Hızlı adımlarla yanlarına gittim. Minho'yu sert bir şekilde çekip arkama aldım. Hayatım boyunca belki de en sinirli olduğum andı. Sora yanımıza gelmemiş olsaydı ve Jimin içeri girerken ben de peşinden gelmemiş olsaydım bu durumu yanlış anlayabilirdim belki. Ama o zaman bile Minho'nun asla böyle bir şey yapmayacağını bilir aynı şeyi yapardım.
Bütün gücümü sağ elimde toplayıp suratının ortasına bir yumruk indirdim. Neye uğradığını şaşırıp sendeledi. Bir kez daha vurduğumda dayere yığıldı.
Sinirimi alamamıştım. İki yumrukla yetinecek kadar az değildi öfkem. İçimden bir canavar çıkmıştı sanki. Üzerine çıkıp yumruklamaya başladığımda birkaç kişi tarafından çekildim.
"Taemin ne yapıyorsun?!"
"Bırakın beni! Bırakın öldüreceğim bu iti!"
"Yah! Taemin!"
Jimin iki kişinin yardımıyla yerden kaldırılıp oradan uzaklaştırıldı. Ben de sevgilimin zoruyla büyük banka oturtuldum. Peşinden gidip onu öldüresiye dövmek istiyordum ama bırakmıyordu.
"Bizi biraz yalnız bırakır mısınız?"
Minho'nun isteği üzerine herkes dışarı çıktı. Son çıkan da yavaşça kapıyı kapatıp oradan uzaklaştı.
"Bu ne demek oluyor Taemin?!"
"Asıl senin bu tepkin ne demek oluyor Minho!"
"Seni ilk defa böyle görüyorum. Beni korkuttun."
Son söylediği beni kendime getirmeye yetmişti. Dönüp sıkıca sarıldım.
"Özür dilerim bebeğim. Sana yaklaştığında delirdim. Kendimi kontrol edemedim."
"Bakışların.. Yanlış anladığını sanmıştım."
"Sen Minho'sun. Yanındaki her kim olursa olsun ben seni tanıyorum Minho. Senden şüphe eder miyim?"
"Teşekkür ederim."
"Sarıl bana."
Fısıldadığımda kollarını sıkıca etrafıma sardı.
"Sadece seni seviyorum."
"Biliyorum bebeğim sakin ol."
"Bana inanıyorsun değil mi?"
"Senden şüphe etmedim Minho. Tanrım! Ağlıyor musun sen?"
Onu sakinleştirip banka oturttum. Kollarımdan ayrılmıyordu. Hatta kollarını etrafıma sürekli daha sıkı sarıyordu.
"Çok korktum."
"Üzgünüm Minho. Ağlama artık hm?"
"Kıskançlığın fazla tehlikeli. Seni seviyorum."
"Hayatın boyunca bu kıskançlığa maruz kalacaksın bebeğim. Çünkü ben de seni seviyorum."
Tam dudaklarımızı birleştirmiştim ki dış kapının gürültülü bir şekilde açıldığını duydum. Panikle Minho'yu kendimden uzaklaştırdım. Neyse ki bunu yapmak için geç kalmamıştım. Çünkü soyunma odasının kapısı da aynı şekilde açılmış ve içeri abim girmişti.
"Taemin!"
"A-abi.."
"O çocuğu o hale sen mi getirdin?"
"Gelip şikayet mi etti?"
"Bana cevap ver! O çocuğu sen mi dövdün? Ne yaptığını sanıyorsun sen? Ne zaman böyle biri oldun?"