Bankta tek başıma oturup sandiviçimi yiyordum. Sonra birisi kutuma vurdu. O kişi tabii ki Jungkook'tu.
"Ne istiyorsun?" diye sordum sinirlenmemeye çalışarak.
"Güzel kutu." dedi ve bana yaklaşmaya başladı.
"Yaklaşma! Neden beni rahatsız ediyorsun? Ben sana ne yaptım? Hayatımdan defol!"
Gitmeye çalıştım ama önüme geçiyordu ve gidemiyordum. En sonunda kazanan o oldu ve beni duvarla arasına aldı.
"Ben özü..." deyip gözlerime bakmaya başladı. Gözlerimdeki korkuyu anlasın istemiyordum. Tam sözcüğün devamını getirecekken Jimin onu omzundan itti. İlk defa doğru bir yerde gelebilmişti.
"Sana ablamı rahat bırakmanı söylemiştim." elimden tuttu. "Hadi gel, abla."
-
Taehyung ile derse girdik. Yerimize oturduk, hoca tahtaya yazı yazıyordu ve benim de onu deftere geçirmem gerekiyordu. Biraz defterime yazı yazdım, canım sıkılmamıştı aslında, normal bir insan olsa can sıkıntısından ölürdü doğal olarak. Ama 3 yıldır evden çıkmayan bir kız için normal bir şeydi bu. Kalemle deftere hâlâ hocanın yazdıklarını yazıyordum.
Taehyung sinirlerimi bozup kalemime vurup duruyordu. "Beni rahatsız etmeyi kes." dedim sessizce ve ona 'kötücül bakışlarımı attım', desem yalan olacak, bu kutuyla kimseye bakış atamıyordum.
Yapabildiğim tek şey kafamı çevirmek oluyordu. Kaleme vurmasın diye yana kaydım.
"Bitirdiğinde fotokopi çekeceğim." dedi. Nah demek istesemde demedim. Sadece kafamı çevirip ona baktım. O sırada bir kız önümüze oturup bize döndü.
"Ah, affedersin." dedi. Ama bana dediğini varsaymayarak yazıma devam ettim. Taehyung beni dürtünce ona baktım. Karşısındaki kızı gösterdi.
"Benimle mi konuşuyorsun?" dedim. O da kafasını sallamakla yetindi.
"Benim adım Gyu Na." iyi bir kıza benziyordu. Yani, sanırım öyledir. Siyah kemik bir gözlük takıyordu. Ama kırılmış gibiydi.
"Şey, yardımına ihtiyacım var. Bana bir iyilik yapar mısın?"
Bilemedim ne yapacağımı, Taehyung'a döndüm ama bir şey demedim o da bilmiyormuş gibi yaptı. Fazla düşünmeden cevap verdim.
"Senin için ne yapabilirim?"
"Şey..." biraz utanıyor gibiydi ama utanmasını gerektirecek bir şey yoktu, söyleyebilirdi. Kafasında kutu olan bir kız en fazla ne yapabilirdi ki?
"Zorbalık görüyorum."
"Sana kim zorbalık ediyor?" dedim. Ama elimden ne gelebilirdi ki? Biraz daha düşündü ben de dayanamayarak,
"Sakın bana şey deme." dedim, çünkü 'şey' diyeceğini biliyordum.
"Jungkook." dedi. Yüzümü ekşitip gözlerimi yumdum. Belki de bu çocuk yüzünden hayatım mahvolacaktı.
"Orospu çocuğu." diye tısladı Taehyung.
"Çalışarak çok iyi yaptığımı söyledi." diye devam etti Gyu Na. "Mutlu olmadığı için çantamı alıp yere attı. Ödevlerimi bile yırtıp attı. Ayrıca gözlüğümü de kırdı."
"Neden bunu öğretmenlere bildirmiyorsun?" diye sordum. Yapacak bir şeyim yoktu çünkü, o korkunçtu. Gözlerinden alevler fışkırtıyordu ve ben bunu hissediyordum.
"Yapamam, ondan korkuyorum." Hoş, ben de korkuyorum. "Onunla sadece sen baş edebilirmişsin." ne? Kim dedi bunu? Ben onunla baş edemiyorum. Onunla baş edebilen biri var mıydı acaba? Merak ediyorum da. "Beni yalnız bırakmasını söyleyebilir misin?" Gözlerim kocaman açıldı. Taehyung'a döndüm, o da çok kızmış olacak ki etrafa ateşler saçıyordu.
"Üzgünüm, Gyu Na. Onunla uğraşmayacağıma dair bir karar aldım. Bence öğretmenlere bildirmen daha iyi olur. Üzgünüm." dedim ve ayağı kalkıp kitabımı çantama koydum. Gidecektim.
Gyu Na "Ae Ra." dedi ama aldırış etmedim. "Ae Ra, bana yardım et." dedi bir daha.
"Gerçekten üzgünüm."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ugly duckling don't | jungkook
Fanfiction"Sorunlardan asla kaçamazsın, burnunu soktuğun için durdurmak istemiyorum. Sorunlarla başa çıkmak için kendini hazırla, Ae Ra." ~Tüm hakları Ugly Duckling Don't, aslında bir tayland dizisi.