➁➀

2.9K 257 118
                                    


JungKook


     Taehyung'un yavaşça dudaklarımdan ayrılmasıyla birlikte kırpmadığımdan dolayı acımaya başlayan gözlerim hızlıca kapanıp açılmıştı. Yanaklarımda oluşan pembe tonu hissetmemek şu durumda mümkün değildi çünkü resmen yandığımı hissediyordum. Kulaklarıma dolan tatlı ve narin bir kıkırdama olmasa uzun bir süre dikkatimi toplayamayabilirdim. 'Bir öpücükten bu kadar etkileniyorsan senle işimiz var Kook.' İç sesimin söyledikleri beni daha fazla utandırmaktan başka bir şey yapmıyordu. 

      ''Hey , utandın mı yoksa?~'' Tae tekrardan bana kıkırdamasını sunduktan sonra pamuktan daha yumuşak olan elleriyle yüzümü avuçlarının arasına aldı ve utanmanın etkisiyle kendisi dışında her yerde gezdirdiğim bakışlarımı onun yüzünde toplamama neden oldu. Elbette bu durumda direk gözlerinin içine bakamazdım , deli gibi utanıyordum çünkü. Ne zamandan beri böyle hissetmeye başladığımı bilmiyordum. 

       ''Hiçte utanmadım...'' Söylediğim onu güldürdü ve dudaklarından tatlı bir tebessümle ''Yalancı~'' kelimesi döküldü. Her bir tebessümü , her bir gülümsemesi , her bir gülüşü onu tekrardan öpme isteğimi uyandırıyordu. Acaba ona öpücüğün hoşuma gittiğini söylesem beni bir daha öper miydi? Doğrusu bunu söylemek benim için çok zordu. Tanrı aşkına , zaten ne diye bunları düşünüyordum ki? 

      Derken sanki aklımı okuma gücü varmış gibi sürekli kaçırdığım gözlerimin içine baktı ve tekrardan o can alıcı sesiyle fısıldadı. ''O halde bana izin ver Kookie.'' Daha ben ne olduğunu anlayamadan sırtım yumuşak yatakla buluştu ve Taehyung tekrardan aramızda santimler kalacak şekilde yüzünü bana yaklaştırdı. Buna gerekirse yüzlerce kez devam etsin kalbimin yine aynı şiddet ve hızla atacağını biliyordum. Her nefesi yüzüme çarptığında kalbim patlayacak gibi oluyordu.  Ve şuan ki pozisyonumuz içinde bulunduğum durumdan kurtulmama hiçte yardımcı olmamıştı. Taehyung benim üstümdeydi ve vücutlarımız daha önce hiç olmadığı kadar birbirine yakındı. 

      ''Hyu-'' Sözümü bitirmeme engel olan yumuşaklık ve saçlarımda gezinen eller bir anda kalbimi alıp dünyanın öbür ucuna kadar götürdü. Dışarıda olup biten ne varsa her şey durdu ve tek hissedebildiğim şey Taehyung'un nazik hareketleri ve çıkacakmış gibi hızlıca atan kalbimin ritmiydi. Bu sefer dudaklarını yavaşça hareket ettirmeye başladı ve benim dudaklarımın üstüne bıraktığı ıslaklıklar rüyadaymışım gibi hissettirdi. Bu his... Çok güzeldi. 

      Aniden çarpan kapı olmasaydı onun dudaklarına karşılık verecek fırsatım olabilirdi ama maalesef ki şansımı kaçırmıştım. Taehyung'da bu ortamın bozulmuş olmasından rahatsız olduğunu belli edecek şekilde üstümden kalktı ve kapıyı sertçe açan kişiye bakışlarını yönlendirdi. Bende dikkatimi oraya yönlendirdiğimde Jin'in kızgın bakışlarıyla bize baktığını gördüm. 

       Gözlerini Taehyung'a odakladı ve kaşlarını çatıp işaret parmağını sağa sola salladı. Bu haliyle aynı çocuğuna kızan bir anneye benziyordu ve cidden sevimliydi.  ''Jungkook daha yeni uyanıyor ve sen uyanır uyanmaz çocuğa tecavüz mü ediyorsun Tae? Pis sapık , in çabuk bebeğimin üstünden!'' Jin'in kollarını birbirine kenetleyip dediği şeyle kafamı telaşla sağa sola salladım. ''Hyung , y-yanlış anladın. Biz sadec-'' 

       ''O benim olduğu için için karışma lütfen Jin hyung.'' Taehyung'un sözümü kesip söylediği şeyle Jin oldukça komik bir şekilde ''Ne!?'' diye bağırmış ve ben ise hala Tae'nin benim için söylediği 'O benim' sözüne takılmıştım. Artık yanaklarım kızarabileceği en üst noktaya gelmişti. Hatta Tae'nin söylediğine o kadar dalmıştım ki şuan Jin hyung'un bağrışlarını bile duymuyordum. ''Nereden senin oluyormuş yah!'' 

      Bağrışları duyduğundan olsa gerek kapıdan kafasını uzatan Hoseok tam ''Uyanmışsın Koo-'' diyecekken sözünü tamamlayamamış , gözlerini kocaman açmış ve ardından odada yankılanan büyük bir çığlık koparmıştı. ''İnanamıyorum!'' Hyunglarımın şaşkınlık dolu yüzleri istemsizce kıkırdamama neden oldu. Taehyung'da komik bulmuşa benziyordu. Jin , Hoseok'un kolunu dürterek dudak büzdü ve ardından görmeyi çok özlediğim o çocuksu haline dönerek ''Kookie'miz elden gidiyor Hope.'' dediğinde yüzüne tatlı bir tebessüm yerleştirdi. ''En azından doğru birine gidiyor~'' 

      Bununla birlikte Jin bakışlarını bana çevirip göz kırpmış ve gülmemi sağlamıştı. ''Sizi bilmem ama gerçekten çok acıktım ben.'' Hoseok elini karnına götürüp ovuşturdu ve ardından kısa bir iç çekti. ''İnsan olunca daha çok mu acıkmaya başladım ne?'' Jin de kafasıyla onu onaylayıp bana ve Tae'ye baktıktan sonra el çırptı ve odadan çıkmadan önce neşeyle bağırdı. ''O zaman size harika bir kahvaltı hazırlayayım ben.'' Hoseok da duyduğu şeyin mutluluğuyla Jin hyung'un peşinden gitmiş ve tekrardan Taehyung'la benim odada yalnız kalmamızı sağlamıştı. 

     ''Bugün seni bir yere götüreceğim Jungkookie.'' Tae'nin beni elimden çekiştirip yataktan kaldırmasıyla birlikte şaşkın bakışlarımı ona yönlendirdim. ''Nereye hyung?'' Soruma karşılık sadece tebessüm etti ve saçlarımı karıştırdı. ''Orası sürpriz. Ama ilk önce kahvaltı etmeliyiz. Hem diğerlerini de özlemişsindir , değil mi?'' Sürprizin ne olabileceğini bilmiyordum ama Tae'nin mutlu oluşuna bakılırsa gerçekten özel bir şey olmalıydı. Onun mutluluğu beni de mutlu ediyordu. 



Bölüm biraz kötü oldu , öncelikle bunun için özür dilerim T^T Bu arada sonra ki bölüm büyük ihtimal final~ Ama ondan önce bir şey sormak istiyorum : Smut istiyor musunuz? xhcgxhvc Aslında bölümler süresince hep masum bir aşk temalı gitmeye çalıştım yani belki smut biraz aşırıya kaçabilir. 

Okuduğunuz için çok teşekkür ederim ^^ Bölüm ve kitap hakkında ki düşüncelerinizi , fikirlerinizi yorumlar kısmında belirtirseniz ve destek olmak için oy kullanırsanız çok sevinirim~ Umarım bölümü sevmişsinizdir ♥




Weird Boy :: Vkook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin