"Hastaneye gitmek istemediğine emin misin? Mikrop kapabilir, bilirsin..." Brittany bugün yüzünce kez aynı şeyleri tekrarladığında gözlerimi devirdim. Ne zaman sargılı elimi kullansam bunu söyleyip duruyordu. Sadece ufacık bir kesikti ama biraz fazla abartıyordu... Gerek yoktu gitmeme. Bir haftaya geçerdi zaten.
"Brit, bir daha uyarmayacağım." diyerek üstü kapalı bir şekilde onu tekrar uyardım. Kızmama az kalmıştı, bunlar sabrımın son kırıntılarıydı. "Tamam, tamam. Kızma, bir daha söylemeyeceğim. Sadece... seni önemsiyorum. Fazla."
Utanarak bakışlarını kaçırdı ve itiraf etti. Yanaklarının pembeleşmesini izlerken dudaklarım genişlemişti bile. "Biliyorum," dedim elimi uzatıp yanaklarını okşarken. "Biliyorum ve ben de seni önemsiyorum. Çok fazla."
Neredeyse bir kedi gibi mırlayarak kafasını elime yasladığında kıkırdamama engel olamadım. Çok tatlı bir görüntüydü. Brittany çok tatlıydı. Yanaklarını ısırmak istiyordum.
"Son bir şey söyleyebilir miyim?" Brittany fırsattan yararlanarak sevimlice fısıldadığında gözlerimi devirmemek için kendimi zor tuttum. Kötü kız! Yine de o kadar masum konuşmuştu ki onu reddetmeye kıyamıyordum... "Of, söyle hadi," dedim ama bir yandan da gülüyordum.
Bunu bekliyormuş gibi hemen konuştu. "Elin işine engel olmayacak, değil mi?"
Yuh. Bu benim bile aklıma gelmemişti. Nasıl onun aklına gelebilirdi? Gerçekten fazla önemsiyordu beni. Ve bu hiç iyi değildi.
"Sorun olmayacaktır, solağım ben." diyerek sağ (sargılı) elimi havaya kaldırdım ve gösterdim. "Benim hakkımda endişelenmeyi bırak, tamam mı? Ben bile kendimi bu kadar düşünmüyorum."
Ciddi bir ifadeyle ama yüzümün aksine tatlı bir sesle söyledim. İkimiz açısından da birbirimizi bu kadar önemsememiz iyi değildi. Bir yerde dur demeliydik.
Biraz düşündükten sonra bana hak vermiş olacak ki başını usulca sallayıp beni onayladı. "Haklısın,"
Eğilerek dudaklarına sulu bir öpücük kondurdum. "Uslu kız," dedim pişkin pişkin sırıtarak. "Yaramaz şeyler yapmak ister misin?"
Söylediğimi anladığı an yüzü anında kızarmış ve beni güldürmüştü. "N-Ne diyorsun, Abby? Ç-Çok ani oldu. B-Ben-" Kıkırdayarak sözünü kestim. "Yaramaz şeyler yapmaktan kastım sevişmek değil, Brit. Ne kadar fesatsın öyle! Yaramaz şeylerden kastım; yatağımda yatıp öpücükler paylaşmak ya da küçük hickeyler bırakmaktı. Fazla ileri gidelim dersen de sana dokunurdum en fazla."
Göz kırparak söyleyince Brit daha fazla kızardı. "Bende öyle düşünmüştüm zaten... Neden olmasın?" Elinden tutarak onu ayağa kaldırdım ve peşimden sürüklemeye başladım. Yatak odama girince onu yatağıma doğru adeta ittim. Onu yatağa itmemle ne olduğunu anlayamamış ve aniden çığlık atmıştı. Yer değil de yatağa düştüğünü anlayınca ağzını kapamıştı. Hızlıca inip kalkan göğsünden anlaşılacağı üzere heyecanlıydı, çok fazla.
"Seni öpeceğim için mi bu kadar heyecanlısın? Yoksa başka bir şey için mi?" diyerek imalı bir şekilde sordum.
Bacaklarımı iki yana açıp karnının üzerine ata biner gibi oturunca daha çok heyecanlanmış, nefes alışverişi düzensizleşmişti. Buradan kalp atışlarını duyabiliyordum. Çok hızlıydı!
"Kes şunu, Gail! Beni utandırıyorsun..." Omzuma hafifçe vurarak söyledi. Kaşlarını çatmıştı ama yanakları hâlâ kıpkırmızıydı. Bu kadar utanacağını ve heyecanlanacağını düşünmemiştim.
"Sana, sen istemedikçe dokunmayacağımı söylemiştim. Bu kadar kasılmana gerek yok. Biraz rahatla. Seni rahatlatmamı ister misin?" Dudaklarına yaklaşarak sordum. Onu öpeceğimi düşünerek gözlerini kapatmıştı ama yapmayacaktım. Ondan bir cevap bekliyordum önce. Birkaç saniye sonra dudaklarına beklediği öpücük gelmeyince gözlerini açmış ve bana saf saf bakmıştı. "Bir cevap bekliyorum. İstiyor musun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hold me tight ➳ girlxgirl
ChickLitHer gecenin sonunda kendimi onun kollarında buluyordum. (2017'de yayımlamıştım. Yeniden paylaşıyorum.)