4K 395 45
                                    


JungKook


      Hava yavaş yavaş kararıyordu. Sanırım ilk defa buna sevinmek yerine üzülüyordum çünkü kalacağım odayı başkasıyla paylaşacağımı nereden bilebilirdim ki! Gölgelerimle bir an önce konuşmak ve merak ettiğim soruyu onlara da sormak istiyordum. Üstelik Taehyung çok garip birisiydi. Bütün bunları nasıl bildiğini düşünmek kafamı ağrıtıyordu. Şimdi de onla aynı odada kaldığım için gölgelerimle rahatça konuşamayacak olmam tam bir felaket. 

      Yattığım koltuk hiç rahat değildi. Gözlerimi kapatsam da bu rahatsızlık yüzünden uyuyamıyor , sürekli dönüp duruyordum. En sonunda sağıma döndüm ve yatağında yatan Taehyung'a bakmaya başladım. Yatarken bile maske takması çok garibime gitmişti. Uyuduğunu anladığım garip sesle derin bir nefes alıp ayak ucumda oturan Jimin'e olabildiğinde fısıldadım. 

      ''Artık konuşabiliriz hyung.'' Onun silik görüntüsüne bakarken o ise kafasını bana çevirmemişti bile. ''Kook , buraya geldiğimden beri rahatsız hissediyorum.'' Anlamsızca kaşlarımı 'Neden' anlamında çattığımda bu sefer gözlerini bana çevirmişti. ''Burası beni çok telaşlandırıyor. '' Ani bir hareketle yattığım yerden doğurulup sesimi biraz yükselttim. ''Ne demek telaşlandırıyor? '' Omuz silkip bakışlarını yere çevirdi. ''V uzun zamandır yok biliyorum ama o varmış gibi hissediyorum burada.  Tuhaf değil mi?'' Onun hisleri benimkinden farksızdı. Gerçekten o varmış gibiydi ama yoktu. Onsuzluğa alışmak benim gibi gölgelerim için de zordu. Havanın durgunluğunu sezdiğimde farklı bir konu açtım. ''Jimin hyung , neden sadece sen geldin?'' Sorduğum soru üzerine ayak ucumdan kalkıp bana doğru yaklaştı ve elleriyle saçlarımı okşadı. ''Gölgeler dünyasında bir şeyler değişiyor Kook. Ne olduğunu bilmiyorum. Bu yüzden bir süre buna alışmalısın. Garip şeyler olursa korkma. Biz hep yanındayız. Şimdi orası her ne kadar rahat olmasa da uyu , tamam mı?'' Gülümsedi ve alnıma bir öpücük kondurdu. Gitmesini istemiyordum ama yapabileceğim bir şey yoktu. Gözlerimi kapattım ve uyumaya çalıştım. 


***


     ''Evet , kalkın bakalım uykucular!'' Tiz bir kadın sesi duyduğumda zaten hafif uykum çoktan kaçmış , belim ise hala 'Bu koltuktan kurtarın beni' diye isyan ediyordu. Gözlerimi açtım ve önümde duran kim olduğunu anlayamadığım kadına baktım. ''Günaydın Jungkook! Dün tanışamamıştık ama artık tanışıyoruz değil mi? Ben Bayan Kim.'' Uzattığı elini selamlaşma anlamında sıkarak ''Memnun oldum'' dedim. Aynı Bay Kim gibi sevinçli birisine benziyordu. Ellerini çırptı ve kapıdan çıkmadan önce seslendi. ''İkiniz de kahvaltıya geç kalmayın!'' 

        Sabah olduğuna ilk defa sevinen bedenim bu rahatsız koltuktan kalktığı için bayram ediyordu. Gerindikten sonra gelen hışırtıyla bana doğru uzatılan minik kağıda baktım. Tae acaba yine V hakkında bir şey mi yazmıştı? Kağıdı uykulu gözlerimle okumaya başladım. ''Dün gece kimle konuşuyordun?'' Gözlerimi büyükçe açıp gece uyuduğunu sandığım Tae'ye baktım. ''Uhm b-ben...'' Elimde ki kağıdı bir anda kapıp cebine koydu ve yeni bir kağıt çıkarıp yazmaya başladı.  Kağıdı tam uzatacakken kapının tıklanması ve Bayan Kim'in seslenmesi bir oldu. ''Kahvaltıya çağırmamış mıydım ben sizi? Hadi aşağıya gelin!'' O kağıtta her ne yazıyorsa çok merak ediyordum. 

        Taehyung beklentimin aksine kağıdı vermemişti. Odadan çıkıp koridorda yürümeye başladı. Haliyle bende evi bilmiyordum bu yüzden onu takip etmekten başka çarem yoktu. Banyo olduğunu anladığım odaya girerek kapıyı kapattı ve kilitledi. Bir su sesi geldikten sonra banyodan çıkmıştı. Anlaşılan maskenin altında ki yüzü görmemi istemiyordu. Bu benim merakımı daha çok arttırıyordu. 

       Bende yüzümü hızlıca yıkadıktan sonra onun arkasından gitmeye devam ettim. En sonunda geniş olan mutfağa gelmiştik. ''Afiyet olsun.'' Bay Kim ve Bayan Kim neşeyle söyledikten sonra biz de çoktan sandalyelere yan yana oturmuştuk. Ve merak ettiğim bir şey vardı. Yemek yerken maskesini çıkaracak mıydı? Yüzünü yıkarken bile göstermeyen çocuk bunu yapmazdı herhalde. 

       Tahmin ettiğim gibi maskesini çıkarmamış , sadece yandan biraz kıvırmış ve yemek yiyebileceği bir yer açmıştı. Ama yine de maskesinin oluşturduğu karanlık onu görmemi engelliyordu. Ona baktığım fark edilmeden önce kahvaltımı etmeye başladım.  ''Ellerinize sağlık Bayan Kim.'' Kendi evimde hiç söylemediğim cümleyi burada söylemek garip hissettiriyordu. Ama hakkını vermeliydim cidden bir aşçı gibi güzel kahvaltı hazırlamıştı. Yüzünün buruşuklarını ortaya çıkaracak şekilde gülümsedi. ''Beğenmene sevindim tatlım.'' 

      Kahvaltıdan sonra büyük evde nereye gitmem gerektiğini bilmediğimden ve o kağıtta neler yazdığını merak ettiğimden dolayı Taehyung'u yeniden takip etmeye başladım. İlk geldiğimde gördüğüm büyük odaya girdi ve televizyonu açıp tanıdık olan koltuğa oturdu. ''Taehyung hyung..'' Merakla onun ismini söylediğimde kafasını arkaya doğru çevirdi.  Saçlarından dolayı göremediğim gözleriyle bana bakıp bakmadığını bilmiyordum. ''Acaba kağıda ne yazmıştın?'' En sonunda merakıma yenik düşmüş ve sormuştum.  Minik kağıtlardan birine yine bir şeyler yazarak bana verdi. ''Gölgelerinle rahatça konuşabilirsin. Benden çekinmene gerek yok.'' Bunun iyi ya da kötü bir cevap olup olmadığından emin değildim. Gölgelerle konuşma gücümü bilmesi beni korkutuyordu. Üstelik bunun hakkında ona hiçbir şey anlatmamıştım.  Ama bir yandan da en sonunda bir insanın beni deli görmediğine sevinmiştim. Anlaşacağım birine benziyordu. 

         Topuklu ayakkabı sesi gelmeye başlayınca ikimizde kafamızı o tarafa doğru çevirmiştik. ''İkiniz de poz verin bakalım! Bir anı olsa fena mı olur?'' Bayan Kim gülümseyerek elinde ki kamerayı salladı. Taehyung da oturduğu koltuktan kalkmış ve yanıma geçmişti. Bayan Kim kamerayı ayarlarken sevinçle söyledi. ''Öyleyse peyniiir~'' 



Oylarınızı ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen~ Umarım bölümü beğenmişsinizdir ♥

Weird Boy :: Vkook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin