②⓪

3.1K 271 49
                                    


JungKook


     Bedenim hareketsizken yüzüme sıcaklığını üfleyen bir ışık süzmesi hissettim. Boynumdan yukarıya doğru hareket etti ve dudaklarımın üstüne geldiğinde tereddüt edermiş gibi titredi. Ilık bir ortamda olduğumu o sırada fark etmiştim. Bir çok güzel kokunun karışması gibi burnuma gelen tatlı hava ciğerlerime kadar dolmuştu. Belki de bu sürekli hızlı nefes alıp verdiğim içindi. 

     Uykudan gerçeğe dönmeye başladığımda sıcaklığını üfleyenin bir ışık süzmesi olmadığını fark ettim. Kulağımın yanı başında ki sessiz nefeslerin sahibi her kimse beni uyandırmamak için büyük çaba sarf ediyor olmalıydı. Bu neredeyse duyulması imkansız olan nefesin sahibi biraz daha yaklaşıp boynuma oldukça gıdıklandırıcı bir öpücük kondurmuştu. Kim olduğunu bilmediğim bu kişiye bakamayacak kadar uykum vardı ve göz kapaklarımı açmak istemiyordum. Ama kulaklarımı dolduran kalın ve tatlı ses uyanmak için tek sebebim olmaya yetmişti.

      ''Seni böylesine izlemeyeli uzun zaman olmuştu Kookie...'' Göz kapaklarım yavaşça açıldığında elbette yüzümün her santimini dikkatlice izleyen bir çift gözle karşılaşmak aklımda yoktu. Bir anda gözlerimin içine dönen bakışların sahibinin belli belirsiz kızarması yüzümde nedensizce bir tebessüm oluşturdu. Ardından ani bir şekilde yerimden doğrularak bana bakan kişiye sarıldığımda o da şaşkın bir şekilde sarılmama karşılık vermişti. 

      Bir süre kollarımı ondan ayırmak istemedim. Çünkü artık her şey eskisi gibi değildi , şimdi çok büyük korkularım vardı. Onu tekrardan kaybetmek ve bulamamak en büyük korkumdu. Bu yüzden kollarımı sardığım bedenden ayırmak istemiyordum. 

      ''Buradasın sonunda hyung.'' Kıpır kıpır olan kalbimin heyecanını bastıramayarak konuştuğumda Taehyung o çok özlediğim gülümsemesini bana sundu ve kollarını benden ayırmadan kafasını kaldırıp tekrardan bana baktı. ''Artık hep buradayım.'' Onun sesi bütün yaşadığımız kötü anıları kısa bir süreliğine de olsa unutmamı sağlıyordu. 

      ''Daha iyisin , değil mi?'' Önümde duran pamuksu yüze karşın hala biraz şaşkınken Tae'nin sorduğu soruyla birlikte kendime gelmiştim. Kaşlarımı çattım ve ardından Tae'nin gülmesine sebep olacak şekilde mırıldandım. ''Asıl bu soruyu sana sormak lazım hyung. Beni cidden çok korkuttun. Hala da korkutuyorsun.'' Dediğime karşılık saçlarımı karıştırıp çatık olan kaşlarımı eliyle düzeltti ve gözleri kalın bir çizgi haline gelene kadar kocaman gülümseyerek ''Artık bir gölge olmadığıma göre korkmana gerek yok Kookie. Artık ölsem bile senin yanında öleceğim.'' dediğinde benden tekrardan kötü bir bakış kazanmış ve kıkırdamıştı.

     ''Ölümden bahsetme hyung!!'' Tebessüm edip 'peki' anlamında kafa salladı ve ardından yatağımın kenarına oturarak kollarımızın ayrılmasına neden oldu. Her ne kadar bırakmak istemesem de bundan sonra hep yanımda olacağını söylemişti. O halde bir sorun olmazdı , değil mi? 

      Bütün olanlardan sonra en son hatırladığım şey yorgunluktan bodrumda yere düşüp bayıldığımdı. Şimdi ise geniş bir odadaydım ve açıkçası burasının ne olduğunu anlayamamıştım. Bir hastane odası olamayacak kadar renkliydi ve aklıma başka bir şey gelmiyordu. Üstüne üstlük şimdi V'nin bir insan olması ve tam dibimde bulunması es geçilecek bir şey değildi. Bu şaşkınlığımın yıllarca süreceğini biliyordum ve gerçekten garip hissediyordum. Sevdiğim , aşık olduğum gölgem artık benim gibi bir insandı. Onun kokusu artık gerçekle hayal arası değil , tamamen gerçekti. Artık ona sarıldığımda kalp atışlarını duyabilir , onu hissedebilirdim. Onu sadece loş ışıklarda değil , günün her saatinde görebilirdim. Ona doya doya sarılabilir , onu öpebilirdim. Bütün bunları düşünmek kalbimin ritmini hızlandırıyor ve yüzüme bir pembelik veriyordu. 

Weird Boy :: Vkook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin