BÖLÜM 6 / ÜÇ GÜN SONRA HASTAHANE

676 20 3
                                    


ALTINCI BÖLÜM

ÜÇ GÜN SONRA HASTAHANE

Olayın üstünden üç gün geçmiş, ölen çocuklar defnedilmiş, tüm gözler Azra'nın vereceği ifadeye, söyleyeceklerine çevrilmişti. Azra yoğun bakımdan çıkarılmış, tek kişilik odaya götürülmüştü. Bir hafta boyunca doktor Azra'nın ifadesinin alınmasına, yanına babasından başka kimsenin girmesine izin vermemişti. Erol Komiser o gün tekrar hastahanenin giriş kapısında gözüktü. Direk başhekimin yanına giderek, onunla Azra'nın ifadesini almak konusunda izin istedi. Başhekim onun, çok kısa olmak kaydıyla girmesine izin verdi. Başhekim Azra'nın kapısında bekleyen güvenlik görevlisine haber vererek, komisere izin vermesini söyledi. Erol Komiser yavaş adımlarla Azra'nın yattığı odanın koridoruna geldi. Odanın kapısında bir kalabalık gözüne çarptı. Bu kalabalık Azra'nın okuldan arkadaşlarıydı. Azra'yı ziyarete gelmişlerdi. Kapıda bekleyen başka birisi de Azra'nın babasıydı. Erol Komiser Azra'nın babasıyla selamlaşarak, durumunu sordu.

"Tekrar geçmiş olsun Azra'nın durumu nasıl?" dedi.

"Gayet iyi, biraz psikolojisi bozuk. Bir psikologdan yardım alıyoruz. O da kızımla ilgileniyor. Şu an başka bir sorun yok,'' dedi babası.

Erol Komiser, "Anlıyorum yaşadıkları normal şeyler değil, psikolojisinin bozuk olması çok doğal. Kusura bakmayın daha önce sormuş olabilirim, ama isminiz neydi?" diye sordu babasına.

"Benim ismim Alkan,'' dedi adam.

Erol Komiser sözüne devam ederek, "Arkadaşlarından haberi varmı?'' diye sordu.

Alkan Bey, "Yok, daha bir şey söylemedik," dedi.

Erol Komiser, "Peki Azra da mı sormadı?'' diye şüpheli bir tavır segiledi.

Alkan Bey, "Hayır,'' diye cevap verdi.

Erol Komiser'in bu durum biraz tuhafına gitse de bir şey diyemedi. İçeriden çocukların çıkmasını beklemeye başladı.Bu sırada çocuklar bir bir odadan çıkmaya başladı. Tüm çocuklar odadan çıktıktan sonra, Erol Komiser odaya girmek için kapının kolunu tutacakken, kapı kendiliğinden açıldı.

Erol Komiser kafasını kaldırdığında kapının girişinde Nevin Öğretmen'le karşılaştı. Nevin Öğretmen'le göz göze geldi. Nevin Öğretmen atıldı: "Ben de tam çıkıyordum. Çocukları getirmiştim. Belki biraz moral olur. İyileşmesine yardımcı olur diye düşündüm. Şimdi okula dönüyorum. Müsaade ederseniz çocuklar beni bekliyor," dedi.

Erol Komiser kapının girişini kapattığının farkında değildi. Nevin Hanım'ın gözlerinden gözlerini kaçırarak, "Tabii ki pardon buyrun, benim de sizi gördüğüm iyi oldu. Bugün öğleden sonra müsait olursanız, sizin yanınıza uğramak isterim. Soracağım birkaç şey olacak. Bir acı kahvenizi esirgemezsiniz herhalde?'' diye tatlı bir atıfta bulundu.

Nevin Hanım biraz düşünerek, "Olabilir, ama kısa olursa sevinirim. Saat üçten sonra bir randevum var oraya gitmek zorundayım," dedi.

Erol Komiser, "Tamam çok vaktinizi almayacağım, merak etmeyin. Görüşmek üzere," dedi.

Nevin Hanım öğrencileri alarak hastahaneden çıktı. Nevin Hanım gittikten sonra, Erol Komiser Azra'nın bulunduğu odaya girdi. Arkasından Azra'nın babası ve güvenlik görevlisi de girdi. Azra tüm güzelliğiyle yatakta solgun ve yorgun bir şekilde yatmaktaydı. Erol Komiser, Azra'yı görünce içini bir başka duygu kapladı. Azra'nın o kadar masum o kadar güzel bir görünüşü vardı ki. Bakışlarındaki sadelik insanı alıp götürür cinstendi. Daha lisede olmasına rağmen, bir üniversiteli edasında çok büyük ve olgun bir tavrı vardı. Erol Komiser'e dikkatli bir şekilde bakan Azra, onun kim olduğunu kafasının içinde çözmeye çalıştı. Erol Komiser, Azra'nın baş ucuna gelerek, kapının girişindeki sandalyeyi onun yanına çekti. Yavaş hareketlerle Azra'nın yanına oturdu. Azra'ya seslenerek, "Prenses nasılsın bakalım?" diye sordu.

ŞİZOFREN SEVERSEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin