23: BİNBİR GECE MASALLARI

221 28 0
                                    

Yıkık dökük kelimelerim vardı; içinde binlerce harabenin yeşerdiği. Enkaz altında kalan kelimlerim, dumanı tüten cümlelerimle savaş halindeydi. Bu bir isyandı. Hayatıma. Varlığıma. Bedenime ve daim ruhuma... Ruhum yorgundu zira bütün acıların gölgesinde kimsesizdi.

"İşi zorlaştırmak sonucu değiştirmeyecek." Yüzündeki istediğini alacağını gösteren ifadesi korkumu iliklerimde daha fazla hissetmemi sağlıyordu. Buradaydı, evimde, kiracısı olduğum evimde. Kapıyı zorlayarak içeri girmiş ve bana ne istediğini açıkça dile getirmişti. İstediği bedenimdi.

"Birkan lütfen paranı vereceğim hemen şimdi yeter ki dokunma bana yalvarıyorum sana, lütfen." Hayır, verecek bir param yoktu. Ve hayır olsa bile bu durum bir şeyi değiştirmeyecekti. Ağlamak üzereydim, sesim titrek ve çatlak çıkıyordu.

"Yalvar," derken ses tonu iğrenç bir tınıya sahipti. "Bu isteğimi arttırıyor, yalvar."

"Aşşağılık herif, hayvan." diye bağırdım içimde büyüyen öfkeyle. Birkan cevap vermedi ancak ben ne olduğunu anlamadan bana doğru atılarak saçlarıma asıldı. Çığlığım odada yankılanırken tutuşunu sıkılaştırdı.

"Ne iş yaptığını bilmiyorum mu sanıyorsun fahişe!" Nefesini yüzüme çarparak konuşmaya devam etti. "Milletin altına girerken sorun etmiyorsun da bana gelince mi sorun ediyorsun kaldırım kızı! Şimdi tam da şimdi, bu gece bana çalışacaksın!"

"Hayır," diye bağırdığımda saçlarımı daha sert çekti. "İstemiyorum şerefsiz piç kurusu, bırak." Büyük avucuyla yüzüme dik bir şekilde tokat attı ve bunu yapmasıyla burnumun sızlaması bir oldu. Acı dolu çığlığım odada yankılanırken aynı şekilde bir daha vurmuştu.

"Şerefimi sen mi sorgulayacaksın şerefini siktiğim!" Tekrar vurduğunda burun deliklerimde o uğursuz sıcak sıvının varlığını hissetmiştim.

"Vurma, canımı yakıyorsun." Gözlerimden yaşlar akarken beni aşağı doğru itti ve sert bir şekilde kalçamın üzerine oturmama sebep oldu. Acı içinde inlerken Birkan üzerime doğru eğildi ve dizlerime oturdu. "Birkan lütfen." Yalvarmamı umursamadan üzerimdeki askılı tişörtü zorla çıkardığında karşısında siyah iç çamaşırımla duruyordum.

"Öyle güzelsin ki." diyerek vücuduma açlıkla bakarken bir yandan da üzerindeki gömleğin düğmelerini çözüyordu. Gömleğinden kurtulur kurtulmaz beni iterek yere uzanmamı sağladı. Çırpınmaya başladım, bir yandan bağırırken bir yandan da kurtulmaya çalışıyordum ancak boşunaydı. "Lütfen, bırak." diye yalvarırken yüzüme doğru eğildi, beni öpeceği sırada yüzümü yana doğru yatırdım ve böylelikle dudakları sol yanağımla buluşmuş oldu. Bu yaptığıma sinirlendiği için yanağımı öfkeyle sert bir şekilde ısırdı. Acı içinde çığlık atarken bunu umursamadan ısırmaya devam etti. Onu üzerimden atmak için ellerimle omuzlarına vurdum ancak bu onu daha da sinirlendirmekten öteye götürmedi. Ezilen etimin acısı öyle büyüktü ki gözümden yaşlar akmaya başlamıştı. Gözyaşlarımın tuzlu tadını aldığında yanağımı ısırmayı bırakarak boynuma doğru yol aldı dudakları. Bir elini saçlarıma götürerek saçlarımı geriye doğru sert bir şekilde çekti ve kendisine daha geniş bir alan sağladı. Midem bulanıyordu ve boğazımda bir yanma vardı. Kurtulmalıydım, kurtulmalıydım. Zihnimde bu cümle yankılanırken kendimi zorlayarak bütün gücümle sağ dizimi kırarak bacak arasına tekme attığımda acıyla bağırdı ve üzerimde iki büklüm olurken onu üzerimden ittim. Hızla ayağa kalktığımda bir an dönen başım yüzünden sendelesem de odadan çıkmayı başarabildim. Koridoru geçerek dış kapıya doğru ilerledim ve kapıyı açtım. Tam evden çıkmak için bir adım atmıştım ki saçlarım geriye doğru çekildi ve ben olduğum yerde kalakaldım.

SİYAHIN MAVİSİ  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin