2.6 [final]

726 39 16
                                    

Medyayla birlikte dinleyiniz, teşekkürler ♡

Arkamı döndüm ve tam gidecekken kolumu tuttu. Gözlerimi sıkıp, sertçe kolunu ittirdim.

Dışarıda zaman geçirmiştim ve ne kadar süredir dışarıda olduğumu bilmiyordum.

-

"Uyanmayacaksın sandım, günlerdir uyuyorsun."

Gülerek cevap verdi, birde yeni uyanmıştı. Ağrısı falan yok muydu bu çocuğun?

"Benimle uğraşıyorsun, ama aslında benim için endişelendin değil mi?" gözlerimi devirdim. Birkaç saniye duraksayıp dudağı düz bir çizgi haline geldi ve kaşlarını çattı. "Jungkook ve Taehyung hyung nasıl?"

"Onlar iyi."

Babam ciddileşerek, "Başkaları için endişelenmeyi bırak, kötü durumda olan sensin, oğlum." dedi.

"Çok ağrın var değil mi? Endişelenmene gerek yok. Bir daha böyle sorunlarla karşılaşmayacağız." diye söylendim. Sesimin üzüntülü çıkmasını da istemiyordum. "Çünkü, Jungkook ile ayrıldık."

Gözlerini büyülttü.

"Neden?"

Kaşlarımı çatarak cevap verdim, "Baş belasının teki. Onunla olduğum zaman beladan başka bir getirisi olmuyor. Ayrıca bana ne olursa olsun fark etmezdi. Ama kardeşime olmaz. Onun yüzünden böyle yaralandın."

"Durun! Jungkook hyung'un suçu değil bu."

"Neden onu savunuyorsun?" diye sordu babam.

"Bu doğru, baba. O çocuklar beni dövecekti, Jungkook hyung beni kurtarmaya geldi. Eğer o olmasaydı çoktan ölmüştüm. Ve ondan önceki günde yüzünde yaralar olmasının sebebi karşılık vermediği içindi, kavga etmedi. Sana verdiği sözü bozmak istemediğini söyledi, abla. Ama bu sefer dayanamadı."

Kalbim hızlanmaya başladığında aniden odadan fırladım. Onu bulacaktım, tahmin ettiğim bir yer vardı. Onun favori mekanı? Yol boyunca koşmuştum. Denizin başladığı yere geldiğimde Jungkook'u tam ortada denize bakarken buldum. Arkası bana dönüktü. Koşmaya başladım, nefes nefese kalsam da önemli değildi. Son hız devam ederken arkadan beline sarıldım. Öne doğru ilerlese, irkilsede bence ben olduğumu biliyordu.

"Neden benden kaçıyorsun, Jungkook? Yalan söylemeyeceğine dair söz vermiştin. Böyle yaparak havalı olduğunu mu zannediyorsun?"

"Bana sarılmak mı istiyorsun? Yoksa suçlamak mı?" ellerimi belinden çektim. Bana doğru döndü ama konuşmadı. Dudaklarımı büzdüm.

"Neden gerçeği söylemedin?"

"Ne diyeceğimi bilemedim, sana verdiğim sözü tutamadım." yine denize doğru döndü. "Ve sen zaten doğruları söyledin. Baş belasının tekiyim, bensiz daha iyisin."

"Ama hata yapan sadece sen değilsin ki! Bende hatalıydım. Özür dilerim. Düşünmeden ön yargıda bulunduğum için özür dilerim. Seni görmeden yapamam. Beni o kutudan kurtarıp dünya ile tanıştıran kişisin. Seninle mutluyum, Jungkook." gözlerini gözlerime çevirdi.

"Sadece mutluluk değil sorunda getiriyorum ama."

"Söylemiştin ya, sorunlardan kaçamayız." ellerini tuttum. "Jungkook. Elimden geleni yapacağım, sorunlarla yüzleşeceğim. Benimle misin?"

Bu sefer o ellerimi sıkıca tuttu. "Ne kadar zor olurlarsa olsunlar, birlikte yüzleşeceğiz."

Saçımı alıp kulağımın arkasına yerleştirdi.

"Ae Ra, özür dilerim."

"Jungkook, seni seviyorum."

"Aptal kız." deyip saçımı karıştırdı. Denize döndüm, benden sonra da o dönüp kolunu omzuma attı. Bende onun omzuna kolumu attım. Arkadan sevgiliden çok asker arkadaşı gibi göründüğümüze emindim.

"Ördeklere binmek istiyorum."

"Hangi ördeklere?" diye sordu gülerken.

"Oradaki." deyip elimle gösterdim yüzen ördekleri.

"Oradakiler kaz."

"Hayır, onlar ördek."

"Ördek olduğunu nereden çıkardın? Onlar kaz."

-

Bugün benim doğum günümdü, sevdiğim herkes yanımdaydı. Babam, Jimin, Jungkook, Taehyung ve Gyu Na.

"Pasta geldi!" dedi babam heyecanla. Herkes alkışlayıp, doğum günü şarkısını söylemeye başladı. Sonra,

"Dilek tut." dedi babam. Dileğimi tuttuktan sonra pastayı üfledim. Dilek söylenmezdi değil mi?

Komik fotoğraflar çekmiştik. Taehyung, Jungkook ve Jimin'in her yeri pasta içerisindeydi. Babama da ne kadar yapmak istesekte yapamamıştık. Bunun yerine babam benim suratıma pasta bulaştırmıştı ve bana gülen Gyu Na'ya inat elime pasta alıp suratına yapıştırmıştım. Sonra yine bu anı ölümsüzleştirmiştim. Gyu Na ile Taehyung'u shiplemeyi unutmamıştım ve bunları yüzlerine vurmuştum. İkiside utanmıştı ve Jungkook ile birlikte kahkaha atmıştık. Gyu Na bana, Taehyung'da Jungkook'a vurmuştu.

Kutu kafalı ördeğin hikayesi de böyle. Babam ve Taehyung aralarında komplo kurmuş olsalar bile kutudan çıkıp gerçek dünyaya atılmamı sağladılar. Dünyanın karanlık tarafı da var aydınlık tarafı da. Aydınlatıcı olsa bile inanılmaz tarafı da. Bana yeni bir hayat verdikleri için bu insanlara minnettarım. Eğer yanında sevdiklerin olursa tüm sorunların kolayca üstünden gelinebileceğine beni inandırdılar.

Doğum günüm sona erdiğinde, Taehyung ile Gyu Na birlikte gitmişlerdi. Bende Jungkook'u uğurlamak adına dışarıya çıktım.

"Dikkatli git, Jungkook."

Mırıldandı, "Gitmek istemiyorum."

"Daha sonra telefonla konuşuruz." dedim gülerek.

Bana yaklaşıp dudağını yaladı, sonra fısıldadı. "İlk önce iyi geceler öpücüğü istiyorum."

Onu gülerek ittirdim, "Deli misin?" ellerimden tutup bana yaklaştı ve dudağını dudağıma değdirdi diyecektim ki,

"Kızıma ne yapıyorsun lan sen!" diye bir bağırış duydum. "Jimin! Çabuk sinek raketini getir!" Jimin raketi alıp babama verdi.

"Hayır baba, yapma!" ama beni dinlememişti.

"Burada çok sivrisinek var! Onları öldüreceğim!"

"Git, Jungkook! Çabuk." dedim ve onu ittirdim ama beni tutup , hemen olarak yanağımı öpüp koştura koştura gitti. Sırıttım lakin bu az sürdü. Jimin, babamı tutuyordu ama babam kaçmayı becerdi ve hızlıca, sinek raketiyle Jungkook'un arkasından koştu. Jimin yanıma geldi, bende kolumu onun omzundan geçirdim o da benim omzuma attı ve birlikte arkalarından film izliyor gibi baktık.

Gülümsedim.

Galiba, benim maceram da bu şekilde devam eder, ha?




ugly duckling don't | jungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin