JungKook
Bugünde diğer günlerden farksız olarak bir gün geçirmeme hiç şaşırmamıştım doğrusu. Hep babamla kavga ederdik ve bir tokat sonucu kapıyı çarpıp giderdi. Canım yanıyor ve acıyor olabilir ama nasıl olsa alıştım artık.
Acıyan yanağımı ovuşturarak hemen kapımın yanında duran düğmeyi alta çekerek ışığı kapattım. Perdelerim sonuna kadar açıktı ve bu da dışarıda ki loş ışığın odamı aydınlatmasına olanak sağlıyordu. Diğer insanlar bunu ortaya çıkan güzel manzarayı izlemek için yapsa da benim amacım farklıydı.Biraz yalpalayarak yatağıma yattım ve gözlerimi önümde ki duvara çevirdim. Sıkıntı dolu bir şekilde ''of'' dedikten sonra gölgelerin gelmesi çok uzun sürmemişti. Her zaman ki gibi gelen ilk V'ydi. Diğerleri de bir kaç dakika sonra geldiğinde en sonunda Jimin konuşmaya başlamıştı. ''Şu baban da amma da abartıyor! Dostum iyisin değil mi?'' Kafamı onaylar biçimde salladığımda onun bana tedirgin gözlerle baktığını anlıyordum. Dediğim gibi , gölgeleri hissetme , görme ve duyma gibi bir özelliğim var. (Y/N : Giriş bölümünde yazıyor)
İç çeken bir ses duyduğumda yanımda ki gölgeyi fark etmem uzun sürmemişti. Jin her zaman ki gibi ayıcık desenli olan yastığımı almış kafasını pofuduk yastığa gömmüştü. Eh bu yüzden sesi de boğuk çıkıyordu. ''Seni üzmelerine dayanamıyorum Kookie'' Duygusal bir sesle konuştuğunda hafif silik görüntüsüne elimi uzatıp saçlarını karıştırdım. ''Merak etme Jin hyung. Ben iyi olacağım'' Kafasını kaldırıp yine çocuksu bakışlarıyla bana baktığında gülümsedim. O da gülümseyerek karşılık vermişti.
Namjoon da kenarda bulunan koltuğa oturmuş yine günlüğümü karıştırıyordu. ''Tanrım...Kook ne saçma sapan şeyler yazmışsın böyle!'' Buna karşılık kıkırdayarak cevap verdim. ''Siz olmayınca canım sıkılıyor.Bu gibi durumlarda günlüğe sığınıyorum'' Namjoon kafasını salladığında yine gamzelerini ortaya çıkaracak şekilde gülümsemişti. ''Yanında olmak istediğimizi biliyorsun Kook. Ama çok ışıklı ortamlardan korkuyoruz biliyorsun'' Elbette biliyordum. Çok ışıklı ortamlara gelemiyorlardı çünkü canları yanıyordu. Onlar gölgeydi ve sadece loş ışıklı ortamlarda rahatça hareket edebilirlerdi.
Kafamı yanımda duran Jin'in omzuna yasladım. Suga da diğer tarafıma oturmuş ve eliyle saçlarımı okşuyordu. Gölge olabilirlerdi ama bana hiç bir yerde göremeyeceğim kadar iyi abilik yapıyorlardı. Bazen düşünüyorum da acaba gerçek olabilirler mi? Çünkü o kadar gerçekçiler ki... Kafamı yasladığım o omuz o kadar sıcak ki... Belki de gölge olan benimdir ve gerçek olan onlardır. Bu biraz ürpertici.
Onlarla uzun zamandır arkadaş olsam da hala bilmediğim bir çok şey var. Sormak istiyorum ama beni bırakıp gideceklerinden korkuyorum. Onlara çok bağlandım. İçlerinden birisi eksik olsa sanırım gitgide yok olur ve ölürdüm.
''Zayıflamışsın'' Sesin sahibine baktığımda bana kızgın bir şekilde bakan Hope'yi görmüştüm. Bu tarz konularda beni oldukça çok düşünürdü. ''Yemeğini neden yemiyorsun Kook?'' Sorusuna karşın sadece yüzümü ekşitmiştim. ''İstemiyorum JHope hyung.'' O beni kızgın bakışları altında ezerken somurtmuştum. Beraber yiyecek kimse olmadığı için yemek yemek istemiyordum. Bunu onlarda biliyor. Ama beni düşündükleri için seviniyorum. ''Keşke gitmeseniz...'' İç çekerek konuştuğumda hepsi bana bakmıştı. ''Her gece geliyoruz zaten Kook.'' Suga yanağımı okşamıştı. Kaşlarımı havaya kaldırarak ''Ondan değil'' dedim. ''Keşke gerçek olsanız'' Bunun üzerine Suga , yanağımda ki elini çekmiş , kafamı koyduğum omuzun sahibi Jin'de ayağa kalkıp kafamın düşmesine neden olmuştu. Yoksa yanlış bir şey mi demiştim? Gölge olan yüzlerine bakarken içimden 'Umarım kızgın yüzler görmem' diye geçirmiştim. Neyse ki yüzlerinde kızgın bir ifade yoktu. Ama daha korkuncu yüzlerinde hiç bir ifade yoktu!
Biraz şaşkınlık biraz korku içinde yattığım yerden doğrularak sırtımı duvara yasladım. ''Yanlış bir şey dediysem özür dilerim'' Ses tellerimden sadece bu cümle ortaya çıkarken gözlerim onların yüzlerinde ufakta olsa bir duygu bulmaya çalışıyordu. Sanki donmuş gibilerdi. En sonunda V'nin bana baktığını gördüm. Bakışlarında hiç bir anlam yoktu. Sanki ölü bir bedenmiş gibi gözüküyordu. Gözlerimi onun gözlerinden ayırmadan bakmaya devam ettim. Hadi ama! Gülümsesen ne olur sanki!
''Biz gerçeğiz zaten Kook'' V ruhsuzca cevap verdiğinde diğer gölgelerde kafalarını sallayıp bir şey dememişlerdi. Onların gerçek olduğunu hissediyordum ama silik bir görüntüye sahip olan ve üstelik gölge olanlar nasıl gerçek olabilirdi ki? Bir an gözlerimde bir sorun mu var diye düşünmem gerekiyor. Derin bir nefes alıp yüzüme en beğendiğim gülümsememden takındım. ''Bir an ağzımdan çıktı. Gerçek olduğunuzu bende hissediyorum'' Neyse ki bu söylediğim onların neşesini yerine getirmişti. Namjoon oturduğu koltuktan ayağa kalkarak gerindiğinde bende onun siyah görüntüsünü inceliyordum. Keşke onların renklerini görebilseydim. ''Artık gitmemiz gerekiyor. Yarın okulun var. Hemencecik uyumalısın'' Namjoon göz kırpıp odamın en karanlık noktasına doğru yürüyerek gözden kaybolmuştu.
Suga , yanağıma bir öpücük kondurduğunda gözlerimi kapamıştım. Açtığımda ise o gölgede kaybolmuştu. Jin, ayıcık desenli yastığı yerine koyup uzun kollarıyla bana sarıldığında onun gerçekle hayal arası gidip gelen kokusunu içime çekmiştim. O da en karanlık noktaya gidip kaybolmadan önce bana şirince el sallamıştı. Hope ''Yemeklerini güzelce ye'' demiş ve gülümseyerek gitmişti. Jimin elleriyle saçlarımı karıştırıyordu. Hafiften kıkırdamıştı. ''Yarın görüşürüz meleğim'' Onun bana meleğim demesini çok seviyordum. Bu kendimi saf ve huzurlu hissetmeme neden oluyordu. O da kaybolduğunda şimdi V'yle yalnız kalmıştık. O ise diğerlerinin aksine yanıma bile gelmemişti. Gözlerimi bir kaç kez kapatıp açtığımda hala orada duruyordu. Aslında diğerleri yokken ona bir kaç soru sorabilirdim.
''V hyung'' Gözlerini bana çevirdi. ''Hm?'' Yutkunup kısık bir sesle konuşmaya başladım. ''Diğerlerinin gerçek adlarını biliyorum ama sen neden benden gizli tutuyorsun?'' Sorumu sorar sormaz gözlerini yere çevirmişti. Yine o donuk haline dönüşmüştü işte. Sanırım bende konuşmasam ikimiz yüzyıllar boyunca donup kalabilirdik. Neyse ki bu sefer sessizlik uzun sürmedi. ''Eğer sadece sana söylemediğimi düşünüyorsan yanılıyorsun. Kimseye söylemedim ve söylemem de'' Kafamı eğip şaşkın bakışlarımla ona baktım. ''Adın bu kadar saklanacak kadar çok mu özel?'' Bu sorum üstüne gülümsemişti. ''Bu kadar merak yeter Kookie. Sonra konuşalım'' Ona 'Dur gitme' demek o kadar çok istiyordum ki! Ama çoktan karalığa gidip kaybolmuştu. Yarın yine geleceğini biliyordum fakat yinede soruma cevap vermeyecekti. ''Gıcıksın!'' diye bağırıp yorganımın içine girdim. Evet en gıcıkları oydu. Bana veda bile etme zahmetine girmemişti. Bazen gölgelerde mankafa olabiliyormuş demek ki.
***
Oylarınızı ve yorumlarınızı eksik etmeyin ^^ V gerçek adını yani Taehyung adını saklıyor bunu ileriki bölümlerde anlatmaya çalışacağım. Bu arada diğerleri gölge felan ama Kook onları hissedebiliyor. Giriş bölümünde nasıl olduğu felan var zaten. Umarım bölüm hoşunuza gitmiştir ¦¦
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Weird Boy :: Vkook
FanfictionOnun kendisini herkesten ayıran tuhaf bir özelliği vardı... Bir gölgeye aşık olmak. ❣UYARI❣ Bu kitap bxb'dir. (boy x boy) ✔ Ana çift Taehyung X Jungkook'tur. ✔ İlk ficim ve çok heyecanlıyım. Lütfen desteğinizi esirgemeyin ^^