkırıklarım kısık kısık iniltilere dönüşürken burnunu saçlarıma bastırdı ve derin bir nefes çekti içine. "Seni kırmak istemiyorum küçüğüm." diye mırıldandı. Yine cevap vermedim.

SİYAHIN MAVİSİ  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin