6. SUSKUNLUK

343 36 1
                                    

Küçükken babam ne zaman banyoya girse banyonun önüne geçer banyodan gelen kokuyu beklerdim. Ne zamanki tıraş losyonunun kokusunu alsam kapıya vurur babama seslenirdim. Babam da kapıyı açar ve benim rica kokan bakışlarıma karşılık olarak beni lavabomuzdaki mermer zemine oturturdu. Sonra da elime tıraş bıçağını verir ve "Göster maharetli ellerinin gücünü," derdi. Ben de yüzümde kocaman gülümsemeyle babamı tıraş ederdim. Babam sekiz yaşındaki küçük kızına teslim ederdi yüzünü. Ve ben de babamın bana olan güvenini kaybetmemek için elimden geleni yapardım. Babamı ilk tıraş ettiğimde yüzünde üç kesik açmıştım, ikincisinde de üç kesik, üçüncüsünde de iki kesik açmıştım. Gittikçe ustalaşmış ve babamın berberi ben olmuştum. Babamın ilk göz ağrısı, ilk heyecanı, ilk neşesi, ilk kız berberi olmuştum. Ve şimdi de babam hayatta olsaydı ilk utancı olacaktım.

Şu anda da burnuma gelen tıraş losyonunun ağır kokusuyla gözlerimi açtığımda bana yabancı gelmeyen bir odadaydım. Burası Kartal'ın odası, Kartal'ın mabediydi.

Yataktan doğrulup banyoya doğru ilerledim. Bu koku çocukluğumun kokusuydu. Bu koku çocukluğumun en güzel anısıydı. Bu koku sahip olduğum ilk ve son mesleğimdi.

"Günaydın," dedim tıraş olan Kartal'a bakarken. Üstü çıplaktı ve bu durum bir an nefesimi kesti. Spor yaptığı geniş omuzlarından ve kol kaslarından belliydi ve itiraf etmeliydim ki her erkeği kıskandıran bir vücuda sahipti.

Kartal da bana aynadan bakıp "Günaydın," dedi otoriter sesiyle. Yüzünde en ufak bir mimik oynamadı. Ben de tıraş bıçağını yanağından aşağı doğru kaydırmasını izledim. Bir süre onu izlememe sesini etmedi ancak sonra "Aşağı in ve karnını doyur," dedi. Umursamadım, en büyük heyecanımı izlenmeye devam ettim. "Duru," dedi soru sorarcasına. "Neden öyle bakıyorsun?"

"Seni tıraş olurken izleyebilir miyim?" diye sordum red edilmekten korkarak. Çocukluğumun bakışları Kartal'da hisleri bendeydi ve o hisler canımı yakıyordu.

"Neden?" diye sordu. Kaşlarını çatmış bana bakıyordu banyo aynasından.

"Ben," dedim iki elimi önümde birleştirirken parmaklarımı birbirine doladım. Ne diyecektim ki?

Çocukluğumu yaşamama izin ver mi? Ve sonra gerçek tokat gibi yüzüme çarptı.

Ben, çocukluğuma ihanet etmiştim.

Ben, babasının sekiz yaşındaki masum kızı değildim. Ben, babasının berberi, onuru, küçüğü, aşkı, nefesi değildim. Ben, kirletilmiştim ve babasının utancı olmuştum.

Dolu gözlerimi kapatıp arkamı döndüm ve bir adım atacağım sırada bir el kolumu tutarak gitmeme engel oldu. "Ne oldu?"

"Kolumu bırak ." derken sesim titrek çıkmıştı. Bırakmadı. Bana doğru bir adım daha attığında onun kendine has nane kokusu burnuma doluştu, ciğerlerimi yaktı.

"Tamam, soru sormayacağım." dedi ve bir an sustu. Derin bir nefesi içine çekip kolumu bıraktı. "Gel hadi izle."

Tekrar banyoya girdiğinde aşağı inip inmemek konusunda kararsız olsam da kalbim kendisini ortaya attı. Ayaklarıma komut verirken beynim işlevini yitirmiş gibiydi. Banyonun kapısının önünde yerimi alıp onu izlemeye devam ettim.

SİYAHIN MAVİSİ  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin