➀➂

3.7K 329 118
                                    


JungKook


      Hava çok soğuktu. Uzun ağaçların yapraklarının arasından geçen rüzgar etrafta ki hiçbir yaşam belirtisi göstermeyen evlerin dış duvarlarında yankılanıyordu. Hava aydınlıktı aydınlık olmasına ama güneş görünürlerde yoktu. Mavinin kaplaması gereken gökyüzü griydi ve bulutlar neredeyse hiç yokmuş gibiydi. Kimsenin sabahın köründe gelmeyi bile akıl etmeyeceği , bu soğuk yerde kaybolan tek kişi eminim ki sadece bendim. Nedenine gelecek olursak sanırım bu benim  aptal olduğumdan dolayı kaynaklanıyordu.

     Üşüyen kollarımı ısıtmak için olabildiğince ellerimle sarmaya çalışırken , bir yandan da derin bir nefes verip mırıldandım. ''Aferin sana Jungkook. Şimdi yolunu nasıl bulacaksın acaba?'' Kendi kendime sorduğum soruya verecek bir cevabımın olmaması üzücüydü. Ama böyle giderse burada ölebileceğimi düşünmeye başlamıştım. Çünkü neredeyse bir saattir yolumu bulmaya çalışıyordum ve pek bir ilerleme katettiğim söylenemezdi.Ne diye o yabancının arkasından koşup gitmiştim ki? Zaten benim küçüklüğümden beridir yaptığım en büyük hata sonucunun ne olacağını bilemeden tanımadığın birinin arkasından gitmek olmuştu...

    Tek fark şuan beni kurtaracak biri yoktu. O zamanlar girdiğim her beladan beni koruyacak arkadaşlarım yanımdaydı. Biliyorum , hayatım boyunca hiçbir insan arkadaşım olmadı ama zaten bu arkadaşlarım insan değildi. Onlar gölgeydi. Onlar her zaman benim yanımda olan ve bana destek çıkan gölgelerimdi. Onlar benim kurtarıcımdı , ailemdi

     Şimdi ise ne beni bu karmaşık düşüncelerimden kurtarabilecek dostlarım , ne de kaybolduğumda beni bulabilecek birisi yok. Yalnızım , çaresizim. Aynı yeni doğduğum zamanki halim gibi. 

      Gözlerimin sulandığını hissettiğimde kafamı sağa sola sallayarak , ıslak gözlerimi soğuk ellerimle hemen sildim. Şuan ağlamam mantıksız olurdu. Ortada daha kesin bir şey yoktu. Tamam , belki gölgelerim uzun zamandır ortalıkta gözükmemiş olabilirlerdi ama bu onların yok olduğu anlamına gelmiyordu. Belki yanlış olan bir şeyler vardı ama bu o yanlışların kaybolmayacağı manasına gelmezdi. 'Bu kadar duygusal olma Kook.' diyen iç sesimi haklı bulmuştum. Ne de olsa bu zalim ve acımasız dünyada duyguların ne önemi kalmıştı ki , değil mi? 

     Daha fazla olduğum yerde durmamaya karar vererek tekrardan bomboş olan sokakların birine doğru koşturdum. Evden oldukça uzaklaşmış olduğum kesindi bu yüzden kısa sürede varmak için koşmam gerekiyordu. Koşarken her seferinde kafamı çevirip sağıma ve soluma bakıyor , tanıdık bir yer bulma umuduyla bakışlarımı çevrede gezdiriyordum. Görebildiğim tek şey tanımadığım evler oluyordu. 

      Yorulduğumdan dolayı koşmayı bırakıp , ellerimi dizlerimin üstüne koyarak soluklandım. Neyse ki koştuğum için bedenim biraz ısınmıştı. Kafamı kaldırıp gökyüzüne doğru baktığımda grimsi havanın gittikçe dağıldığını görmüştüm ve bu da güneşin sonunda çıkacağının habercisiydi. 

      Birden duyduğum bir çatırtı sesiyle hızla sağıma döndüm. Böyle ıssız bir yerde doğrusu bir ses duymak ürperticiydi. Sağ tarafa doğru biraz daha dikkatle baktığımda duvarın arkasından çıkan iki minik gözle birlikte istemsizce gülümsedim. Bu minik ve oldukça tatlı bir kediydi. ''Selam ufaklık. Benim gibi sende mi kayboldun?'' Başka bir ses duymak onu da ürkütmüş olacak ki hızla kafasını bana çevirdi ve iri , yuvarlak gözleriyle bana bakmaya başladı. Ardından minik patilerini çekingence bana doğru attı.

     Yanıma geldiğinde dizlerimin üstünde eğilip onu kucağıma almıştım. Anlaşılan yabani bir kedi değildi çünkü onu kucağıma alırken hiçbir tepki göstermemişti. Gür tüyleri vardı ama buna rağmen çok hafifti. O sırada kedinin ağzında tuttuğu bir kağıt parçası dikkatimi çekmişti. İlk başta görmediğim için oldukça şaşkındım. ''Hey , bu da ne böyle?'' Merakla sorduğumda sanki kedi bir şey demek istermişçesine bana bakmıştı. İçimden bir ses okumam gerektiğini söylüyordu.

Weird Boy :: Vkook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin