JungKook
Uykumdan dolayı neden çaldığını anlayamadığım saatin alarmı ötüp duruyordu. Diğer insanların aksine saati kapatmadan , alarmın susmasını beklemeye başladım. Sanki inat etmiş gibi susmak bilmiyordu. Yaz tatilinde bu kadar erken kalkmak haksızlık değil miydi? Yüzümü buruşturarak saati sert olduğunu düşündüğüm bir şekilde kapattım. Bugün hiç tanımadığım birinin evine kalmaya gidiyordum ve neler olacağı aslında pek umurumda değildi.
Çorapsız ayaklarımı yataktan indirip banyoya doğru ilerlediğimde bahse girerim korkunç gözüküyordum. Elimi yüzümü buz gibi suyla yıkadıktan sonra merdivenlerden aşağı indim. Dış kapı açıktı ve babam olduğunu anladığım kişi valizleri kapının önünde ki arabaya yerleştirmekle meşguldü. ''Sonunda kalkabildin demek ha?'' Ona hak ettiği kötü bakışlarımdan birini atarak mutfağa girdim. Annem bu aralar biraz garipti. Kötü yaptığı yemekler şimdi iyi gözüküyordu. Şikayetçi felan değilim ama bir anda bana iyi davranması garip değil mi?
Tabağımdakileri her zaman ki halimle iştahsızca yedikten sonra odama çıktım. Yaşıtlarımın aksine öyle rengarenk giysilerim , pahalı kol saatlerim ya da en iyi marka ayakkabılarım yoktu. Bu yüzden dolabımı açtığımda ne giysem diye düşünmeden hemen ilk elime gelenleri almıştım. Klasik bir şeyler benim için yeterdi.
Kalacağım süre boyunca bana yetecek kadar kıyafeti çoktan sırt çantama koymuştum. Doğru ya , aslında daha ne kadar kalacağımı bile bilmiyorum. Çantamı sırtıma taktıktan sonra aşağı indim ve sarı kısa botlarımı giydim. Yaz günü bot giymek herkese garip gelecektir ama bunları seviyordum. Babamın o kötü bakışlarına aldırmadan arabanın arka koltuğuna oturdum. Annemde gelince artık Bay Kim'in evine gidebilirdim. Bir an önce gece olmasını ve gölgelerimle buluşmak istiyordum. En çok da V'yle.
***
''Geldik. Ve şunu söylemeliyim oğlum , seni hiç özlemeyeceğim.'' O iğrenç kahkahası arabada yankılanırken sessizliğimi korumak için çabalıyor olmam çok zordu. Daha fazla arabada durmayıp kapıyı açtım ve arabadan indim. Arkamdan da annem geliyorken babam onu sesiyle engellemişti. ''Koskoca çocuk oldu. Kapıya kendisi de gidebilir!'' Sanırım ilk defa onun bu sözüne katılmıştım. Gözlerim uzaklaşan arabadan ayrılıp arkamda ki villa tarzı eve geldiğinde omuz silktim. Ev ne kadar iyi olursa olsun içinde ki insanların bana iyi bir muamele göstermeyeceklerini düşünüyordum. Hatta belki de babam gibi döverlerdi?
Beyaz kapının tokmağını kullanmadan önce etrafıma baktım. Daha sabah olduğu için gürültü yoktu. Elimi pantolonumun cebinden çıkarıp kapıyı tıklattım. Sanki kapı bunu bekliyormuş gibi bir anda açılmıştı. Düşündüğümün aksine karşımda kimse yoktu. Kapının iyi kilitlenmediğini düşünerek içeri girdim ve botlarımı çıkardım. ''Bay Kim?'' Sessiz olan evde yürürken ayaklarım altında ki tahtanın gıcır gıcır etmesi sinirimi bozmuştu.
Hiç tereddüt etmeden önüme gelen ilk kapıyı açtım ve içeri girdim. Salona benziyordu. Bay Kim'in bir yere gittiğini düşünerek odada bulunan koltuğa oturdum. Sabah olmasına rağmen perdeler kapalıydı ve bu da odanın biraz karanlık olmasını sağlamıştı. Tam da şimdi V gelse ne güzel olurdu!
''Sen Bay Jeon'un oğlu musun?'' Aniden duyduğum sesle arkamı dönüp kafamı sallamıştım. Önümde sağlıklı gözüken , anladığım kadarıyla Bay Kim olan kişi duruyordu. ''Ne güzel! Bende seni bekliyordum. Hadi gel.'' Anlam veremediğim sevinçli kişinin arkasından yürümeye başladım. Adamın bir anda çıkması ürkütücüydü ama içimden bir ses buna alışmam gerektiğini söylüyordu.
Bay Kim önünde durduğu bir kapıyı yavaşça açarak içeri girdi ve ardından beni de çağırdı. Bu oda da ne bulunduğunu hiç merak etmesem de girmekten başka çarem yoktu. Yavaş adımlarla odaya girdim ve girer girmez yatakta oturan kişiyi görmem uzun sürmemişti. ''Bu benim oğlum Taehyung. Senden 2 yaş büyük Kook.'' Kafamı sallayıp Taehyung'a baktım. Yüzünü göremiyordum çünkü taktığı maske ve gözlerine düşen saçı bunu engelliyordu. Bay Kim beni yanına çağırıp kulağıma eğildi. ''Taehyung doğduğundan beri hiç konuşmadı. Bu yüzden sadece onla yazarak konuşabiliyoruz. '' Duyduğum şeyle gözlerimi kocaman açtım. İlk defa böyle bir şey duymuştum. ''Bu yüzden onu pek zorlama olur mu Kook?'' Zaten pek konuşacağımı da zannetmiyordum. Kafamı sallayıp ''Tamam'' dedim. ''Ne güzel! İkiniz çok iyi arkadaş olacağa benziyorsunuz. Misafirimize yatağını göster hadi oğlum. Ben şimdi gidiyorum. Güzelce eğlenin olur mu?'' Küçük çocuklar gibi ellerini çırptıktan sonra odadan çıkmıştı. Tahminimin aksine sert bir adama benzemiyordu.
Bay Kim odadan çıktığında sırt çantamı yere koydum ve Taehyung'un oturduğu yatağın biraz ilerisinde ki koltuğa oturdum. Onun bana bakıp bakmadığını gözlerine düşen saçlar yüzünden anlamıyordum. ''Merhaba , ben Jungkook.'' Sessiz kalan ortama dayanamayıp bir şeyler demiştim. Neden maske taktığını anlamamıştım. Acaba hasta mıydı? O zaman ondan uzak dursam iyi olacak.
Gelen hışırtıyla önüme eğdiğim kafamı kaldırdım. Taehyung cebinden çıkardığı bir kağıt ve kalemle bir şeyler yazıyordu. Yazması bitince bana uzattığı minik kağıt parçasını aldım. Kağıtta 'Sen V'nin uğradığı kişilerden misin?' yazıyordu. Okuduğum şeyin şaşkınlığıyla kafamı kaldırdım ve sadece ''Evet ama bunu nereden biliyorsun?'' dedim. Önceden de dediğim gibi herkesin sahip olduğu bir kaç gölge vardır ama bu gölgelerin adlarını sadece ben biliyorum sanıyordum. Çok bekletmeden başka bir kağıdı uzattı. Bu sefer ki daha da ilginçti. 'V yaz tatili boyunca gelemeyecek' V'yi nasıl bildiğini sonradan sorgulayacağım ama şuan ki asıl sorun bu ne demekti?
Umarım bölümü beğenmişsinizdir~ Oylarınızı ve hikaye hakkında ki yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen ❤ Okuyan herkese çokça teşekkür ederim ♚
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Weird Boy :: Vkook
FanfictionOnun kendisini herkesten ayıran tuhaf bir özelliği vardı... Bir gölgeye aşık olmak. ❣UYARI❣ Bu kitap bxb'dir. (boy x boy) ✔ Ana çift Taehyung X Jungkook'tur. ✔ İlk ficim ve çok heyecanlıyım. Lütfen desteğinizi esirgemeyin ^^