Sarhoş olup bilinçsizce söylenen itiraflar

4.9K 261 65
                                    

Brittany ile geçirdiğim geceden bu yana üç gün geçmişti. O günden beri Brittany ile çok sık vakit geçiremiyorduk. O geceden sonra aramızda bazı şeyleri aştığımızı ve ilişkimizin güçleneceğini falan düşünmüştüm, biliyorum biraz saçmaydı. Ama gerçekten, o gece birçok şey hakkında konuşmuştuk. Bunun bizi abla-kardeşten öte iki yakın arkadaş yapacağını sanmıştım. Fakat çok yanılmışım.

O geceden sonra aramız eskisinden daha soğuk olmuş gibiydi. Artık sabahları onun yüzünü göremiyordum; bana kahvaltı hazırlayıp hemen gidiyordu. En azından hâlâ kahvaltı hazırlıyor diye kendimi avutuyordum. Akşamları, yüzünü görebildiğim tek kısa zaman dilimiydi. Neredeyse aynı saatte evde oluyorduk ama artık bir anahtarı olduğu için eve bazen benden sonra bazen de benden önce geliyordu. Akşam yemeğini birlikte hazırladıktan sonra sessizce yemeklerimizi yiyorduk. Konuşmalarımız havadan sudandı. 'Okul nasıldı','Biri seni rahatsız etti mi' ya da 'Arkadaş edinebildin mi' gibi sorular soruyordum. O da sorular kadar kısa cevaplar veriyordu.

Neden böyle davranıyordu hiçbir fikrim yoktu. Bildiğim tek şey benden kaçtığıydı. Sürekli gözlerini kaçırmasının, evde benimle karşılaşmamak için hızlı hızlı odasına gitmesinin veya benimle konuşmaktan kaçınmasının başka açıklaması olamazdı. Utanıyor muydu? Utanıyorduysa da neden utanıyordu? O gece bana içini döktüğü, onu öyle gördüğüm için miydi?

Bilmiyordum. Ve bilmemek canımı sıkıyordu.

Fakat bu akşam onunla konuşmaya kararlıydım. Eve geldiği zaman bu konuyu konuşacak ve aramızdaki soğukluğu bitirecektim. Canımı sıkıyordu. Neredeyse bir aydır benimle yaşıyordu ve tam birbirimize alışmış iken aramıza bir duvar örmesi hoşuma gitmemişti.

Saat 7'ye yaklaşıyordu. Şimdiye kadar Brittany'nin gelmesi gerekiyordu ama çabucak endişelenmeyecektim geçen seferki gibi. Belki trafiğe kalmış olabilirdi? Ama kahretsin ki, Brittany hiçbir zaman eve bu kadar geç gelmemişti. Ders saatlerini ezbere bilmesemde çoktan eve gelmiş olması gerekiyordu. Acaba markete ya da kafasını dinlemek için bir yerlere mi gitmişti?

Sabırsız bir insan değildim. Bu yüzden elimden gelen en iyi şeyi yapıp onu aramaya karar verdim.

Dördüncü çalışta tam ben telefonu kapatacakken açtı. "Abby?"

"Neredesin?" Hiç de kibar olmayan bir şekilde aniden sormuştum. 

Arka taraftan fazlaca yüksek ses geliyordu. Yüksek sesli müziği, insanların konuşmaları ve gülüşlerini net duyabiliyordum. Neredeydi bu aptal kız?! Umarım düşündüğüm tarzda bir yerde değildi. Yoksa oraya gider ve onu evimize getirirdim.

Birkaç takırtı sesi geldi. Sonra sesler yavaşça uzaklaşmaya başladı. Muhtemelen Brittany beni iyi duyabilmek için uzaklaşıyordu.

"Üzgünüm, duyamadım. Tekrarlar mısın?" dedi mahcup olmuş suratını buradan bile hayal edebileceğim bir ses tonuyla.

"Dedim ki; Neredesin ve kimlesin?" Sesimin sert ve anlaşılır çıkmasına özen göstermiştim.

"Eee, şey, b-ben arkadaşlarımlayım. Bir kafedeyiz. Sohbet ediyoruz işte, bilirsin. Bir şey mi oldu?"

Evet, oldu. Sen yoksun, diyemedim.

Bunun yerine aklımdan geçen tüm cümleleri yuttum ve sakin bir sesle yanıtladım.

"Hayır, hayır. Hiçbir şey olmadı. Sadece seni merak ettim, en azından bir mesaj bırakabilirdin. Ne zaman geleceksin? İstersen seni alabilirim."

Birkaç saniye boyunca aramızda sessizlik oldu. Düşünüyor olmalıydı. Ben de o esnada arkadaki sesleri daha iyi dinlemek için kulaklarımı resmen bir köpek gibi diktim. Duyabildiğim tek şey; kahkahalar, anlamsız konuşmalar ve eğlenceli bir şarkıydı.

hold me tight ➳ girlxgirlHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin