Yalandan randevu

4.3K 281 21
                                    

Birçok olasılık düşündüm. Riley bileziğini hiç unutmamış olabilirdi; ama o gittikten sonra bileziği elime aldığımı çok iyi hatırlıyordum. Bu konu hakkında o kadar çok olasılık çıkartmıştım ki işin içine bilezik çalan hayaletler bile karışmıştı. İş sınırları içinde yaptığım beyin fırtınasının sonucunda hoşuma gitmeyen o gerçek beynimde dolanıyordu. Riley biz uyurken eve, ona aylar öncesi verdiğim anahtarla girmiş ve bileziği almıştı. Ve bilezik benim odamdaydı. Hani Brittany ile saçma sapan bir şekilde yattığımız odamda. Ellerimizin kenetlendiği odamda... Eğer Riley'i tanıyorsam bu manzarayı gördüğünde krize girdiğini adım kadar iyi biliyordum. Çılgına dönmüş olmalıydı. Riley'nin tepkilerini düşündükten sonra bir ama düşüyordu aklıma... Ama neden bizi uyandırmamıştı? Neden bize bağırıp çağırmamış, ortalığı ayağa kaldırmamıştı? Ve neden saatler olmasına rağmen beni arayıp ya da yanıma gelip bu konu hakkında bir şey dememişti? Kafayı yiyecektim. Bunları düşündükçe kafayı yiyiyordum gerçekten.

Benim tanıdığım Riley böyle sessiz kalmazdı. Bir şeyler olmuştu onu engelleyen. Bir şey onu durdurmuş olmalıydı ve ben bunu bilmiyordum.

Üstelik birde bugün yanında gördüğüm o kız vardı. Neden bir anda onunla konuşmaya başlamıştı? Neler oluyordu anlamıyordum.

Sadece kendime kızıp duruyordum. Sırf gıcıklığına Brittany'i zorla kendimle yatırmıştım. Neden böyle aptalca bir şey düşünmüştüm ki?! Hep Brittany yüzündendi... Ya da suçlu o değildi, bendim.

Lanet olası kıza kızamıyordum bile!

"Bu son olacak demiştin." dedim telefonun ucundan ona kızgın olduğumu belirten bir ses tonuyla. Onu pis işlerime bulaştırdığım için kızgın olmam gerekirken bunu beceremiyordum çünkü hadi ama, bebek gibi sesi vardı yahu!

"Biliyorum, biliyorum! Çok haklısın ama bu sefer yemin ederim bu son olacak... Çok acil!"

Brittany telefonun karşısından bana dakikalardır onu okulundan almam için yalvarıyordu ve artık dayanacak gücüm kalmamıştı. Yine ne olmuştu da beni ayağına çağırıyordu merak etmiyor değildim. "Geleceğim fakat benzin parasını sen ödeyeceksin!"

Benzine para harcayacak param kalmamıştı be! Biraz işe yarasın.

Telefonun karşısından kulaklarıma neşeli bir ciyaklama doldu ve yüzümü buruşturmak zorunda kaldım. En azından böyle kulaklara zarar veren bir ses çıkartmadan önce uyarmalıydı. "Sen harikasın! Okulun karşısındaki otobüs durağında bekliyor olacağım."

Gözlerimi devirerek telefonu kapadım. Anca işi düşünce güzel sözler söylerdi zaten.

***

Brittany hızla arabaya binip kemerini bağlarken onu garip bakışlarımla süzdüm. "Hadi, hemen gidelim." dedi heyecanlı çıkan bir sesle. Heyecandan çok aceleci gibiydi. Gaza basmadan önce gülerek sordum. "Kimden kaçıyorsun? Başına bela açtın yine, değil mi? Ah, 'yine' kahramanın ben oldum, şansa bak!"

Ona bir bakış atınca somurttuğunu gördüm. "Belaya falan bulaşmadım ben! Hemen kahraman triplerine girme. Kimseden kaçmıyorum, sadece hemen eve gitmek istiyorum o kadar..." Sonlara doğru sesi kısılıp bakışlarını kaçırınca güldüm. "Yemezler, ufaklık. Anlat bakalım yoksa eve götürmem."

"Ne demek eve götürmem?! Anlatacak bir şeyim yok benim! Zorlamasana ya, bir şey yok gerçekten. Başım sıkıştığı için aramadım tabiki."

Kinayeli bir bakış attım. "Demek başın sıkıştığın için aradın. Anlatana kadar hiçbir yere gitmiyoruz, Brittany. Bu son şansın. Ya anlatırsın ya da anlatırsın."

hold me tight ➳ girlxgirlHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin