19. BÖLÜM

77 3 0
                                    


19.Bölüm**



Evden alelacele Jonghyun un arkasından çıktıktan sonra arabama atlayıp on dakika içinde YiSoo ile buluşacağımız yere varmıştım. Ölesiye tedirgindim kendimi 007 filmlerinde hissediyordum adeta, ancak bu tedirginliğim
YiSoo nun gülümseyen ferah yüzünü gördükten sonra geçip gitmişti. Uzun zamandır görüşmüyormuşcasına sımsıkı sarılmıştım arkadaşıma.. Ayrılır ayrılmaz da başımıza gelen garsona siparişimi verip yerime geçiverdim.


"yarım saattir bekliyorum seni burada, neredesin kızım sen?"


nefesimi üfleyip,saçımı geriye atarken arkama yaslandım. İzlenmiyorum değil mi?


"of ya başıma gelenleri bir bilsen... "
tam bu sırada aramıza giren garsonun koluyla lafım yarım kalıp üç noktayla devam etmişti. Sabırsızlıkla gözlerimizi üzerinde dolaştırdığımız garson geri çekilip bize sırıtma ile baktığında kısa süren samimiyetsiz bir gülüş
gönderdim. Tabi sadece ben. Zira Yi Soo arkasından salyalarını dökerek onu süzdükten masaya kollarını dayayarak zorla başını bana çevirmişti. Gözlerimi devirdikten sonra ona suçlayıcı bakışlar atıyordum. Sonuçta Lee Chan
benimde arkadaşımdı.Bakışlarımda rahatsız olup eliyle havada birşeyler yapıp beni konuşmaya teşvik etti.


"hadi anlat çatlayacağım şimdi.."



"ya ya, tabi " dedim ve bende masaya kollarımı dayayıp meyvesuyumdan yudumlar alarak hararetli bir şekilde olayları anlatmaya giriştim.





*\\*




"ee yani ne olcak şimdi?" dedi YiSoo endişeli bakışlarıyla bana bakıyor, kendime daha da üzülmeme neden oluyordu.




oflayarak arkama yaslanıp dışarıyı izledim bir süre..



"inan hiç bilmiyorum Yi Soo..hiç bilmiyorum." aklım karmaşıklaşıp daha derinlere dalacak gibi olduğunda başımı hışımla geri atıp inledim.




"aaah çıldıracağım..biri beni kurtarsın" ellerimle yüzümü kapayıp yalandan ağlama moduna girdim ama bir an sonra aniden ellerimi indirip Yi Soo ya daha bir yaklaştım.




"Ya Jonghyun beni terkederse, ben o zaman ne yaparım."




"yok ya saçmalama, sonuçta senin suçun ne ki? Hem sana başka oğlan mı yok.." yan yan gülüp kahvesinden kocaman hüpletti. ah bir bilsen beni boğazlarsın biliyorum. Ama artık
sana karşı da suçlu hissediyorum be arkadaşım.


Dudaklarımı kararsızlıkla ısırp tedirginlik içinde derin bir nefes aldım.



"Yi Soo?" dedim uzata uzata, gören annesinden pamuk şeker isteyen çocuk sanırdı.




"efendim tatlım?" başını öyle ani ve tatlı kaldırmıştı ki göz attığı dergisinden, bir an kelimeler boğazımda düğümlendi sanki.. Bu kızdan birşeyler saklamıştım, tek ve en yakın
arkadaşımdan. Artık söylemeliydim, karar verip boğazımı temizledim. O ise hala bana meraklı gözlerle bakıyordu.




"Bak YiSoo, ha..hani beni yakıştırdığın komşu oğlu vardı ya?"


iki saniye düşünür gibi yaptıktan sonra elini şıklatıp işaret parmağını bana doğrulttu.




"Şu psikopat olan.. ne yakıştırması kızım dalga geçiyordum basbayağı.."


gözlerimi kapatıp sabırsızlıkla lafının bitmesini beklerken dayanamayıp lafa daldım.




"o psikopat Jonghyundu.. ve..!"
durup tepkisini ölçmek için gözlerimi teker teker açtım. Eli havada bana bakakalmıştı.




"ve.." dedim yutkunarak " ve biz aslında sevgili değiliz YiSoo.." işte burada gözleri daha da açılmıştı. Dışarıya bakışlarımı çevirip boş boş yürüyen insanlara baktıktan sonra
gücümü toplayıp tekrar ona döndüm. Masanın altından oynadığım ellerime bakıyordum suçlu gibi,a-aslında suçluydum da.




"bi..biz ahh!" saçlarımı karıştırıp ellerimle gözlerim hariç yüzümü kapattım. Pür dikkat ona bakıyordum. Teslim olur gibi ellerimi havaya kaldırdım. "Peki söylüyorum.."




"öhöhö.. as-aslında bi..biz Jonghyun la sevgili değiliz.. biz evliyiz YiSoo" bir çıpıda söylediğim iki kelimeden sonra donakalmış nefes bile almayı unutmuş yüzüne baktım.




"bi-birşey söyle..!" aslında söylemesen daha iyi ama bu halinden kat kat daha iyidir, hayır ölüp gideceksin suçlusu ben olacağım, kocacığım da dul kalacak.



"Yattınız mı?" dedi düşüncelerimi bıçak gibi keserek..



"hı?" evet moronluğun sınırlarını zorluyorum. Sorduğu soru hece hece anlama süzgecimden geçtikten sonra gözlerim T9 gibi olayı önceden anlayıp kocaman açılmışlardı bile..



"ne diyorsun kızım sen?" dedim masum el değmemişimde bana iftira atıyorlar moduna bağlamıştım bir anda.




"ne kızım" dedi omuz silkerek, daha da yakınlaşıp göz kırptı." Sonuçta evlenmişsiniz.. normal. "




"ha..hayır yani evli olmamıza değil buna mı taktın Yisoo pes, gerçekten pes."



"hadi ama SeNa, söyle.. iyi miydi?" Ellerimi birbirine dolayıp onun konuşmalarına ilgi duymadığımı dışarıyı daha ilginç bulduğumu göstermeye çabalıyordum ki son cümlesiyle
bakışlarım saniyede 120 km hızla ona döndü. Bir an asıl olaya odaklanmayıp aklının daha sonraları için meşgul olduğunu düşünsemde, ona söylememiş olmam ayrıntısına girmemişti
ve sonunda kız muhabbetine bağlamıştı aslında bu güzel birşeydi, yani dert edinmemem gerekiyordu. Heyecanla gülüp masaya yapıştım. Dibdibe dururken güldüm.



"Anlatamam" dedim dedikodu moduna girmiş kız misali... ve aslında öyleydim.



"yani yattınız?" dedi el çırpıp heyecanla bana bakarak.




"ahhh evet!" dedim domates gibi kızarmış olmalıyım.



"hey baksana ne zaman evlendiniz siz? ve neden benim haberim yok..?" ona inanamayan bakışlar atıyordum şu an. Yok artık. Bu kızın beyni sondan mı çalışıyor.. Of Yisoo of..



"bak" dedim elimi masaya koyup " ben istemeden oldu 3 ay önce, şu nişanlı(!) m yüzünden ailem korkuya kapıldı, çocuk biraz (elimle dengesiz işareti yapıyordum).. öyle istemeden
evlendik ama!" dedim sırıtarak


o da sırıttı.


"Ama şimdi gerçek bir çiftsiniz he?"



"sanırım.." kıkırdayarak elimi çeneme dayadım ve başka konulara geçtik sanki hiç derdim yokmuş gibi...


Gayrihtiyari saatimi kontrol etmemle 4 e on kaldığını gördüm ve yavaş yavaş toparlanmaya başladık. Onun sevgilisi benim kocam bizi almaya gelecekti nasıl olsa. İçimde biraz
burukluk vardı, aramızın nasıl olduğunu kestiremiyordum belkide sonradan fikri değişmiş olup bana soğuk davranmaya başlayabilirdi. Jonghyun du bu, yapardı.

Düşüncelerimden mesaj sesiyle sıyrıldım. Çantamı bırakıp Jonghyun dan geldiğini düşündüğüm mesajı açtım. Ancka yanıldığımı sonradan anlayacaktım.



"ÇOK GÜZELSİN SEVGİLİM... HAN JAE AH!"


telefonu tutan ellerim titremeye başlamıştı. Bu psikopat beni mi izliyordu yoksa. Hızla dönüp etrafıma baktım ama o can alıcı yakışıklı yüzünden eser yoktu. Telaşlı halimi farkeden
YiSoo titreyen ellerimi tutup bana baktı.



"Noldu canım bembeyaz oldun?"



"O..o mesaj atan. Psikopat. Han Jae Ah."


onunda gözleri irileşirken ellerimi bu sefer iki eliyle tuttu. " o kadar yakışıklı ve efendi görünüyordu ama demek dış görünüş herşey değilmiş, evli bir kadından hala nişanlım diye bahsedebiliyor
baksana terbiyesize"


Ondan evinin camını topla kıran masum bir çocukmuş gibi bahsedişi beni güldürmüştü. Ama endişem hala olduğu yerdeydi. Başımı tekrar etrafta gezdirince kapıdan içeri giren Jonghyun ve Lee Chan'i gördüm.
Bizi farkedince gülerek bize doğru yürümeye başlamışlardı özellikle Jonghyun sanki bakışlarıyla onu görünce ritmi değişen kalbimi görüyor ve bundan memnuniyet duyuyormuş gibi bana çapkınca gülümsüyordu.
Ahh ne yapacağım ben..





Bölüm sonu..

�'['܌�

KORKAK AŞIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin