3.9K 402 135
                                    


JungKook


      Bay Kim'in evine gelmemin üzerinden sadece bir kaç gün geçmişti. Buna rağmen kafamda yığınlarca soru vardı. Taehyung neden sürekli maske takıyor , ve en önemlisi de gölgelerimi nasıl biliyordu? Babamın da aynı kendi gibi zorba arkadaşları olmasına rağmen Bay ve Bayan Kim nasıl bu kadar iyi olabiliyorlardı? Doğrusu bu durumdan şikayetçi değilim ama yaşadığım hayatı göz önüne alırsak bunlar bana biraz mucize gibi geliyordu. Oldukça garip bir mucize. 

      Dalgınlığımdan dolayı duvara diktiğim gözlerimi bir kaç kez kırpıştırarak bu soruları sonra düşünmem gerektiğine karar verdim. Salondaydım ve ellerimin arasında , severek okuduğum bir serinin kitabı vardı. 'Var olan yoklar' . Kitap resmen benim hayatımı anlatıyor gibiydi. Daha gençlik çağında birisinin yaşadığı zorluklar ve daha bir çok şey. Biliyorum , bu konuyu ele alan oldukça kitap var fakat bu kitap benim için diğerlerinden daha özeldi. Sanırım bu V'nin en sevdiği kitap olduğu için benim de hoşuma gidiyor. 

      ''Kookie biz çıkıyoruz tatlım! Çok geç olmadan döneriz.'' Oturduğum koltuktan kafamı arkaya doğru çevirerek seslenen Bayan Kim'e baktım. Doğru ya , bugün bir yere ziyarete gideceklerdi. Bayan Kim ayakkabısını giyip evden çıkmadan önce bana gülümseyip ''Taehyungie'ye göz kulak ol.'' dediğinde kafamı sallamıştım. Ama aslında iç sesim 'Koskoca adama ben nasıl bakayım yahu!' diye konuşuyordu. Kendi iç sesime kıkırdayarak kitabıma geri döndüm. 

      Bir kaç saat sonra yarıladığım kalın kitabı salonda ki masanın üstüne koyup yavaşça esnedim. Öğlen sıcaklığı daha yeni yeni dinmeye başlıyordu. Neyse ki ev serindi ve güneş çok rahatsız etmiyordu. Taehyung hyung'un ne yaptığını merak ettiğimden , koltuktan kalkıp yukarıya çıkan merdivenlere doğru yürüdüm. Odanın beyaz kapısını araladığımda Tae yatağının ucuna oturmuş , sırtını duvara yaslamış ve kitap okuyordu. Rahatsız etmemek için dışarı çıkacaktım ki gözüme takılan ani bir detay şaşırmama neden oldu. Okuduğu kitap 'Var olan yoklar' dı. 

      'Gerçekten büyük bir tesadüf' diye aklımdan geçirirken Taehyung da aralanan kapının sesini duymuş olacak ki kafasını beni olduğum tarafa çevirdi. İfadesinin ne olduğunu maskeden ve saçlarından göremesem de sanki bir kıkırdama sesi duymuş gibi oldum. ''Rahatsız mı ettim?'' dedim az önce ki şaşkınlığımı biraz dindirerek. Kafasını 'hayır' anlamında salladı. Kitap konusunu konuşmanın biraz saçma olacağını düşünerek karnımın guruldamalarını dinledim. ''Bayan Kim yememiz için bir şeyler hazırlamıştı. Eğer sende açsan-'' Sözümü bitirmemiştim ki kalkıp saçlarımı okşadıktan sonra odadan çıktı. Bu sanırım 'Hadi yemek yiyelim' demek oluyordu. 


***


      Hava kararmıştı. Ay gökyüzüne çıkmış , yıldızlarda yerlerine çoktan geçmişlerdi. Bayan Kim geç gelmeyeceklerini söylemiş olmalarına rağmen hala gelmemişlerdi. Büyükler için çok endişelenen birisi değildim ama bana böyle iyi davranan insanlar için az da olsa meraklanıyordum. 

      Tae ile yemeğimizi 4 saat önce yemiştik. Yemek süresince ona bakmadan duramamıştım. Her bir lokmayı yemek için maskenin kenarını kıvırmak bana çok zahmetli geliyordu ama Tae hyung buna rağmen her seferinde aynı şeyi yapıyordu. Bazen acaba yüzünde ciddi bir hasar mı var diye düşünüyorum ama olacağını sanmam çünkü Bayan Kim onun gayet sağlıklı olduğunu söylüyor. 

      Şuan oda da yalnızdım. Taehyung aşağıda televizyon izliyordu ve ne izlediğini açıkçası pek çıkaramamıştım. Derin bir nefes alıp gözlerimi karanlıkta gezdirdim. Jimin hyung bana artık pek gelemeyeceklerini söylemişti ama bir ümitle bugün de onları bekliyordum. Beklememe değmişti.

      Önümde aniden beliren gölge biraz beni korkutsa da onun Jin olduğunu fark etmek içimi rahatlatmıştı. Telaşlı gözüküyordu ve o silik görüntüsü sanki yıpranmış gibiydi. ''Jin hyung neler oluyor?'' Gözlerimi onunkilere diktim. Kafasını öne eğdi ve ellerini benim omuzlarıma koydu. Bu duruşu aynı filmlerde ki çok önemli bir şey söyleyip ortadan yok olan adamlarınkine benziyordu. Böyle bir şeyin olmamasını ümid ederek Jin'e üzgünce baktım. ''Kook çok kötü şeyler oluyor.'' Yutkundu ve bakışlarını benden çekti. ''Gölgeler Dünyasının  en önemli kuralı şuan bir şey tarafından yok sayılmış durumda.'' Onun ne dediğini anlamıyordum.  ''O kural nedir Jin hyung?'' dedim şaşkın bir şekilde. Bir süre nefesi zincirlenmiş gibi hiç bir şey söylemedi. Ellerini omzumdan çekip eğdiği kafasını tekrardan kaldırdı. Gözlerinden bir şeylerin doğru olmadığını anlıyordum. ''Bir gölge...' dedi yutkunarak. ''Bir gölgenin çiğnememesi gereken en önemli kural asla bir insana dönüşmemektir.'' Konuşurken ciddi gözüküyordu. ''Birisi bu kuralı çiğnedi.'' 



Geciken bölüm için üzgünüm , bulunduğum yerde maalesef ki internet yoktu  ㅠㅠ Umarım bölümü beğenmişsinizdir~ Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen >//<

Weird Boy :: Vkook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin