20: ALINTI

199 27 7
                                    

Arkadaşlar, maalesef yeni bölüm değil. Yeni bölümü yakın zamanda paylaşacağım. O zamana kadar size bir alıntı bırakayım dedim. Benim için düşünceleriniz çok önemli . Güzel düşüncelerinizden öpüyorum.  İyi okumalar.

***

Fiziği muhteşem olan kadını yanından kovmadı. Kadın elini uzatarak onun bacaklarına dokunduğunda adamın bakışları dondu ve uzanarak kadının bacağını okşayan elini tuttu. Kadının yüzü anında acıyla buruştu ancak o, kadının elini sıkarken ona birşeyler söyledi. Kadın acıyla başını sallarken elini çekmeye çalıştı ve adam elini iterek bıraktığında kadın kızarmış elini diğer avucunun içine hapsederek ovmaya başladı. Yine de adamın yanından kalkmadı. Adam kadını yok sayarak cebinden birşey çıkarttı ve önündeki masaya cebinden çıkardığı şeyi dökmeye başladığında gözlerim daha da keskin bakmaya başladı. Onun gözlerindeki parıltı benim yüreğime bıçak darbeleri sallamış gibi geldi.

O şeyin ne olduğunu biliyordum. Egemen eğilerek burnunu beyaz tozun içine daldırıp derin bir nefes aldığında görüntü bulanıklaştı.

Nefesim kesildi.

Kalbimdeki ağırlık içine çektiği şeyle daha da körüklendi. Adam başını kaldırdı ve gözlerini karşıya diktiğinde benim puslu gözlerimle göz göze geldi, gözlerindeki ifade dondu. Gözlerimden sağanaklar akarken ayağa kalktı ve ben ona sırtımı dönerek koşmaya başladığımda "Duru!" diye bağırdı. "Duru dur!"

İçimde bir ateş vardı. O ateşin ucu kalbime dokunuyordu. Yakmıyor, kavuruyordu; kavrulan ona olan güvenimdi. İki eli belime dolandığında hıçkırdım. Ondan kurtuluşum imkansızdı. "Bırak!" diye bağırdım. "Bırak beni!"

"Bırakmam," dedi nefes nefese. "Bırakamam." Yüzünü saçlarıma gömdü. Ben hıçkırarak ağlarken o saçlarımın arasında nefesinin düzene girmesini bekledi. Nefesi sakinleştiğinde beni oradan çıkardı. Dışarı çıktığımızda hâlâ kollarının arasındaydım ve bu beni rahatsız ediyordu. Onu iterek ondan uzaklaşmak istediğimde buna izin verdi. "Sen," dedim titrek sesimle. "O şeyi... Şey... Kullanıyorsun..."

"Evet bağımlıyım," dedi Egemen keskin bir sesle. "Neden beni takip ettin?"

Hıçkırdım ve elimi yüzüme kapatarak ağlamaya devam ettim. Olduğum yere çökerken üzerime hayal kırıklığının tohumları aktı. "Ağlama," dedi Egemen sanki bu duruma dayanamıyormuş gibi. "Ağlama!" Onu dinlemedim ve hıçkırmaya devam ettim. Beni omuzlarımdan kavrayarak kendine çekti ve elleri saçlarımda gezindi. "Tehlikeliyim kızım ben. Yanan bir sobaya dokunamazsın. Ben o dokunamadığın sobayım. Yakarım seni, yanarsın." Başımı salladım. Şimdi beni yakan ateş o değil miydi zaten?

Bunu ona söylemedim.

Zihnimin içinde körüklenen bu anı gözlerimi kırpıştırmamla son buldu. Gözlerimi açtım. Egemen yoktu. Onun kollarının arasında değildim. Gözlerim pusluydu. Bulanık bakıyordu ve içimde bir karıncalanma vardı.

İyi değildim.

SİYAHIN MAVİSİ  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin