➀➀

3.4K 350 103
                                    


JungKook


      ''...Çünkü onlar artık yoklar.'' İçime oturmuştu bu cümle.  Bir fırtına gibi bütün düşüncelerimi paramparça etmiş , bir ok gibi beynime saplanmıştı. Bir şey söylemek istiyordum ama kilitlenen sözcüklerim yüzünden hiçbir şey diyemiyordum. Hiç beklemediğim bir anda , hiç beklemediğim şeyler küçüklüğümden beri oluyordu ama bu kesinlikle diğerleriyle kıyaslanamazdı. Kalbimde ki bir tarafın eksildiğini hissetmiştim. Sanki oraya hayat veren damarlarım kopmuş gibiydi. 

   Son söylediği şey üzerine başka hiçbir şey söylemeyen Taehyung'a baktım. Bakışlarım bir anlam ifade etmiyordu , çünkü donup kalmıştım. ''Hyung... ne demek istiyorsun?'' Zorda olsa bir kaç kelime söylediğimde Tae kafasını öne eğip bir şey demedi. Onun başka bir şey söylememesi beni daha çok mahvediyordu. Gerçekten kötü bir olay mı olmuştu?

      Yüksekçe bağırdım.  ''Neden bir şey söylemiyorsun ha!? Gölgelerime ne oldu söyle!'' Bağırırken gözlerimden akan yaşlara engel olamamıştım , çok korkuyordum. Gölgelerimin bir daha asla gelmemesinden korkuyordum. Ben onlar olmadan bu dünyada yapayalnız biriydim. Onlarsız bir gün bile geçiremeyen ben , bir ömür boyu nasıl yalnız yaşayabilirdim ki? Bu bir şaka olmalıydı. Gerçek olamayacak kadar imkansızdı çünkü.

      Taehyung'un odada olmasını umursamadan oda kapısının yanında ki ışık düğmesine doğru ilerledim. Biliyordum , gölgelerim gitmiş olamazlardı. Işığı hiç beklemeden kapatıp , ay ışığının içeri girmesi için aralık olan perdeleri sonuna kadar açtım. Şimdi içeride gölgelerin oluşabileceği bir mekan oluşmuştu.

      Elimle ıslak gözlerimi silerek Tae'ye dönüp ''Göreceksin , mutlaka gelecekler.'' dedim. Gelmeleri gerekiyordu , öyle umuyordum. Gözlerimi karanlık odada gezdirerek bir şey bulma umuduyla bakındım ve bekledim. Kaç dakikadır ayakta olduğumu bilmiyordum ama şuan onu düşünecek zaman değildi. Biraz daha bekledim , umudumu tüketmem gereksizdi. Sonuçta geleceklerdi. Yani gelirlerdi , değil mi? 

      Ben fark etmeden gözyaşlarım düşmeye ve yanağımdan süzülmeye başladı. Beynimin değil , kalbimin bir emriydi bu. Çünkü hala geleceklerini düşünüyordum ama kalbim umudunu yitirmişti. Titreyen dizlerim ben bir şey yapmadan kendiliğinden  yere çöktüğünde son kez bir şey bulma umuduyla etrafıma bakındım. Yoktu. Şuan olmasını istediklerim hiçbir yerde yoktu.

    Kafamı öne eğerek yavaşça akan göz yaşlarımın şiddetlenmesine izin verdim. Her saniye biraz daha kötüleşiyordum. Vücudum titriyordu , göz yaşlarımın verdiği sıcaklık yüzümü yakıyordu. Geçen her saniye beni daha çok korkutuyordu. 

      Odanın sessizliği bozan hıçkırıklarım duvarlarda yankılanırken birinin bana sarıldığını hissettim. Bu Taehyung'du. Öne eğilmiş olan kafamı kaldırıp kendisine bakmamı sağladığında ilk kez onla bu kadar yakınlaştığımı fark etmiştim. Bunu fark etmemin sebebi kokusuydu. Büyüleyici , oldukça özel ve tarif edilemez bir kokusu vardı. Bu koku bana çok tanıdık gelmişti. Küçüklüğümden beridir tanıdığım bir koku olduğuna emindim ama çıkaramamıştım.

      Elleriyle kızarmış ve şişmiş ıslak gözlerimi silip , sanki bir şey söylemek istiyormuşcasına saçlarından dolayı tam göremediğim gözleriyle benim gözlerimin içine baktı. Şuan onun konuşabilmesini ve bana her şeyi anlatmasını o kadar çok istiyordum ki... 

      ''Neden...'' Sessizce söyledim. ''Neden beni bırakıp gittiler hyung?'' Bana söz vermişlerdi. Ne olursa olsun , gerekirse dünyanın sonu gelsin , hep yanımda olacaklarına söz vermişledi. Evet , Gölgeler Dünyası'nın bu aralar karışık olduğunu biliyordum.  Ama neden bir kezde olsa beni görmeye gelmemişlerdi?

Weird Boy :: Vkook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin