0.1

1.3K 81 30
                                    

Yatakta uyuyakalmıştım, kalktığımda sabah olmuştu. Okula gideceğim aklıma geldiğinde ölmek istedim. Ben gitmek istemiyordum. Yatağımdan yere yuvarlanarak dolabıma ulaştım ve elime hangisi geldiyse giydim, aşağıya indim ve arabaya bindim. Kardeşim arabada uyuyordu ben de bir mirket edasıyla etrafa bakıyordum.

"İşte geldik! Haru lisesi. En iyi uluslararası okul burası. Nasıl hissediyorsun, canım?"

Dün belkide söylediklerime kırılmıştır diye düşünüyordum şu an. Yani ben olsam kırılırdım, zaten pişman olmuştum. Beni düşünüyordu, beni seviyordu.

"Baba, senden nefret ettiğimi söylediğim için özür dilerim." Sonunda rahatlamıştım.

"Ben de seni zorladığım için özür dilerim. Ama arkadaş edinmeni sağlayacaksa defalarca nefret edilmeye razıyım."

Benimle kimse arkadaş olmak istemez, baba. Normal değilim.

Arabadan indim ve babama el salladım. Bunu yapabilirsin, Ae Ra! Derin nefes al. Kutumu sıkıca tuttum. Etrafa bakıyordum. Herkes eliyle beni gösteriyordu.

"Şu gelene bak."
"Bu da ne?"

Aklıma bazı eski anılar geldi. Nefes alış verişim hızlandı. Başım dönmeye başladı. Tam dengemi kaybediyordum ki bir çocuk düşüşümü engelledi.

"Hey! O kutunun içinde ne yapıyorsun? Havasız kalmıyor musun?"

Bir yabancıyla konuşmak istemiyordum. Kimseyle konuşmak istemiyordum.

"Şey, biraz ama bir yabancıyla konuşmak istemiyorum." Hızlıca yürümeye başladım.

"Bekle, kutu kafalı kız!" Aniden arkamı döndüm.

"Nasıl olurda bana böyle seslenirsin? Benden daha garip göründüğünü düşünüyorum." Eh o kadar da yakışıklı değildi. Şaka yapıyorum, kafasında sadece kask vardı.

"Yeni öğrenci misin?" diye sordu kaskını çıkardıktan sonra.

"Evet."

"Ben de. Benim adım Taehyung. Yakışıklı mıyım?"

Bir an duraksadım. Dalga geçmek amacıyla uzaylıya benziyorsun diyebilirdim ama kafasında kutu olan bir kıza göre bu laf biraz... ne bileyim tuhaf olurdu?

-bir robota benziyordum-

Bir yabancıya ne cevap verilirdi? Eh hadi ama! dışarıya 3 yıl adım atmamış biriyim. Sadece 'Ne diyorsun' bakışımı attım. -aslında cevap vermemiş sayılırdım, yüzüm bir kutu içinde. Ne kadar da normal(!)-

"Gitmeliyim." hızlı bir şekilde arkamı döndüm.

"Bekle! Henüz bana adını söylemedin. Adın ne?"

Neden yabancıya ismimi söyleyeyim? Bir de takip ediyordu. Adımlarımı hızlandırdım, arada bir arkama baktığım için ayağımın bir şeye takılması olasıydı.

"Kutu kafalı Kız! Terlemedin mi? Çıkar şunu. Seni görmek istiyorum."

Daha da hızlanıyordu adımlarım, bir sapık mıydı bu? Sorunun ne diye bağırasım vardı ama bağırmadım. Arkama dönüp bir daha baktığımda ayağımın takılması düşmeme neden oldu sanıyordum ki, birine çarptığımı anlamam uzun sürmedi.

Birkaç salise gözlerimi kırpıştırdıktan sonra beynim gerçekliğe uyum sağladı.

"Sen de kimsin böyle?" Bayağı bir çocuk vardı yanında, gerildim.

"Ü-üzgünüm, bilerek olmadı..."

Gitmek için hazırlanmıştım lakin birden kolumdan tuttu. Korku tüm vücudumu sarıp haraket etmemi engelledi. Nasıl bu kadar aptalca davranabilmiştim?

ugly duckling don't | jungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin