Bu hayatta en korktuğum şey büyük kararlar vermekti. Çünkü bunun sorumluluğu her zaman ağır gelmiştir bana. Sonucunda pişman olmaktan, neden bunu yaptım demekten çok korkardım. Genelde yaptıklarımdan bu zamana kadar pişman olmamıştım ama bu ilerde yaptığım birşeyden pişman olmayacağım anlamına gelmiyordu. Büyük bir karar vereceğim zaman günlerce yemek yiyemem, sindirim sistemim bozulur, konuşmam, yüzüm gülmez, odamdan dışarı adım atmak istemem. Kararlarımı dışarıdaki insanların etkilemesinden korkarım.
Şimdi de aynı öyle durumdaydım. Mustafa'ya söz verdiğim süre yarın dolacaktı ve ben düşündükçe buralardan bağıra bağıra kaçmak istiyordum. Evet Mustafa harika biriydi ama onu sevmiyordum. Ben her zaman aşk evliliği yapmak isterken, mantık evliliği yapmak gözümü korkutuyordu açıkcası.
Rümeysa zaten kesinlikle kabul etmem taraftarıydı. Anneme söyleyemiyordum ki zaten onunda düşüncesi belliydi. Babam sadece "sen herşeyin en iyisini bilirsin kızım." Demiş ve başka birşey söylememişti.
Yine bana tek başıma karar vermek düşmüştü ve gerginliğimi iliklerime kadar hissediyordum.Beklemek ve kabul etmemek mantığıma göre saçmaydı ama kalbime göre kararsızlık baş göstermişti.
Tamam. Mantığımı dinlemeliydim eğer üzülmek istemiyorsam.
Telefonumu elime aldım ve odamda bir o tarafa bir bu tarafa gitmeye başladım. Mustafa'yı arayıp yarın görüşmek istediğimi söylemeliydim. Kararsızlığımı bi yana bırakıp Mustafa'nın adının üstüne geldim. Kaydırıp kulağıma götürdüm ve gergince beklemeye başladım.
"Efendim." Diyerek açtı telefonu.
Tamam sakin ol. Konuşabilirsin.
"Merhaba Mustafa, ben Sümeyye, nasılsın."
"Teşekkür ederim Sümeyye sen nasılsın?" Dedi sıcak bi sesle. Açıkcası sesi benim kadar heyecanlı geliyordu.
"Iyiyim, teşekkür ederim." Dedim ve sustum. Nasıl devam edeceğimi bilmiyordum.
"Sümeyye, orada mısın?"
Nefesimi dışarı verdim ve cevap verdim.
"E-evet buradayım. Şey ben sana şey diyecektim."
Karşıdan hafif bir gülme sesi geldi.
"Ne diyecektin?" Dedi komik bir sesle.
"Yarın... yarın istersen görüşelim mi?"
Karşıdan bir nefes verme sesi geldi. Konuşmasını beklerken gerildiğimi hissettim. Ya ben vazgeçtim derse.
"Ben de bunu bekliyordum, istediğin zaman görüşebiliriz Sümeyye."
Dediği şeyle gülümsedim. Gerçekten iyi bir insandı.
"Yarın 2 gibi görüşelim o halde. Yeri de sen belirle."
Düşünür gibi yaptı.
"Ben seni yarın alırım, tek başına gelme." Dedi.
"Yok gerek yok gerçekten, sen yeri söyle ben gelirim."
Nefesini verdiğini hışırdayan hoparlörden anladım.
"Sümeyye...Lütfen. tek başına taksiye veya otobüse binmeni istemiyorum."
Bu dediği şeyle sanki kalbimin üstüne ılık bir karamel dökülmüş gibi hissettim. Beni bu derece düşünmesi kendimi değerli hissettiriyordu.
"Peki, 2 gibi hazır olurum."
"Tamam, iyi geceler. Allah'a emanet ol." Dedi sevecen gelen sesiyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖRDÜĞÜM
RomanceSevdiği insan aklında olduğu için başkasıyla evlenmek istemeyen, güzeller güzeli Sümeyye... Eski sözlüsü yüzünden derin yaralar almış ve çareyi Islam'da bulmuş Mustafa... Bu iki insanın yolları kesişirse ne olur? Okuyalım hep birlikte görelim. ❗❗ İ...