26. Bölüm

20 5 0
                                    


26.BÖLÜM

Büyük bir yükten kurtulmanın ferahlığıyla yarınki lansman davetiyemi de aldıktan sonra görevliye teşekkür ederek sıradan çıktım. Çantamı diğer koluma alıp davetiyeyi de içine henüz atmıştım ki önüme birinin dikilmesiyle durmak zorunda kaldım.

Tanıdık bir bedenin duruşuydu bu.. Başımı kaldırdıkça vücudum titremeye başladı. Gözleri kızgın bakıyordu. Ve kırgın. İstemsizce korkmaya başlarken gözlerime yaşlar birikti.

"Sena?" dedi o kalın genizden gelen sesiyle.. Adımı ondan uzun süre sonra duymak bende yıkım etkisi yapmıştı. Boğazıma gelen hıçkırığımı son anda tutup zorla ağzımı hareket ettirdim.

"Joon Amca?" dedim hayretle..

Lacivert jilet gibi takımıyla bir eli cebinde karşımda heybetle yükseliyordu. Elimdeki çantanın sapını daha sıkı tutmaya başladım. Koşup ona sarılmak o kadar çok istemiştim ki.. Kendimi frenlemek zorundaydım. Gözyaşlarımı zorla geri itmeye çalışarak tekrar konuşma gereği hissettim.

"Nasılsınız?"

Boğazımdaki koca yumruyu geri iterken çantamı önümde iki elimle kavradım. İki katı çaba gösteriyordum çünkü.. Joon amca derin bir nefes vererek dudaklarını birbirine bastırdı. Konuşmak istemiyordu belli ki, yani birden ortadan kaybolmuş biriydim ben onlar için. Belki de artık konuşmaya da değer bulmuyordu. Oğlunu terk eden gelindim ben, biricik oğlunu ateşlere atan kişiydim. Sanırım kendimi çok önemsiyorum hı? Nerden belli onu ateşlere attığım, Jonghyun acı çekmiş miydi ben gittikten sonra.. kendini yerden yere attığını hayal edemiyordum bi kere! B-Belki bir iki hafta sonra hatırlamaz bile olmuş olabilirdi. Tekrar aşık da olmuş olabilir miydi.. Belki artık yeni bir gelin adayları vardı. Bunu kaç kere düşünmemiş miydim.. Olasılık dahilindeydi sonuçta.
Ama Joon amca benimle konuşmak istemese neden yanıma gelsindi ki? Değil mi? Gözlerim yine sulanmaya başlamak üzereydi ki, Joon amcanın sesini duydum. Bakışlarım ne ara yere inmişti benim..

Tekrar gözlerine baktım aceleyle.. Ne demişti?

"sen..sen nasılsın" bir an sorunun mu yoksa vereceğim cevabın mı abes kaçacağını düşünerek bocaladım. Aptalca hareketlerime son vermeliydim artık.. Kaçıp giden bendim, tabi ki iyi olmalıydım. Pişman mıydım? ASLA!

"iyiyim Joon Amca.. Sizi yeniden görmek çok güzel, uzun zaman olmuştu." Dedim burnumu çekerek. Joon amca da yere bakıp başını salladıktan sonra tekrar gözlerime kenetledi gözlerini.

"Evet uzun zaman oldu.. Sen gittiğinden beri görüşmedik! Kaç yıl oldu, 3.. 4?"

Evet işte geliyordu.. Bu yılların acısı çıkmalıydı tabi.. Koskoca 3.5 yıl..!

"Evet." Bakışlarımı utançla yere eğdim. "Çok oldu" dedim dudaklarımı ısırıyordum.

Karşımda bir hareket olunca göz ucumla yakalamaya çalıştım. Beynim şükür ki işlevini yitirmemişti. Joon amca bedenini rahatsızca hareket ettirerek birkaç adım yaklaştı. Huzursuzdum.

"Ne zaman.. yani.. yurtdışına çıktığını biliyoruz sadece. Babanlar başka bir şey söylemediler." Duyduklarımla başımı seri bir hareketle kaldırdım. Yurtdışında olduğumu bildiklerini bilmiyordum. Belki nerede olduğumu da biliyorlardı.

"Annemler.." dedim kekeleyerek " a-annemlerin suçu yok" savunma mekanizmam devreye girmişti.

"Peki, ne zaman geldin? Eve dönmeyi düşünmüyor musun, kızım?" Kızım mı? Ah Joon amca bunu o kadar özledim ki..Tekrar gözlerim dolmaya başlıyordu ki hızlıca onları geri gönderdim..

KORKAK AŞIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin