Bir elimde kutum, bir elimde kardeşimin elini tutuyordum. Boş koridorlarda yürürken göz hizama Taehyung girdi. Şaşkın şaşkın bir bana bir de Jimin'e bakıyordu. Olaylardan haberi yoktu ya, şaşkındı haliyle.
"Jimin," dedi şaşkın bir ifadeyle "Ae Ra," dedi sonradan. Gözlerim dolmuştu sadece, ağlamayacaktım, istemiyordum. "Ne oldu sana? Bana söyleyebilir misin?" etkisinde kalmıştım. Sadece biraz yalnızlık kalmak istiyordum.
Keşke hastanedeyken babamı dinleyip okula bir intikam için geri dönmeseydim; belki evde mutluca geberip gidebilirdim. Üzgün olmam için bir sebepte yoktu. Kolayca mutlu olabiliyordum evde, babam markete gittiğinde aşırı mutlu olabiliyordum hem de.
Bir de ağlamayacaktım, istemiyorum demiştim değil mi? O lafımı geri alıyorum, şuan da delilerce ağlamak hissi geliyordu ve zaten bir kaç damla düşmüştü yanaklarımdan, sonunda dayanamayıp Taehyung'un boynuna sarıldım. Bir iki adım sendeledi.
"Hepsi beni gördü," diyebildim zor olsa da. "Çirkin yüzümü gördüler," ellerini belime yerleştirdi,
"Her şey yolunda, Ae Ra, nasıl göründüğün önemli değil, ben senin için buradayım. Hep yanında olacağım, geçecek Ae Ra."
Bu kadar güzel olman, bu dünyaya haksızlık Taehyung.
-
"Onu böyle yumrukladım, baba, sonra da bir dönen tekme. Üzerine atladım onu yere yatırdım ve bir sağına bir soluna," babam sinirlenmişti.
"Onun yüzünü görmeliydin, baba,"
"Senin yüzün daha kötü durum da gibi görünüyor." haklıydı.
"Ve sonra Ae Ra geldi ve onu azarladı, aniden yüzü bembeyaz oldu, baba. Bir daha karşılık verecek cesareti olacağını sanmıyorum. Nasıl, baba? Gururumuzu kurtardı. Kızın çok cesurdu, oğlunda çok havalı, öyle değil mi?"
"Çok mutluyum, hayatta olduğunuz için."
"Baba ablamın fan sayfası bile var, gün geçtikce artıyor. Bakmak ister misin, abla." Bana baktı.
"Hayır." bakmak istemiyordum çirkin yüzüme, neden kendimi boşuna üzmek isteyeyim ki?
"Neden?" evet sormazsa olmazdı.
"Çirkin yüzüme bakmak istemiyorum."
"Çok tatlı görünüyorsun, biliyor musun?" dedi Jimin. Sanmıyordum. "Bir çok kişi senin hakkında yorum yapıyor." Evet çirkin bir kişiye çirkin yorumlar falan falan...
"Çirkin olduğumu soruyorlar, değil mi?" hemen babam lafa atladı.
"3 yıldır bunu söylüyorum, kızım çirkin değil. Başkaları yüzünü gördüğü zaman çok tatlı olduğunu söylüyorlar." Tek tek kelimeleri bastırmıştı.
"Baba, onların böyle söyleme sebebi, başlarını bir pislikten kurtarmam."
"Bu da aynı. İkinizde güzel ve kibar çocuklarsınız. Bu kimin kızı? Ailesi çok müthiş olmalı." diye gülmeye başladı babam. Şuan gülecek bir durumda değildim. Saçma sapan şeyler sinirimi daha çok bozuyordu.
"Pekâlâ." dedi babam aniden ciddileşerek. "Başkalarının söylediğine inanmak istemiyorsan o zaman kendine inan. Kendi yansımana inan." dedi ve eline bir ayna aldı. "Hazır olduğunda ayna sayesinde kendini görebilirsin. Kendi güzelliğini görmelisin, güven bana." Aynayı bana doğru yaklaştırdı ve elime verdi. Arkası dönük olduğundan kendimi göremiyordum.
-
Odama girdiğimde pencere açıktı. "Bu pencereyi kim açık bıraktı?" diye sordum kendi kendime. Sonra aniden perdenin arkasındaki balkona girdim. Camdan baktığımda görünürde kimse yoktu. Aniden camı kapadım, perdeyi çektim. Korkmuştum. Ben açmadığıma emindim. Arka arkaya yürüdüm ve çarptığım şeyle küçük bir çığlık attım. Bu Jungkook'tu. Eli ile ağzımı kapadı.
"Dur! Benim." dedi ama yine aldırmadan çırpınmaya başladım. "Dur yoksa baban gelir!" dedi ve aniden elini ittim.
"Burada ne işin var?" Arkamı döndüm. Kafamda kutum yoktu ve zaten herkes göreceğini görmüştü. Yinede rahatsız olmuştum.
"Sana bir şey söylemek istiyorum, ve bunu söylemek için bir türlü şansım olmadı." Lafa atladım.
"Senin gibi biriyle nasıl düzgünce konuşulur ki?"
"Ben, özür dilerim. Zorla kutunu aldığım için ve boşboğazlık edip sana çirkin dediğim için." Cama yasladım.
"Doğruları söyleyen kişi asla suçlu değildir."
"Söylediklerim doğru değildi, Ae Ra. Çirkin değilsin." Kısa süreli bir şok geçirip şaşkınca yüzüne baktım.
"Seni ağlattığım için özür dilerim. Bundan sonra sana bir daha yalan söylemeyeceğim. Söz veriyorum." Bir süre boş boş gözlerine baktım. Güldü. "Şimdi gitmem lazım." Pencereyi açıp atladı. Şokuma devam ediyordum. Çok uzun kaldığımı fark edip çalışma masama geçtim. Aklımdan söyledikleri geçiyordu. Gerçekten çirkin olmadığımı mı düşünüyordu. Aslında ona inanmam biraz zordu, ama etrafımda birkaç kişi söyleyince kendime güvenimin geleceğini hisettim.
Bilgisayarı açıp sayfama girdim. Bir chat odası açıp 'Hey, Çirkin Ördekler! Bana düşüncelerinizi söyleyin. Ae Ra fan sayfasına girip bana nasıl göründüğümü söyleyebilir misiniz?' Yazdım ve hemen cevap yazdılar. Bu yüzden onları çok seviyordum.
Sunhi7: Kutunu çıkarttın mı, Ae Ra?
AeRa: Zorunda kaldım.
Chohee: Bekle bir saniye.
HanSoo: Vayy!
Sunhi7: Ae Ra... süper sevimli görünüyorsun.
AeRa: Gerçekten mi? Yalan söylemiyorsunuz, değil mi?
Sunhi7: Neden yalan söyleyelim? Çok güzelsin. Kutuya ihtiyacın yok.
Chohee: Eğer bize inanmıyorsan, aynaya bakıp kendin gör.Yorumlar olmayınca yazma isteğim sıfıra düşüyor. Bunu yapmayı sevmiyorum ama 2 saniyenizi ayırıp vote'a basabilir misiniz? Teşekkürler 💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ugly duckling don't | jungkook
Fanfiction"Sorunlardan asla kaçamazsın, burnunu soktuğun için durdurmak istemiyorum. Sorunlarla başa çıkmak için kendini hazırla, Ae Ra." ~Tüm hakları Ugly Duckling Don't, aslında bir tayland dizisi.