Ne zaman bir şeylerin benim için iyiye gittiğini düşünsem, her zaman o yol kötüye sapıyordu. Evrenin mutlu olmamı istemediğini biliyordum, tamam, ama neden hiçbir zaman bir kereliğine mutlu olmama izin verilmiyordu? Tam bir şeyleri düzeltecek iken aslında her şeyin darmadağın olduğunu fark etmek kadar iğrenç bir his var mıydı? Bu, her zaman böyle olmuştu. 23 yıllık hayatım boyunca bunları yaşamıştım. Artık alışmıştım. Mutlu olmaktan, bir şeyleri rayına oturtmaktan umudu keseli çok olmuştu. Çünkü siz ne kadar çabalarsanız çabalayın ne insanlar, ne tanrı, ne de evren size istediğinizi veriyordu.
Durumum o kadar karışıktı ki elime aldığım her şeyi kırıp dökmek istiyordum. Üzgün değildim, şimdilik. Sadece... deli gibi kızgındım. Her şeye öfkeliydim. Başta kendime, sonra Brittany'e çünkü hayatıma bir anda girip beni altüst etmişti, ardından Riley'e kızgındım. En çok kendime kızgındım ama... Her şeyin suçlusu bendim çünkü. Her zaman ben olmuştum.
Brittany'e kızgındım çünkü hayatıma girdiğinden beri kafamı karıştıyordu. Amacı neydi, anlamıyordum. Gerek davranışlarıyla, gerekse laflarıyla beni allak bullak ediyordu bazen. Onun yüzünden onu öptüğüm bir rüya görmüştüm ve bu bile düşünmekten sabahlara kadar uyuyamadığım bir şeydi. Ben böyle biri değildim. En azından Brittany ile tanışana kadar değildim.
Riley'e kızgındım çünkü onun sevgisine inanmıştım. Hâlâ da bir aptal gibi inanıyordum. O beni seviyordu. O beni böyle seven ilk ve tek kişiydi. Sekiz aydır karşılık beklemeden beni seviyordu hemde. Sekiz aydır onun âşkıyla nefes alıyordum ben. Benim gibi biriyseniz, nerede bir sevgi görseniz onu bırakmak istemezdiniz. Öyle çok sevilen bir tip değildim, hiçbir zaman da olmamıştım. Ve Riley'nin kalbini bulmuşken kendi aptallığım yüzünden onu kaybetmek beni üzerdi, gerçekten. Birilerinin sevgisine ihtiyacım vardı ve bahsettiğim şey bir annenin evladına ya da en yakın arkadaşların birbirine duyduğu sevgi gibi değildi. Tam olarak Riley'nin bana hissettiği gibiydi. Hatta, benimde ona hissettiğim gibi bir sevgi... Sahiden doğruymuş; insan kaybedince anlıyormuş her şeyi. Bende onu kaybedince anlıyordum ona sevgimi. Aptalın önde gideniydim gerçekten. Yıllar sonra birine âşık oluyordum fakat onu da kendi aptallığım yüzünden kaybediyordum. Ama henüz ayrılmamıştık ve Riley hâlâ beni seviyordu(?), bu yüzden onu kaybetmiş sayılmazdım.
Yine de kendimden tam olarak emin değildim. Sevgimden.
Tak tak.
"Im, Abby, iyi misin? Eve geldiğinden beri odandan çıkmıyorsun. B-Bir şey mi oldu?" Brittany'nin endişesini saklayamadığı boğuk sesi kapının arkasından duyulduğunda kafamı kaldırdım. Hızla düşüncelerimden sıyrılıp yüzüme bir gülümseme yerleştirdim. Hiç gerçekçi bir gülümseme değildi ama idare ederdi işte. Brittany'e bir şeyleri çaktırmak istemiyordum. Açıklayacak havada değildim.
"İyiyim, Brit. Sorun yok." diye seslendim en canlı ses tonumla. Bunun Brittany'e yetmeyeceğini bildiğimden tam da tahmin ettiğim gibi birkaç saniye sonra kapının arkasından o boğuk sesi tekrar duyuldu. "Yanına gelebilir miyim? Eğer istemez-" Gözlerimi devirerek sözünü kestim. "Gel, hadi," Gitmeyeceğini biliyordum. Aslında şuan onu (sadece onu değil, kimseyi) görmek istemiyordum fakat belki bir ihtimal kafamı dağıtabilirdi.
Kapı aralandı, ardından Brittany'nin küçük bedeni içeri girdi. Altında her zaman giydiği taytlarından, üstünde de ona oldukça bol gelen beyaz bir tişört vardı. Evde ikimizde pasaklı gibi dolaşırdık; sanırım tek ortak noktamız buydu. Saçlarını da öylesine havadan toplamıştı ama şöyle de bir gerçek vardı ki bu haliyle bile güzel görünebiliyordu. Benim ise sokaktaki dilencilerden farkım olmazdı.
Gözleri benimle buluşunca elimle yanımı işaret ettim ve benden izni alınca hemen yanıma geldi. Aramıza iki kişinin oturacağı kadar geniş bir mesafe açarak oturduğunda gözlerimi devirdim. "Bu kadar uzak durmana gerek yok, Brit. Yanıma gel," diye mırıldandım yan profilini izlerken. Gözlerimi hiçbir şekilde ondan ayıramıyordum. İçimden bir ses sürekli onu izlememi haykırıyordu. Gerçekten ona bakmak elimde değildi. Çok güzeldi. Ve ben acilen böyle şeyleri düşünmeyi kesmeliydim. Bana ne oluyordu? Riley'i sevdiğimi söylerken Brittany'e garip hisler besliyordum. Ben bile kendimi çözememiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hold me tight ➳ girlxgirl
ChickLitHer gecenin sonunda kendimi onun kollarında buluyordum. (2017'de yayımlamıştım. Yeniden paylaşıyorum.)