Daha önce ne kadar sinir bozucu biri olduğunu söyleyen oldu mu hiç?

8.6K 433 117
                                    

Eve yaklaştığım sıralarda annem yine büyük bir inatla telefonumu ben açana kadar uzunca bir süre çaldırdı. Doğrusu ben açmamak için ultra bir çaba harcamıştım ama annem inatla ben telefona cevap verinceye kadar aramaya devam ettiğinden pes etmek zorunda kalmış ve aramasına cevap vermiştim. Nihayetinde ona telefonu açınca elbette ki bana bağırdı. Ne bekliyordum zaten, hiçbir zaman tatlı tatlı giriş yapmazdı ki konuşmaya...

Biraz konuştuk. Ona -hani şu çocuğa benzeyen kız- iyi davranmamı, onun 'benim aksime' saf -aslında orada üstükapalı bir şekilde masum demeye çalışmıştı- ve iyi kalpli (duyan da kötülükler kraliçesi sanacaktı beni!) olduğunu falan zırvalamıştı. Onu kendime benzetmeye çalışırsam kafamı kıracağı gibi birkaç şey daha zırvaladıktan sonra telefonu yine suratıma kapamıştı!

Kapatmadan önce de bavullarının hepsini benim taşımamı emretmişti. Neymiş, geç kaldığım için bunu eşyalarını taşıyarak telafi etmeliymişim! Hiç de adil değildi... Ama iş işten geçmiş ve ben eşyalarını teker teker, kıçımdan terler aka aka evime çıkaralı yarım saati geçmişti bile. Anneme ne kadar söylenirsem söyleneyim onun dediğini yaptığım acı bir gerçekti.

"Brit, uyansana."

Şimdi de oturduğu koltuğun kapısını aralamış, onu yavaşça uyanması adına sarsıyordum. Ama hayır, kız uyanmanın yanından bile geçmiyordu. Hiçbir belirti göstermemişti, gittikçe ölmüş olabildiğinden şüpheleniyordum.

"Uyan artık!"

Kulağının dibinde bağırdığımda aniden çığlık atarak gözlerini hışımla açtığında geri çekildim ve güldüm. "Korkma, benim." dedim o dehşetle etrafını incelerken. Aslında asıl korkması şey bendim...

Hangi ara buraya geldiğini düşünüyor olmalıydı gözleriyle geldiğimiz yeri tararken. Uyuyakaldın aptal, diyemedim tabiki. Sanki bunu yüksek sesle söylesem bir yerlerden annem elinde bıçakla çıkacakmış gibi hissediyordum. Bu kadın beni paranoyaklaştırmıştı yahu!

"Geldik mi?"

Cevabını bildiği halde sorduğu soru karşısında gözlerimi devirdim. Yok, gelmedik, ben seni kaçırdım. Bir apartmanın önünde duruyorsak nereye gelmiş olabilirdik yani?

"Eşyalarını yukarı çıkarttım, sen de gel artık, üşüdüm."

Saatlerdir onun için kıçımı yırtıyordum burada be!

Brit -kızın adını hâlâ hatırlayamadığım için ona böyle sesleniyordum- uyku sersemliğiyle başını yavaşça salladı ve ardından arabadan indi. Arkasından kapıları kilitledim, beni takip etmesi için önden ben gittim hızlı adımlarla. Esneme seslerini dinleye dinleye apartmana giriş yaptım.

Hemen asansöre yöneldim. Kibarlık yaparak -bunu çok göremezdiniz- asansörün kapısını tuttum ve onun önden geçmesine izin verdim. Bu kibarlığıma minnettar olmalıydı!

Üç numaraya bastım. Bir yandan hangi kata bastığımı görebilmesi için ona dik dik bakıyordum. Sonuçta artık benim evimde yaşayacaktı ve hangi katta oturduğunu bilmesine ihtiyacı vardı. Her zaman ben yanında olmayacaktım.

Brit, asansör durana kadar aynadaki yansımasından olabildiğince kendine çeki düzen verdi. Ben ise o an sadece Riley'nin gitmiş olmasını diliyordum. Bazen eve gitmez, yanımda kalırdı. Ama dün gece kaldığı son gece olacaktı çünkü bundan sonra bir ev arkadaşım vardı yani evimde kalamazdı... Belki birkaç gece kalmasına izin verirdim fakat onlarında bir elin parmağını geçmemesine özen gösterecektim. Artık bir ev arkadaşım vardı, düzgün yaşamalıydım.

Asansörden çıktığımız an direk sola döndüm, zaten her katta iki daire vardı yani önünde durduğumuz bu daire bana -artık bize- aitti. Cebimden anahtarımı çıkardım ve büyük bir uyuşuklukla kapıyı açtım. Tüm bunlar gerçekleşirken Brit arkamda iç çekmekle meşguldü. Onu sinir ettiğim bariz ortadaydı. Sinir bozucu biriydim, kabul. Ve sanırım onu sinir etmek için bugün olağanüstü çabalar göstermiştim farkında olmadan...

hold me tight ➳ girlxgirlHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin