14- BUZDAN YANGIN

301 33 3
                                    

Kırık kalplerin acısını yürekler öderdi. Kalpler en ince damarlarına kadar acı çekerdi ancak acısını yüreklere kitlerdi. Yüreğim yangın yeriydi. Buzdan alevlerin dumanını akciğerlerimde hissediyordum. Akciğerlerim iflas etmek üzereydiler. Kalbimin duvarlarına çarpan dumanı hisseder gibiydim.

Buzdan yangınlarım vardı, ateşten sularım. Ateş ve buz iç içe geçince yangın sönmüyor aksine körükleniyordu. Alevler büyüyordu. İçimdeki yangının sebebi Kartal'dı. Ateşin ve buzun dansının sahibi Kartal'dı.

Yangınım Kartal'dı. Ve alevleri büyüyordu.

"Titriyorsun," dedi Kartal sesindeki ufacık endişe kırıntılarıyla. Hissetmiyordum. "Duru, titriyorsun." Elini uzatıp bana dokunacağı sırada şok dalgaları beynimde yankılandı. Bana acıyan elleriyle dokunacaktı. "Dokunma bana." diyerek kendimi geri çektiğimde Kartal'ın yıkılmaz maskesine isyan eden gözlerinde şaşkınlığı soludum. Gözleri maskesine darbe vurmuştu.

"Neler oluyor?" Sert çıkan sesi yıkılan maskesini toparlamaya çalıştı.

"Bana acıma." diye tıslarcasına konuştum. Gözlerindeki şaşkınlık yerini zifiri karanlığa bırakırken susmadım. "Ben acınacak bir hâlde değilim Kartal Azemzade."

"Ne saçmalıyorsun?" Ses tonu zifiri karanlık gözlerini yansıtıyordu. Karanlık ve sertti. Sanki biraz önce benimle yumuşak bir şekilde konuşan o değilmiş gibi. Kartal buydu işte. Ani ruh değişiklikleri beni şaşırtmamalıydı.

"Konuşmak istemiyorum." Hızla ayağa kalkarak gideceğim sırada Kartal da aynı hızla ayağa kalktı ve önüme geçerek gitmeme engel oldu.

"Konuşacaksın!" Ses tonu karanlığını aşarak yükselmeye başladı.

"Bana emir veremezsin. Konuşmayacağım, gideceğim, çekil önümden!" Sağa doğru bir adım attığımda tekrar önüme bariyer kurdu.

"Nereye gideceksin? Caddeye mi çıkacaksın?" Ses tonunun voltunu düşürdü.

"Evet," dedim gözlerinin karasına bulanırken. "İşe çıkacağım." Gözleri donuklaştı, bana bakarken dikkati benim üzerimde değil gibiydi. Bu halinden faydalanarak hızla yana atıldım ve yanından geçtim. Ancak birkaç adım atmamla Kartal'ın beni yakalaması bir oldu. Kolumu tuttu ve önüme geçtiğinde zehirli oklarını bana fırlatmakta gecikmedi.

"O caddeye bir daha ayak basmayacaksın!"

"Bana karışamazsın! Para kazanmam lazım!"

"Paraya mı ihtiyacın var, ben veririm ama o işi yapmayacaksın!"

"Senin parana ihtiyacım yok! Hak etmediğim bir parayı alacak da değilim!"

"Hak etmediğin öyle mi?" Kolumu bırakarak üzerime doğru gelmeye başladığında geri geri gitmeye başladım ancak Kartal da benimle birlikte bana doğru gelmeye başladı. "Kartal," diye fısıldadım içimde büyüyen korkuyla. Bir anda ileri atılarak beni tekrar kolumdan tuttu ve kendisi üzerime doğru gelirken beni arka arka yürütmeye devam etti. Sonra durdu, yana kaydı ve beni geriye doğru itti. Sırtım soğuk yatakla buluşunca ürperdiğimi hissettim. "Hak et o zaman!"

Bir bıçağın acımasızca kalbime saplandığını hisseder gibi olurken beynimde söylediği cümle yankılandı; hak et o zaman!

SİYAHIN MAVİSİ  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin