3.7K 354 111
                                    


JungKook


      Bugünün hayatımın en değişik günü olduğuna karar vermiştim. Yeniden doğmuş gibi hissediyordum çünkü hayatım çok değişmişti. Önceden gerçekten boş bir hayat yaşıyordum , hiç bir eğlencesi olmayan sıkıcı günler geçiriyordum. İnsanları sevmiyordum çünkü çevremde sevebileceğim tek bir insan bile yoktu. Şimdi ise her şey tersine dönmüş gibiydi. Sanki bütün zorluklar gitmiş , kabusumdan uyanmış gibiydim. Yaşamım en sonunda doğru yolda ilerliyor gibiydi. Bu , hayatım boyunca en çok istediğim şeydi. Ve galiba buna yavaşta olsa ulaşıyordum.

      Bunun verdiği huzurla önceden donuk ve bir şey ifade etmeyen gözlerim şimdi ışıldıyordu. Işıltısını içimde hissediyordum. Değişik bir histi. Sevdiğimi inkar edemezdim ama olayların bu kadar hızlı gelişmesinden dolayı hala şaşkındım. Ve bugün şaşkın bakışlarıma bir yenisi daha eklenmişti.

      ''Hadi Kookie~ Geç olmadan giyinin. '' Kafamı çevirip mağazanın diğer ucunda gülümseyen Bayan Kim'e bir de yanımda duran Tae'ye baktım. Tanrım... Neden bu kadar çok heyecanlanmıştım ki? Minik bir kabinde bile yanımda olacak Taehyung yüzünden mi yoksa hala dönme dolabın bende bıraktığı etkiden mi oluyordu bilmiyordum. Ben ne yapacağımı bilemezken en sonunda Tae soyunma odalarının bulunduğu koridora doğru ilerlemeye başladı. Bende onun arkasından elimde ki açık mavi sweatshirtle birlikte takip ettim. Yanaklarımın kızardığını hissediyordum.

      En sonunda boş olan kabinin içine girdiğimizde yine ve yine şaşkınlıkla etrafa baktım. Tahmin ettiğimden daha geniş bir kabindi. Dışardan minik gözüken bu dükkanın bu kadar geniş soyunma odaları olduğunu düşünmemiştim. Doğrusu daha iyi olmuştu çünkü iki kişi sıkış bıkış giyinmekten kurtulmuştuk.

      Üstümde ki montu çıkarıp askıya astıktan sonra hala kızarık duran yanaklarımla Tae'ye döndüm. O da bilmem kaç kat giydiği hırkalarını askıya asmakla meşguldü. ''Şey , hyung... Arkanı döner misin?'' Kafasını olumlu bir şekilde salladıktan sonra sırtını bana döndü ve o da üstünü değiştirmek amacıyla diğer tarafa astığı sweatshirtü eline aldı. Neyse ki biraz rahatlamıştım çünkü onun beni soyunuk görmesini istemiyordum. Sorun cildimi görecek olması değildi , eğer arkası dönük olmasa daha çok kızaran yüzümü görebilirdi. Bu... fazlasıyla utanç verici olurdu.

      Fazla oyalanmadan hemen üstümde ki siyah tshirtümü çıkarıp , Bayan Kim'in seçtiği açık mavi sweatshirtü giymeye başladım. Açıkçası çok sevmiştim , çünkü yumuşacıktı ve üstelik en sevdiğim renkti. Giyindikten sonra dağılan saçlarımı elimle düzelttim ve arkamda birinin olduğunu unutarak arkamı döndüm. Döner dönmez de karşılaştığım şey büyüleyici , çıplak bir sırttı.

      ''O-oha'' Ağzımdan yanlışıkla kaçırdığım kelimeyle elimi ağzıma götürdüm ve Tae'nin bunu duymaması için içimden dua etmeye başladım. Duymuş olmalı ki Taehyung arkasını döndü. ''Ah şey b-'' Görüş alanıma giren kaslı göğüsle birlikte sözüm kesilmişti. Fark etmeden sesli bir şekilde yutkundum. Gözlerimi hemen o taraftan çekerek ayaklarıma bakmaya başladım. ''Özür dilerim hyung. Hala giyindiğini bilmiyordum.'' Şuan yanaklarım mangalda pişiyormuş gibi bir his veriyordu.

      Taehyung tekrar arkasını dönünce kaçak bakışlar atmaya engel olamamıştım. Bu kadar iyi bir vücuda sahip birisi nasıl olur da yüzünü saklayabilirdi anlamıyordum. İşte şimdi merakım daha çok artmıştı. Eğer böyle bir vücudu varsa kim bilir yüzü ne kadar güzeldi... Bu düşüncemle birlikte kabinin gittikçe sıcaklaştığını hissetmiştim. Bu yüzden telaşla kabinden çıkıp derin bir nefes aldım. Şimdi fark ediyordum , kabinde o manzaradan sonra nefesim tıkalı kalmıştı.

      ''Harika olmuşsun Kookie! Yakışacağını biliyordum~'' Bayan Kim , gözleri ışıldayarak yanıma gelmişti. Tam bir şey söyleyecekti ki ince ellerini aynı çocuğunun ateşine bakan bir anne gibi yüzümde gezdirdi. ''Kookie! Bu ateş ne? Yanıyorsun! Ayrıca yüzün kıpkırmızı!'' Aniden bağırması üzerine hafif ürkmüştüm. Ama doğrusu beni önemseyen biri olmasına seviniyordum. ''İyi hissediyor musun? Doktora gidelim mi?'' Endişeli bir şekilde soran Bayan Kim'e gülümsedim. ''Sorun yok , ben iyiyim Bayan Kim.'' İlk önce emin olmadığını belli eden bir bakış atarak en sonunda o da gülümsedi. ''Ah , beni korkuttun Jungkook. Neyse , üstündekini beğendin mi?'' Olumlu bir şekilde kafa salladığımda kıkırdadı. ''O zaman hadi alalım~''


***


      Eve geldiğimizde hava çoktan kararmış , akşam olmuştu. Bugün hayatımın en eğlenceli günüydü çünkü harika bir çok şey yaşamıştım. Mağazadan çıktıktan sonra Taehyung , hız trenine binmeyi önermişti ve binmiştik. Bilet satan bir amca üstümüzde ki aynı olan sweatshirtlerden dolayı olsa gerek bizi sevgili sanmıştı. Bende her zaman ki gibi kızaran yanaklarımı örtmek için kafamı önüme eğmiş ve tebessüm etmiştim. Herkesin bizi sevgili sanması garibime gidiyordu.

      Hız treninden sonra ben çok merak ettiğim çarpışan arabaya binmek istemiştim ama Taehyung binmemişti. Büyük ihtimalle maskesinin düşmesinden korkuyor olmalıydı. Neden yüzünü korumaya bu kadar çok önem verdiğini bilmiyordum. Tae binmeyince bende Bay Kim ile birlikte çarpışan arabalara binmiştim ve gerçekten çok eğlenceliydi. Aslında Bay Kim'in de içinde hala bir çocuk yaşadığını bu vakitte anlamıştım. Çünkü o da çok eğleniyor gibi duruyordu.

     Lunaparktan ayrılmadan önce son olarak hepimiz patlamış mısır almıştık. Mısırı yiyerek yürürken , Bay ve Bayan Kim sürekli şakalaşmışlardı ve bende kıkırdamaktan kendimi alamamıştım. Tekrardan bu ailenin çok harika olduğunu düşünmüş ve kısa da olsa onların yanında bulunabildiğim için kendimi şanslı hissetmiştim.

      En önemlisi de , bugün Taehyung ile birlikte daha çok vakit geçirmiştik. Konuşamadığından dolayı genelde mesajlaşarak anlaşıyorduk ama bu bile beni mutlu ediyordu. Daha önce biriyle hiç bu kadar iyi anlaşacağımı düşünemezdim.

      Düşüncelerimi bölen bir kapı sesiyle başımı çevirdim. ''Tatlım , yemek hazır.'' Bayan Kim tebessüm ederek kapının aralığından bana seslendi. Gülümsedim. ''Teşekkür ederim ama pek aç değilim. Yemesem olur mu?'' Dediğimin üzerine Bayan Kim kafasını salladı. ''Tamam canım. Acıkırsan eğer istediğin zaman gelip bir şeyler ye.'' Gülümseyerek odadan ayrıldığında bende aklıma gelen bir şeyle oturduğum yerden kalktım. Sahi , uzun zamandır gölgelerimle konuşmamıştım. Onları özlemiştim.

      Tam ışığı kapatıyordum ki aniden içeri dalan Taehyung'la birlikte yerimde zıpladım. Böyle ani bir şey beklemiyordum. ''Bir şey mi oldu?''dedim şaşkınca. Kafasını olumsuzca salladı ve odanın diğer ucunda ki yatağa oturdu. ''Hyung , sen yemek yemeyecek misin?'' Sorum üstüne tekrardan kafasını sağa sola salladı ve telefonuyla uğraşmaya başladı. O buradayken gölgelerimle rahatça konuşamazdım. Odanın da sahibi kendisi olduğu için ona 'Gider misin?' de diyemezdim. Ne yapacağımı bilemiyordum.

      Taehyung , telefonuyla bir şeyler yaptıktan sonra kalkıp yanıma geldi ve telefonu bana uzattı. Meraklı bir şekilde telefonu elime aldığımda bir şeylerin yazılı olduğunu gördüm. ''Gölgelerinle buluşmak istesen de buluşamazsın Kook. Çünkü onlar artık yoklar.''



Sınav haftası başladığı için bilgisayara çok giremiyorum , üzgünüm T^T Bu yüzden yine upuzun bir bölüm yazdım~ Umarım beğenmişsinizdir ^^ Oy ve yorum atarak destek olursanız ve düşüncelerinizi belirtirseniz çok sevinirim.Okuduğunuz için teşekkürler ◕‿ ◕


Weird Boy :: Vkook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin